EVET, şehrimize sıra dışı bir Emniyet Müdürü atandı…
 

Adı Salim Cebeloğlu.
 

Öteden beri sıra dışı adamları severim…
 

Tıpkı Rahmetli Recep Yazıcıoğlu örneğindeki gibi…
 

Onlar bürokrasiye, bürokratik kurallara takılmaz.
 

Kanundan yanadırlar.
 

Ama halkı ve öngörüleri de göz ardı etmezler.
 

Dedim ya…
 

Onlar sıra dışı olmasına rağmen tam bir Devlet adamıdır.
 

*
 

Rahmetli Yazıcıoğlu’nun bir anısını çok sever ve devamlı okurum…
 

Eski Maliye Bakanlarımızdan merhum Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu’nun sınıf arkadaşıdır. Yazıcıoğlu Aydın valisi olarak görev yaptığı zaman onu arar…
 

Ve der ki:
 

Recep, Ankara’dan çok sıkıldım hafta sonu özel arabamla sana geliyorum. Kimsenin haberi olmasın biraz kafa dinlendirelim der. Yazıcıoğlu, çok iyi olur. Bende sıkıldım tebdili kıyafetle şöyle uzak bir köye beraber gidelim der. Hemşerisi, çocukluk arkadaşı Kahveci özel arabası ile gelmiştir. İkisi de tanınmamak için köylü vatandaşlar gibi giyinirler. Kahvecinin arabasıyla uzak bir köye doğru yola çıkıp, köyün biraz uzağına arabayı park edip, köye yürüyerek giderler. Yolda köyün yakınındaki bahçede çalışan yaşlı bir ihtiyar görürler.
 

''Amca, selamün aleyküm, kolay gelsin. Biz Tanrı misafiriyiz. Karnımız tok. Bu gece bu köyde kalmak istiyoruz. Misafir alır mısın?'' Derler.
 

İhtiyar amcada; ''o ne demek evladım, başımızın üstünde yeriniz var. Hadi hemen gidelim eve'' deyip, misafirlerini evine götürür. Yaşlı hanımına ''hanım bak sana iki tane tanrı misafiri getirdim. Malın gittiğine bakma, yüzün ağardığına bak'' der.
 

Yaşlı amca ve teyze misafirlerinin rahat etmeleri için, elinden geleni yapar. Misafirler sabah erkenden kalkıp giderler. Yaşlı amca, bakanı ve valiyi tanımıştır ama o da belli etmemiştir.
 

Hanımına: ''Hanım, bu gece bizim fakirhaneye, devletin bakanı ve valisi misafir oldu, şereflendirdi'' der.
 

Yaşlı teyzede kocasına ''Yok lan herif, benimle dalgamı geçiyon… Üstlerine başlarına bakmadın mı, şu kılıklı adamlardan bakan, vali olur mu hiç!'' der ve inanmaz. Aradan bir zaman geçer. Bu sefer rahmetli Recep Yazıcıoğlu aynı köye makam arabasıyla gelmiştir. Misafir oldukları yaşlı amcayı ve teyzeyi sorar. Yaşlı amca ve teyze gelir ve sohbet ederken, ''Sayın Valim, şimdi kendini teyzene tanıt. Siz fakirhaneye şeref verdiğinizde teyzenize bunlar devletin bakanı ve valisi dediğimde, yok lan baksana üslerine, başlarına, bunlardan bakan, valimi olur!'' diye inanmamakta inatlaşmıştı der. Teyze çok üzülür, mahcup olur. Yazıcıoğlu, yaşlı teyzeye sarılıp ''Teyzem üzülme, sen haklısın ama o akşam ne ben valiydim, ne de arkadaşım bakandı. İkimizde şehirlerin havasından bunalmış ve kırlarda sade vatandaş olarak kafa dinlendirmeye gelmiştik'' der.
 

Bu anıyı her okuduğumda duygulanırım…
 

*
 

Ve bu şehre Emniyet Müdürü olarak gelen Sayın Salim Cebeloğlu önceki günlerde sosyal medyada yorum yazarak doğum günümü kutlayınca bir an Rahmetli Recep Yazıcıoğlu gözlerim önüne geldi…
 

Duygulandım…
 

Ve hemen telefona sarıldım…
 

Geldiği günden beri halkla ve Basın ile kurduğu sıcak diyalogdan dolayı inanılmaz bir sevgi yumağı oluşmuş durumda…
 

Hani derler ya…
 

Bizden biri gibi…
 

Bu söze tıpatıp uyuyor…
 

Ve ben kendisini arayarak doğum günümü kutladığı için teşekkür ettim…
 

*
 

Demem odur ki:
 

Sevgi parayla satın alınmaz…
 

Ve alınamaz…
 

İnsana dokunmak, makam, mevki ne olursa olsun birilerine sevgiyle yaklaşmak…
 

Böyle olsa gerek…
 

Nice doğum günlerinde birlikte olmak dileğiyle…
 

Sizin de ömrünüz uzun, bahtınız açık olsun Sevgili Müdürüm.