AKŞAM yatağınıza yattığınız…

Günün yorgunluğu ile gözlerinizi tavana diktiniz…

Şöyle derinden bir offff çekip:

- Okusaydım, doktor olsaydım…

- Bir diyaliz merkezi açsaydım…

- Böyle yorgun, argın yatağa kendimi atmazdım…

Diye hayal kurmaya başlasanız…

*

Ne demiş şair; Hayal kuranı da kurmayanı da…

*

Hadi gelin…

Bir an doktor olduğunuzu düşünün…

Diyaliz Merkezi’niz de olsun…

Hayal edin azıcık yahu!

Korkmayın...

*

Mesela…

Maaşınız 22 bin olsun…

*

Mesela…

Şelale Park’ta 2 adet daireniz olsun…

*

Mesela…

Yanık petrol karşısında 4 bloklu, mevsim sitesi arkası 10 katlı siteniz olsun…

*

Mesela…

Galatasaray lisesinde okuyan evladınız, İstanbul Balgat da oturduğu dairesi olsun…

*

Mesela…

Her akşam o eczaneye? Uğrayıp, hasta adına yazdığınız ilaçlar için aldığınız nakit paralar olsun…

*

Mesela…

Sahibi olduğunuz Diyaliz Merkezlerin de çalışan takriben 200 kişilik personellere yemek ziyafeti verdirip ilaç mümessillerine parasını ödettiğiniz olsun…

*

Mesela…

Her sene son model Mercedes’e bindiğiniz konuşulsun…

*

Mesela…

Sekreter sevgiliniz olsun…

*

Mesela…

Özel kliniğe yolladığınız hastanelerdeki her hasta için ekstra ücret almanız olsun…

*

Vallahi bu ''mesela’lar'' bitmez değil mi?

Offf ya; Yok, yok hayal kurmak iyi bir şey değil deyip…

Yatak da dönüp dururken…

Baktınız ki hala odanın IŞIĞI’ mı  yanıyor?

Kalkmaya mı eriniyorsunuz?

Hizmetçi mi?

Bir de ışığı söndürmek için hizmetçi olmasını mı hayal ettiniz?

Pes yani!

*

Ben buna ne derim biliyor musunuz?

Allah herkese böyle hayal kurmak nasip etsin…

Ya bir de kurduğunuz hayaller gerçek olursa?

O zaman gerçekler de buluşmak üzere diyorum…