YAŞLISINDAN gencine, erkeğinden kadınına, yöneticisinden sempatizanına herkeste aynı soru:

Memleketimin imar planlarına damga vuran Belediye Başkanları kim?

Herkes “Aman ya boşver, atı alan üsküdarı geçmiş” söyleminde...

Boş vermeye boş verelim de…

Biz yine de eğriyi doğruyu yazalım da halkımız kendi takdir etsin…

Buyurun bakalım cenaze namazına…

Memleketimi katledenler:

*

-AHMET UNCU           : Kavlaklı Organize Sanayii ve eski belediye binasının yıkımı.

-İSA KALKAN              : Kale civarı yıkımı.

-ALİ SEZAL                  : Havalimanı yerinin yanlış seçilmesi, Celal Doğan ile anlaşmayıp Narlı ’ya uluslararası havalimanı yapmamak. İmar planında Üngüt’ten Ulu Camiiye kadar gelen 50 mt genişliğindeki bulvarı Kültür Müdürlüğünden Karamanlı kavşağına kadar 40 mt ye düşürmek. Karamanlı kavşağından Ulu Camiiye kadar ki bölümünü ise 35 mt ye düşürerek elde edilen bu 15 mt lik belediyenin arsalarını bir nevi genel manada kendi partililerine sağlı sollu beleşe yakın satmak, imar tadilatı yaparak Yimpaş alışveriş merkezine rant sağlamak.

-MUSTAFA POYRAZ   : İhale şartlarına uymadığı halde Karadeniz’de bir il için çizilen projeyi iddialara göre aldığı bir talimatla yarışma birincisi seçmek ve maliyeti üçe katlanan Belediye Saray’ını yapmak. Sanayi Tünel Kavşağının yanlış yapımı. Kültür Park ucubesi (boşa giden milyonlar). Yolları imara göre değil, sahibine veya kadastro parseline göre açmak (Arsan firmasının Arnella Alışveriş  merkezi). Hayvan pazarından havalimanına yapılacak yol kenarlarındaki arsalara fazla yoğunluk vermek, imar planı onaylanmadan uygulamaya sokmak. Yanlış yere yanlış bir Şehirlerarası Otobüs Terminali yapmak. Bölge Hastanesi yerini imar planına işlemek. Aksu çayının döküldüğü yere büyük bir arıtma yapmayarak kirliliği artırmak.

*

Günümüzde memleketimiz büyükşehir olduktan sonra birbirine ardına hizmet ve hizmetler görmeye başladı…

Kavşak çalışmaları…

Çevre yolları…

Gayberlinin yıkımı…

Tekkenin kentsel dönüşümü…

Tarihi konaklar…

Ve yedi kuyular…

Demek ki yapılınca yapıla biliniyormuş…

*

İlçelerimizde ise tatlı bir yarış…

Onikişubat adı ile büyürken, Dulkadiroğlu kükrüyor…

Türkoğlu cazibe bir ilçe olma yolunda ilerlerken, Pazarcık serpiliyor…

Afşin, Göksun da hummalı bir çalışma sürerken, Elbistan genişliyor…

Ekinözü bende buradayım derken, Çağlayancerit sessizliğini koruyor…

Andırın, Akdeniz iklimiyim derken, Nurhak doğudan bakıyor…

*

Okuduğumuz kadarıyla ; Bir toplantıda Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem etrafındaki sahâbîlere birşeyler anlatırken, bir bedevî geldi ve

- Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu.

Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem sözünü kesmeyip konuşmasına devam etti. (O kadar ki) oradakilerden kimisi (kendi içinden) "Bedevîyi işitti ama, sorusundan hoşlanmadı"; kimisi de " Galiba işitmedi" diye durumu yorumladı. Derken Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem, sözünü bitirince

-"O, kıyâmeti soran nerede?" buyurdu.

Bedevî;

-Benim, buradayım ya Resûlellah! dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber;

-"Emânet zâyi edildi mi kıyâmeti bekle!" buyurdu.

Bedevî;

-Emânet nasıl zâyi olur? dedi.

Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem de;

-" İş, ehil olmayana verildi mi kıyâmeti bekle!" buyurdu.

*

Kısacası yeter ki adam kayırma, imar planına dokunup kişilere rant sağlama işi olmasın…

Resûlulah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in söylediği gibi:

İş, bu şehirde ve ilçelerde yapılacak seçimlerde hem belediye hem de milletvekili olarak “ehil olana verilsin…”

Ve benim memleketim bir güneş gibi parlasın…