DÜN Kanlıdere-Sarayaltı güzergâhı yol çalışması ile ilgili günlerdir Kanal Maraş ihbar hattına gelen mesajlardan dolayı; Ne âlemde? Çalışmalar sürüyor mu? Diye bakmaya gittik…
 

Hay gitmez olaydık…
 

Sanki Suriye’deki bombalanmış bir mahalleye gelmiş gibi hissettik kendimizi…
 

Neyse canlı yayına başladık…
 

Konuşuyorum…
 

Hayrettin Güngör’ün vaatlerini anlatıyorum…
 

Bu yol çalışmasının Nisan ayında başlandığını, yılbaşında biteceğini, 5 aydır neden devam ettirilmediğini…
 

Özel İdare Binasının yıkımının bayramda başlanacağını, oysa bayram geçtiği halde neden yıkıma başlanmadığını…
 

Tekke Mahallesine kentsel dönüşüm adı altında bu sene hatırı sayılır konut inşaa edeceğini, ancak görünen köy kılavuz istemez misali ne hafriyat alınıyor nede herhangi bir inşaai faaliyete başlanmadığını…
 

Tüm bunlar yapılınca (sözde yapılıyor) trafiğin rahatlayacağını…
 

Falan filan…
 

*
 

Anlayacağınız verilen vaatlerin hep sözde kaldığını söylerken yayının artık sonuna doğru ''işte mikrofon, benim yetkim mikrofon, buradan o halk adına konuşma yapıyorum ya, bana haksızsam haksızsın deyin'' diye konuşmamı bitirmeye hazırlanırken…
 

O esnada beni dinleyen bir vatandaşa…
 

Gayri ihtiyari ''haksız mıyım?'' dedim…
 

*
 

Aman ya rabbim…
 

Hani ‘’bir dokun bin ah işit’’ derler ya…
 

Adının Mehmet Tekinşen olduğunu söyleyen şahıs, aynen şunları söyledi:
 

''Haklısın, az bile söyledin. Ben bu memleketin yerlisiyim. Aynı evde de 3 göbek Mehmet Tekinşen’im ben. İşte evim de orası, 5 aydır burada ki merdivenleri yıktıramadım. Buralar madde kullananların adeta evi oldu. Polis geliyor kalacak yerleri yok deyip geri gidiyor. Bu yaşımdan sonra belaya mı kalayım, hapislerde mi ölüm ben. Evimde rahat kalamıyorum. İmza verdim önümdeki evi yıktılar, 5 aydır buralar hırsızların ve maddecilerin yuvası oldu. Seçimlerde göreceksiniz dediler. Bana baban Reisi Cumhur olacak deseler, bir oy ver deseler vermem. Veren namussuz. AK Parti'den başkasına vermezdim. Bu seçimlerde vermeyeceğim, verdirmeyeceğim, bu belediye başkanı için...''
 

Halk konuşuyor, sözün bittiği yerdeyiz deyip yayını sonlandırdım…
 

*
 

İlk defa bir şeye şahit oldum:
 

Korkmadan konuşan bir vatandaşa…
 

Hem de ne konuşma…
 

İçinden boşanırcasına dökülen cümleler kurşun misali siyasetçilerin bağrına saplanır cinsten…
 

Hala kum'a başını gömen siyasetçiler varsa…
 

Bu vatandaşın söylediklerini tekrar tekrar dinlesinler…
 

Hoş kulaklar duymaz olmuş, gözler ise kapalı…
 

Hani kendine gelmesi için şokta olan bir hastaya tokat vurulur ya!
 

Galiba seçim sandığı geldiğinde o tokadı yiyecekler gibi…
 

*
 

Sahi memleketimiz insanı AK Parti’ye karşı niye bu hale geldi?
 

Hayrettin mi sebep, yoksa Mahir mi?
 

*

Celalettin Bey, tecrübeli bir siyasetçi olarak bu gidişata bir an önce el koymalı…
 

Fırat Görgel Başkan, siyasi anlamda bir gelecek düşünüyorsa…
 

Ki düşündüğünü çok iyi biliyorum…
 

Gidişatın iyi olmadığını görmeli, Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte masaya yumruğunu vurmalı, beyaz bir sayfa açmalı artık...
 

Bakın, halkın içinde olan bir Ahmet Özdemir’le bahar gelmez…
 

Hanefi Mahçiçek’in EXPO 2023 projesi, Osman Okumuş’un Türkoğlu’nun çehresini değiştirmesi, Fatih Mehmet Güven'in belediye bütçesini artıya çevirmesi, Necati Okay'ın etliye sütlüye karışmayıp belediye külliyesini bitirmesi her ne kadar güzel olsa da…
 

19 yıldır sulanıp açan çiçekler, 2,5 yıldır bir bir solmaya başladı… (Buna sebep herkes tarafından biliniyor…)
 

İlçe Belediye Başkanları, Büyükşehir Belediye Başkanından ses çıkarmasalar da, ''kol kırılır yen içinde kalır'' misali çok rahatsız oldukları tüm kamuoyunun dilinde…
 

Bir an önce toparlanma olmazsa…
 

Yeniden sevgi tohumları ekilmezse…
 

AK Parti’nin kalesi olan bu şehir, nasıl ki Anavatan Partisi’nin kalesi iken yıkıldıysa…
 

Vallahi, billahi, tallahi yıkılır…
 

Nokta.