KAHRAMANMARAŞ Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör ile Dulkadiroğlu İlçesi Kanuni Mahallesi Muhtarı ve Dernek Başkanı Resul Arslanhan arasında bayram öncesi hem de makam odasında bir tartışmanın yaşandığı kulaktan kulağa duyuldu…

Hani yerin kulağı var derler ya!

Aynen o misali…

Benim de kulağım keskindir her konuşulanları duyarım…

*

Yaptığım araştırmalarda:

Bu kavganın sonlandırılması için mevki sahibi abilerin araya girmiş olduğunu, Hayrettin Bey’le Resul Muhtarı bir bağ evinde buluşmasının gerçekleşmesi için çaba harcadıklarını, Resul Muhtarın buna yanaşmadığını ve bir yazılı açıklama yaparak kamuoyunu bilgilendirdiği herkesin malumu…

*

Bu açıklama kamuoyunda duyulunca bir cayırtı koptu… Öyle böyle değil ama...  Büyük... Çok büyük bir cayırtı.

*

Kanal Maraş’ın yaptığı haber yanlışmış gibi Kamuoyunda ağzı olan konuşmaya başladı…

- Hani hakaret olmuştu?

- Bakın, hakarete varan tartışma olmamış, sadece Münakaşa olmuş… Diyene mi bakarsın…

- Birileri kışkırtıcılık(!!) peşinde… Diyene mi?

*

Ben onu bunu bilmem de:

Bu şehirde bazen öyle yalakalar türüyor ki…

Fatih Erkoç düşmanı bazı isimler, Hayrettin Bey’e toz kondurmayacak ya!

Daha dün Hayrettin Bey hakkında demediğini bırakmayanlar, bir bakıyorum yalamaya başlıyorlar…

Artık neyi yalıyorlarsa…

Her neyse…

*

Yazımızın ana konusuna dönecek olursam:

Hayrettin Güngör ile Resul Muhtar arasında ''Münakaşa'' olmuş ama ''hakaret'' olmamış…

Güldüğünüzü görür gibiyim…

Yine de sevgili Muhtarıma çok teşekkür ediyorum…

Ya bir de yazılı açıklamasında ''Yaşanan tatsızlığı ve Münakaşa'' olmadığını söylemiş olsaydı…

Yanmıştık...

Kanal Maraş’a saldırılar, özellikle bazı yalakaların eline fırsat geçmiş gibi bizi topa tutarlardı…

Dedim ya, ağzı olan konuşuyor diye!

*

Soruyorum:

''Yaşanan tatsızlık ve Münakaşa'' deyince siz ne anlıyorsunuz?

Cicili bicili münakaşa mı?

Ben ise; Masaya yumrukların vurulup karşılıklı bir birlerine sözler sarf ettiklerini hem de ağır sözler sarf ettiklerini anlıyorum…

*

Kimse çıkıpta şunu konuşamıyor:

Bir mahalle muhtarını, hem de dernek başkanı olan ve halk arasında çok sevilen bir muhtarı, Belediyedeki makam odasına çağırıp, çay ocağının orada bekletip, (özel kalem odasında bile değil) evladının Cimer’e yazdığı bir yazıdan dolayı bağırıp çağırmasına, hele hele hakarete varan sözler sarf etmesine ''ne hakkı var, nede yetkisi var, ayıp etmiş, yakışmamış Hayrettin Bey’e'' diyemiyor…

Sevsinler sizin yiğitlik anlayışınızı…

Sevsinler sizin korkaklığınızı…

Siz ancak sosyal medyada yiğitlik yaparsınız…

*

Bakın ben buradan konuşuyorum:

Hayrettin Bey; Hiçbir muhtarı makam odanıza çağırıp ona sözlü hakaret edemezsiniz… (ben belgesiz bilgisiz yazmam)

Böyle bir yetkiniz yok…

Kahramanmaraş’ı kendinize düşman etmeyin…

İnsanları kucaklayın…

Hizmet yapın hizmet…

Sizden bu halk, bunu bekliyor.

Bir muhtarı makamınıza çağırıp sözde ''münakaşa'', bana göre hakaret içeren ''masaya yumrukların vurulduğu sözlü münakaşa'' yapacaksınız, bir başka muhtarı ise Mahalle halkı için,  Whatsaptan durum yaptı diye ''amirine hakaret etti'' iftirası ile işten atacaksınız… (Soruşturma dahi açmadan)

Ali kıran baş kesen misiniz?

Ve diğer muhtarlar da bu olan hadiselere bön bön bakacaklar… Seslerini çıkaramayacaklar…

Vallahi muhtar kardeşlerim, abilerim, kıssadan hisse misali ''Sarı öküzü'' verdiniz… Billahi verdiniz…

*

Demem odur ki:

Tarih hep cesaretlileri yazmıştır…

Çünkü korkaklar tarih yazamaz.

Silkelenin ve kendinize gelin…

Kişiliğinizi, gururunuzu, kimseye ayaklar altına almasına müsaade etmeyin…

Nokta.