MEHMET Fiskeci dün yazdığı ''bazen kendimi zor tutuyorum! Sıkıyorum dişimi…'' başlıklı köşe yazısını sosyal medya hesabından paylaşırken üst tarafa eleştiri dozu yüksek bir dipnot yazmış…
 

Demiş ki:
 

''Bu dengesizin kim olduğunu herkes biliyor… Siyasiler de... Ankara farkında mı, işte ondan emin değilim.''
 


 

Yazı içeriğini okuduğumuzda ise, her ne kadar isim kullanmamış olsa da kime yönelik sözler sarf ettiğini hemen hemen herkes hem fikir olmuş durumda… (Her ne kadar kendisi yaptığı yorumda; yanlış kupona oynuyorsunuz desede)
 

Ben eleştiriyi ayırmam: Eleştiri eleştiridir.
 

Benim açımdan...
 

''Dostane eleştiri'' de azizdir, ''hasmane eleştiri'' de...
 

Ancak çok değil daha 15 gün önce, ''Maraş, Güngör’ meye başlıyor (mu?)'' başlığı ile bir yazı kaleme alanda kendisi…
 

- Ne olmuştu?
 

- Hasmane eleştiri yapma ihtiyacı neden hissetmişti?
 

- Hayrettin Güngör kendisine cephe mi almıştı?
 

- Yoksa birilerinin araya girip barıştırma çabası boşa mı çıkmıştı?
 

- O yüzden mi böyle hasmane bir tutum içerisinde eleştiri dozu yüksek yazı yazma ihtiyacı hissetmişti?
 

Tamam, ''Eleştirinin dostanesi, hasmanesi olmaz. Eleştiri eleştiridir. Belediye Başkanı dediğin her tür eleştiriye tahammül eder.(Hakaret olmadığı müddetçe)'' diye haykırmamız gerekir.
 

Amenna…
 

Ancak bana göre ''dengesiz'' lafı biraz ağır kaçmış gibi…
 

*
 

Sözün özü şu:
 

Mehmet Fiskeci bütün köprüleri bu yazı ile atmış sanki… Desem de inanmayın…
 

Fiskeci ile Güngör’ün aşkı, önsen köprüsü bitince yeniden alevlenir…
 

Araya girenler mi?
 

Belediyeye gidip gelmeyi yol etmişler diye duyuyorum…
 

Benim kısa zamanda tanıdığım Güngör; İnadına inat, yıllar öncesi kendisine söylenen bir sözü bile unutmayacak kadar kinci biri…
 

Ne diyelim:
 

Bu şehrin Allah yardımcısı olsun.