DÜN haber yapmak için Andırın Bostanlı Mahallesine gittik…

Mahalle Muhtarını Kaymakam Bey; (Saat 11:30 olmasına rağmen makama gelmediği bilgisini aldık) bir daha basına konuşursan seni görevden alırım tehdidi yaptığını halktan duyduk…

Eğer doğruysa, yakışmadı size Kaymakam Bey…

Bir Muhtar, mahallesine hizmet yaptırmak için konuşur da, yetkililerle yeri gelir tartışır da…

Siz Devlet’in kaymakamı olarak bir gün o koltuğunuzdan kalkıp o bostanlı mahallesi halkının ayağına gidip dertlerini dinlediniz mi?

Hem makamınıza geç geliyorsunuz, hem de muhtarı bir nevi tehdit ettiğinizi mahalle halkından duyuyoruz…

Olmadı Kaymakam Bey olmadı…
 

*
 

Bostanlı Mahallesinden çıkıp dönüş yolundan Göksun üzeri gidelim, bir de bu yolu görmek istiyorum dedim…

Tam Halbur yaylası olduğunu öğrendiğim yere geldiğim de, yol kenarında nerdeyse bir bölük askerin oturduğunu, diğer yolun kenarında da bir o kadar zabıtanın bulunduğunu, ambulansların ve sivil minibüslerin durduğunu görünce hayırdır inşallah dedim…

Hani haberin üstüne düştük derler ya!

O misali...

Askerlerin, zabıtaların yıkım için orada olduklarını öğrenince hemen araçtan indik…

Yıkılan evlerin oraya doğru yürüdük…

Evleri yıkılan halk’tan biri bizi görünce, ''yayınlayacaksan çek'' demesi üzerine, evi yıkılan bir diğer şahsın ''bu Kanal Maraş, yayınlar kardeşim ancak Aksu TV yayınlamaz'' demesi, gururumuzu okşadı...

Halkın gönlünde yer etmek böyle bir şey olsa gerek…

Demek ki Kanal Maraş ismi her yerde duyulmakta…

Hele bir ablamızın isyan edercesine mikrofona korkmadan, ''Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın o belediye başkanını'' sözünü söylemesi, aklımdan çıkmadı desem yeridir…

Siyasetçiye, Belediye Başkanı’na, böyle bir beddua etmek yüreği yananların işidir…

İddia odur ki; buraları boşaltmak için tebligat yapılıyor, süresi bir ay deniliyor, ancak bir hafta olmadan yıkım ekibi gelip her yeri yıkıyor…

Ve Eylül ayının 2’sine, mahkemesi olduğunu bile bile…

Bence bu zulümdür…

Bu göz göre göre ''güç bende, ben ne mahkemeyi beklerim, ne başka bir şeyi, yıkarım kardeşim yıkarım'' demenin ve halk’ı alaşağı etmenin bir yoludur…

Bunu yapanın Ahmet Doğan yani Andırın Belediye Başkanı olduğu söylendi…
 

*
 

Birkaç kelam etmek de fayda var…

Andırın Belediye Başkanı Ahmet Doğan sen eski bir hâkimsin…

Yani Hukukçusun…

Eğer doğruysa halkın söylediği yani Mahkemenin olduğu ve sen de mahkeme gününü beklemeden ve dahi tebligat yapalı bir hafta olmuşken, daha tebligat da yazılı süre dolmamışken, böyle bir iş yapmaya kalkmak bana göre kendi partine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen zarardır diye düşünüyorum…

Ya mahkeme halk lehine karar verirse?

Ne olacak o zaman?
 

*
 

Yapı kayıt belgesi var deniliyor…

Elektrik abonesi aldık deniliyor…

Su abonesi aldık söyleniyor…

Fen işlerinden evrakları geçirdik, imzalattık deniliyor…

Söylesene doğru mu bunlar?
 

*
 

Bak Ahmet Efendi…

Öyle drone kaldırıp bostanlı mahallesine asfalt yaptık diye halkı kandırmaya ve gözünü boyamaya benzemez bu işler…

Seçim sathına yavaş yavaş girildiği ve konuşulmaya başlandığı bu günlerde ve kış aylarına adım atılmışken, bu yapılanların yanlış olduğunu, beddua almanın ise bir siyasetçiye, bir belediye başkanına yakışmayacağını söyleyebilirim…
 

*
 

Bak Ahmet Efendi…

Sözün özü şu:

Koltuk kimseye kalmaz…

Yarın bir gün seni de o koltuktan kaldırırlar…

Halkın gönlündeki koltuktan zaten kalkmışın, farkında bile değilsin…

Ancak seni o koltuğa getirenlere ve oylarıyla seni o koltuğa oturtanlara sorumluluğun olduğunu çoktan unutmuşa benziyorsun...

Yolun sonu görünüyor desem abartmış olmam...

Gitti üç sene, kaldı 2 sene...

Onunda son senesi aday adayıydı, adaydı, seçim çalışmasıydı, ziyaretlerdi, falan filan...

Hatırlatayım istedim...