BUGÜNLERDE bana soruyorlar:
 

“Partili gazeteciler olur mu?”
 

*
 

Bu soruya karşılık…
 

“Olmaz diyorum…”
 

“Olmaması gerekir diyorum…”
 

*
 

Ben daha sözümü bitirmeden…
 

Hemen bana isim söylüyorlar…
 

“Yahu kardeşim bana niye söylüyorsunuz?”
 

“Ona gidin söyleyin diyorum…”
 

“Kafa göz çeviriyorum…”
 

Dinletemiyorum…
 

*
 

Arkadan bir tok ses daha duyuluyor…
 

Bu sefer:
 

“Belediye personelinden gazeteci olur mu?” 
 

*
 

Yahu arkadaş diyorum:
 

“Şikâyet kurumu muyum?”
 

“Sorgu memuru muyum?”
 

*
 

Bir an soluklanıp…
 

Hepsine birden cevap vermek istiyorum:
 

"Tamam haklısınız…"
 

"Sorularınızda mantıklı…"
 

Ancak...
 

Partili veya Personel veya bir başka görevde olan gazeteciler için…
 

Bence ilke şu olmalıdır diyorum:
 

“Parti rozeti taşıyan kişi gazetecilik yapamaz.”
 

“Belediye personeli sıfatı taşıyan kişi gazetecilik yapamaz.”
 

*
 

Tamam bunları diyorum da:
 

“Bu şehirde anlı şanlı cemiyetler var...”
 

“Onların başkanları var…”
 

“Basın ilan kurumu müdürü var…”
 

“Belediyelerin basın müdürleri var…”
 

"Yani "var oğlu var"…"
 

*
 

Bakın benim demem bir şey ifade etmiyor...
 

Sadece...
 

"Büyükşehir Belediye Başkanlığının bugünlerde basına yönelik bir temizlik hareketi yapacağı camia içinde konuşulurken, bazı ilkelerin dikkate alınacağını şimdiden söyleyebilirim…"
 

*
 

O yüzden:
 

“Yok, filan cemiyette kayıtlıyım…”
 

“Yok, filan cemiyetin yönetimindeyim…”
 

“Yok, ben filan gazetenin temsilcisiyim…”
 

“Yok, ben şuyum, buyum…”
 

Demeye kalkmasın…
 

*
 

Kıstas…
 

“Bürosu var mı?”
 

“Vergi levhası var mı?”
 

“Gazetede veya internet sitelerinde çalışan SGK’dan kaç kişi sigortalı?”
 

“Emek veriyor mu?”
 

“Sahada elemanları var mı?”
 

“Faturaları kendi kurumlarına mı ait?”
 

“Siteleri güncel mi?”
 

Gibi ana başlıklar, rapor olarak sunuluyor…
 

*
 

Yani anlayacağınız…
 

Bundan sonra…
 

Eski düzen olmayacağı kesin…
 

Çünkü…
 

Başkan Güngör’ün bir toplantıda söylediği söz, bugünlerde herkesin dilinde…
 

“Hak eden, hak ettiği kadar destek alacak…”