Artık o kadar sığ ve üstün körü düşünür olduk ki, her şeyi bir şeye bağlayabiliyoruz. Bu kadar sığ olmanın ne alemi var? Sığ insan her şeyi basit düşünür ve derin olmaz. Her şeyde bir şey bir şeyde her şey arar. Yanlış yapar. Ne demek istediğimi daha iyi anlatmak için başlıktan başlamak istiyorum. Evet, Hz Aliyi sevmek Alevilik kültürünün olmazsa olmazlarındandır ancak tek başına yeterli değildir. Alevilik çok sayıda ve farklı ritüelleri olan bir inanç sistemidir. Böyle geniş bir inanç sistemini sadece bir kişiyi sevmeye indirgeyip onu sığlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Sizin sığ olmanız bu inanç sisteminin sığ olması anlamına gelmiyor. Türkiye’de son dönemlerde moda oldu bu cümle. Aliyi sevmek Alevilik ise ben de aleviyim. Bu nedenle siyasiler, dini cemaatler ve halk tarafından sık kullanılır oldu. Aslında cümlenin sakat ve iyi niyetli olmadığı baştan belli, Alevilik Aliyi sevmekse Aleviyim hem de iyi bir aleviyim. Yok! Eğer başka bir şeyse alevi değilim anlamına geliyor. Ritüelleri olabilir farklı inançları olabilir ama ben onu kabul etmiyorum sadece Ali’yi sevme kısmını kabul ediyorum diyor. Bence bu Aleviliğe bir nevi hakaret veya onları küçümseme oluyor. Alevilik bu kadar sığ değil ki, bu nedenle Alevi olmak Aleviliğin inanç sistemlerini ve ritüellerini kabul etmektir. Onları kabul etmeden sadece Ali’yi severek alevi olunmaz. Ona bakarsanız Buda; ahlak erdem doğruluk gibi öğretileri ve ahlaki değerleri tavsiye ediyor. Şimdi Buda yı seven Budist mi oluyor? Ya da Budizm’i Buda’yı sevmeye indirgeyebilir miyiz? Demem o ki her Ali’yi seven de Alevi olmaz olamaz.

Aynı düşünce ve takıntıya başka örneklerden devam edelim. Atatürk ve Erdoğan için de böylesi saçma şeyler söyleniyor. Efendim Atatürk’ü sevmeden vatansever olunmaz. Atatürk’ü sevmeyen Yunanı sever. Atatürk’ü sevmeyen Cumhuriyet düşmanıdır. Onu sevmek devleti sevmektir, vs...

Bazıları da Erdoğan’ı sevmekle ülkeyi sevmeyi denk tutuyor. Hükümeti sevmeyen onun her yaptığını alkışlamayan devlet düşmanı sayılıyor. Erdoğan’a karşı çıkmayı ülkeye ve devlete millete karşı çıkmak olarak görüyor veya görmek istiyor. Nasıl ki Atatürk’ü sevmeyen Cumhuriyeti sevmez deniliyorsa Erdoğan’ı sevmeyen de Ülkeyi sevmez deniliyor. Atatürk düşmanlığı gibi Erdoğan düşmanlığını da ülke düşmanlığına denk tutuyorlar.

Artık şunu anlayın. Kimse birilerini sevmek zorunda değil. Ülke ve millet sevgisi bir kişiye bağlanacak kadar basit ve sığ değil. Bu ülkeyi ve devleti sevmek ve yüceltmek onun kurucusunu veya onun şimdiki liderini sevmeye eş tutulamaz. Ülkeyi sevmek sizin biat ettiğiniz veya kutsadığınız kişilere bağlı olmakla veya ona biat etmekle olmuyor. Atatürk ü ve Erdoğan’ı seven de sevmeyen de hatta ve hatta nefret eden de bu ülkeye hizmet edebilir ve bu ülke için çalışabilir. Bu ülke kimsenin babasının tapulu malı değil, bizzat milletin malıdır. Hatta bu ülke, şu anda yaşayanların bile değil, geçmiş ve gelecekteki tüm TC vatandaşlarınındır. O nedenle şimdikiler de sahiplenemez. Bu ülke sadece şimdikilere emanettir. Onun sahibi değiliz sadece gelecek nesillere emanet edecek emanetçileriz. Bu anlayışı savunanlar önce bunu öğrensin.

Sığ insanlara tekrar seslenmek istiyorum; Sizler derin düşünemeye bilir ve her şeyi bir kişiye veya bir olaya bağlayabilirsiniz. Ama unutmayın ki dünya, evren, insan ve beyin çok karmaşık bir yapıdır. Düz mantıklılar bunu anlayamaz. Bunun için çalışan ve düşünen bir beyine ihtiyaç vardır. Buna sahip değilseniz sizin için yapılacak pek bir şey yoktur. Sadece Allah yardım etsin yanınızdakilere diyorum.

Demek ki;

Yunanlıların Atatürk’ü sevmiyor olması Atatürk’ü sevmeyen herkesin Yunanlı olduğu,

Düşmanların hükümetin yaptıklarına karşı çıkması Hükümete karşı çıkan herkesin düşman olduğu,

Zeki insanların az uyuyor olması her az uyuyanın zeki olduğu,

İnsanın tek düşünen canlı olması her insanın düşündüğü,

Babanızın bıyıklı olması, her bıyıklının babanız olduğu ANLAMINA GELMİYOR.

Sığ düşünmeyin basit olmayın; İnsan, insanlık ve hayatın anlamı derinliklerdedir ve derinlik insana ve hayata anlam ve mana katar. Dahası insanlığınıza insanlık katar. Saygılar…