BU ŞEHİRDE bazı güruhlar, sosyal medya kabadayılığını çok seviyorlar…

Almışlar ellerine sazı, bilip bilmeden tıngırdatıyorlar…

Eleştireye sonuna kadar varım…

Ancak iş hakaret boyutuna geldiği zaman kişi kendi ahlakını, yetişme tarzını, karakterini, kişiliğini, ortaya koyuyor…

Toplumda bu tür güruhlar hiçbir zaman belli bir noktaya gelemeyen insanlardır…

Klavye arkasına saklanan o güruhlar, sözüm ona karşıma gelip tek kelime konuşamayacak handabalları, İnsanlığa davet etsem inanın içlerinde yol tarifi isteyecek insanlar var.

*

Dedim ya, almışlar ellerine sazları sosyal medyada ha bire çalmaya çalışıyorlar…

Akedaş faturasını paylaşan paylaşana…

Kimisi “okuma bedeli” diyor…

Kimisi “Dağıtım bedeli”

Hasan amcamız da sosyal medya hesabından bir elektrik faturası paylaşmış…

İnsanın insana demeyecek kelimeleri de altına yazmış…

Demiş ki:

Fatura soygunu

“Bu nedir arkdaş ya 65 TL elektrik harcamışız 125 TL fatura geliyor 32 TL okuma bedeli sanki adam özel taksiye binip bizim eve tek bizim saati okumaya gelmiş bu nasıl bir soygun nasıl bir hırsızlık yazık millete ya”

Tabi Hasan amcanın paylaştığı fatura hangi şirketin belli değil…

Tahmin ettiğim kadarıyla Akedaş’ındır.

Paylaşılan faturada “okuma bedeli” diye bir tabir yok…

Belirttiği rakamda sadece “Dağıtım bedeli” bölümü var. Hasan amcamız bu bedelin ‘okuma bedeli’ olduğunu varsayarak sehven yanlış yazmış diye düşünüyorum…

*

Herkesin malumu son günlerde sosyal medyada AKEDAŞ’a inanılmaz saldırılar var…

Daha önce yazmış olduğum köşe yazısı nedeniyle biz de o saldırılara, hakaret içeren ithamlara maruz kaldık.

Yapılan yorumlarda eleştiri olabilir ama iş hakaret boyutuna vardığı için yasal haklar tarafımca kullanılmıştır.

Bu da benim en doğal yasal hakkımdır.

*

Bu şehir dobra ve doğru yazan kalemlere alışmalıdır…

Ne kimse kalemini satar ne de şerefini…

Hele hele bir gün öyle bir gün böyle yazanlardan olmayız. Olmadık ta…

Kanal Maraş olarak Akedaş’la uzaktan yakından ne bir anlaşmamız vardır ne de sözleşmemiz.

Biz doğru bildiğimiz her konuyu haber olarak kamuoyu ile paylaşmakla ve bir yazar olarak köşemde yazmakla mükellefim…

Akedaş’a ödenen fatura benim cebime girmiyor. Herkes gibi bende elektrik faturası ödüyorum. Ama o elektriğin evimize ne şekilde geldiğini rahmetli babamın elektrikçi olmasından dolayı çok iyi bilen biriyim…

Amacım toplumu bilgilendirmek...

Yanlış varsa yanlışın üzerine gitmek...

Ama yanlış yoksa, Devletin çıkardığı yasa ve yönetmelikler uygulanıyorsa o zaman sosyal medyadaki bu güruhlar, Devletin çıkardığı yasaya karşı gelmek adına paylaşım yapıyorlardır...

Bir nevi gezi olayları gibi halkı Devlete karşı kışkırtıyorlardır...

Bu konu da da ilgili merciler mutlaka gerekli adımları atacaklardır.

*

Türkiye’de 230 dan fazla Akedaş gibi şirket var…

Beğenmiyorsanız Akedaş’ın hizmetini, bu 230 şirketten biriyle sözleşme yapabilirsiniz…

Tüketici olarak bu en doğal hakkınız…

*

Buradan bir kez daha yazıyorum…

Özellikle sosyal medyada hakaret içeren yorumlar yazan o güruhlar, biliyormuş edasıyla boş sallayanlar, sahte kabadayılar, iyi okusunlar…

-Tüketiciler olarak haklarımızı biliyor muyuz?

-Yoksa işimize geldiği gibi sosyal medya kabadayılığı mı yapıyoruz?

*

Şimdi bir başka soru daha soruyorum:

-ETÜDER nedir?

Cevabını hiç kimse bilmez…

*

Ben vereyim cevabı:

-ETÜDER Enerji Tüketiciler Derneği’dir…

*

Ana sayfasında şöyle yazar:

“Enerji mevzuatı ve Avrupa Birliği Elektrik Direktifleri de göz önünde bulundurularak enerji sektöründe hizmet kalitesini ve etik değerleri arttırmayı hedefleyen derneğimiz sadece vatandaşlarımızın değil elektrik kullanan şirketlerinde çıkarlarını korumayı hedeflemektedir.”

*

Yani Tüketicilerin her tür sorununa eğilen ve Tüketicilerin haklarını arayan ETÜDER yasal bir dernektir.

*

-Peki, Bülent ÇEBİN kimdir?

Bunu da kimse bilmez…

*

Yine ben vereyim cevabı:

-Bu derneğin başkanıdır…

*

Dernek Başkanı olarak Tüketicilerin hakları ile ilgili her zaman açıklamalar yapmaktadır.

*

Yazımın başına dönecek olursam…

-Hasan amcamızın paylaştığı faturada belirtilen “Dağıtım Bedelini” neden, niçin, niye öderiz?

*

Bu konuyu bugün tüm çıplaklığı ile köşeme taşıdım.

Amacımız Tüketici olarak haklarımızı bilmek ve ona göre davranmak…

Enerji Tüketicileri Derneği Başkanı Bülent ÇEBİN yaptığı açıklamada şöyle diyor:

"Türkiye'de çok iyi kanun ve yönetmelikler var, ancak hiçbirini bilmiyoruz. Anayasayı okumanız lazım. Kanun çıktıktan ve Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra artık bu sizin yükümlülüğünüzdür. Onu bilmek zorundasınız. Anayasadaki birçok haktan haberimiz yok. Siz hakkınızı bilmezseniz, talep etmezseniz devlet size ne yapsın. 'Devlet bize yardım etsin, devlet bizim elimizden tutsun' deniyor ama 80 milyon insan var, devlet hangi birisine yardım etsin.”

Bu dağıtım bedelini ödememiz gerekiyor mu?

Elektrik enerjisini üreten santraller genellikle tüketim merkezlerinin çok uzağında kurulur. Bir santralde üretilen elektrik enerjisi yüksek gerilimli iletim hatlarıyla yerleşim birimlerinin veya sanayi bölgelerinin yakınına kadar ulaştırılmakta ve ardından buradaki trafo merkezlerinde gerilimleri düşürülerek dağıtılmaktadır. Elektrik enerjisinin üretimi kadar, üretilen enerjinin mümkün olduğunca kayıpsız ve güvenli bir şekilde abonelere ve binlerce kullanıcıya iletimi ve dağıtımı da en önemli süreçlerden biridir. Dağıtım bedeli ödememiz gerekiyor mu? Sorusuna dönecek olursak cevap “Evet” olacaktır. Aldığınız her hizmetin bedelini ödemeniz medeniyetin bir gereğidir.”

Neymiş “Dağıtım Bedeli” ödenmeliymiş…

Bu dağıtım bedeli Akedaş’ın cebine girmiyor…

Devletin kasasına giriyor.

Eğer bir yanlışlık olsaydı başta ETÜDER Enerji Tüketiciler Dernek Başkanı olarak Bülent ÇEBİN itiraz eder ‘kamuoyuna ödeme yapmayın’ diye açıklama yapardı…

*

Sözün özü şu:

Bu ülkede muhalefet partileri var…

Bu muhalefet partilerinde Milletvekili olan ünlü hukukçular var…

Niye içlerinden bir tanesi çıkıp ta, bugüne kadar “heyyy elektrik şirketleri” yanlış yapıyorsunuz, ahacık sizi mahkemeye verdim… Bakın mahkemeden karar çıkarttım… Artık şu şu kalemleri alamayacaksınız… Halkı soyamayacaksınız… Demiyor veya diyemiyor…

İsterseniz aynanın karşısına geçip bu son cümleleri söyleyerek kendi kendinizle bir konuşun…

Ondan sonra sosyal medyada 'handaballık mı? Sahte kabadayılık mı?' Ne yaparsanız yapın…