HE VALLAHİ, he billahi…

Şu Hayrettin Efendinin işine akıl sır ermez oldu…

Gün geçmiyor ki, bir olayına şahit olmayalım…

Önce ne dedi:

‘’Önsen köprüsünden 2021’i 2022’ye bağlayan yılbaşı akşamından itibaren araç geçişi başlayacak…’’

Fiyasko oldu mu?

Oldu…

Peki, şimdi ne diyor:

Aradan geçen 8 ayın sonunda ‘’Hedef, 40 günde trafik akışı’’

Gerekçesi ne?

“Müteahhidin işi süresinde bitirememesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, Fen İşleri ekiplerinin kalan işlerin yapımına başladığını, Hedef, 40 günde trafik akışı…”

Aldığımız bilgi, sözleşmenin feshedilmesi değil, yapımcı firmanın zarar ettiğinden dolayı işi bıraktığı yönünde…

Şimdi soruyoruz:

- Madem Belediye olarak yapacaktınız da neden ihale yaparak verdiniz?

- Madem yapma gücünüz vardı da, 8 aydır niye beklediniz?

- Önce 75 milyon, sonra 150 milyon verdiğiniz halde, firma neden bitirmedi?

- Bedelin tamamını firmaya ödediniz mi?

- Belediyemiz bu ihaleden dolayı ne kadar zarar etti?

Tekke için de ne demişti:

Yine 2021’i 2022 bağlayan yılbaşını hedef koyarak, ‘’hatırı sayılı konutlar gözükecek’’ dememiş miydi?

Deprem korkusu ile yaşayan şehrimiz de, benim göremediğim sizlerin gördüğü, Tekke de hatırı sayılı konutlar yükseliyor mu?

Gören varsa fotoğrafını çeksin bana atsın…

 Tevfik Kadıoğlu kavşak çalışması ve Kanlıdere yeni köprüsü inşaatı için de bir hedef koyunca eyvah, yandı gülüm keten helva dedim…

Ve bastırmaya başladım…

Haber yaptım… Gittim oradaki esnaflarla röportaj yaptım… Mahir Bey’i görünce mikrofon uzatayım dedim… Türkiye gündemine oturttum… Velhasıl Hayrettin Bey’i tahrik edeyim ki, verdiği sözden fazla sürmesin kavşak inşaatı dedim…

Şu an her iki inşaattan da, bitip bitmeyeceği hususunda çatlak sesler geliyor…

Çünkü bugün itibariyle her iki projede son 30 gün…

Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum:

Alt üst geçit veya köprü projesinde üst betonları koymakla verilen süre sözü, geçerli olmayacaktır…

Bir bütün olarak etrafı, kaldırımı, bitmiş olmalı ki, verilen söz tutulmuş olsun…
 

fatma şahin hayrettin güngör
 

Herkesin malumu, geçen hafta Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin hanımefendi ile Düzbağ içme suyu isale hattından içme ve kullanma suyu temini protokolü imzalandı…

Yine Hayrettin Efendi, esti gürledi…

‘’Bu su Pazarcık ve bölgedeki hemşehrilerimizin uzun yıllar ihtiyacını karşılayacak nitelikte olacak. Biz birlikte güçlüyüz. Bölgeden alacağımız suyun şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Fatma Şahin’e yürekten teşekkür ediyorum” dedi...

Bak bak, söze bak…

‘’Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Fatma Şahin’e yürekten teşekkür ediyorum…”

Niye teşekkür ediyorsun kardeşim…

O size teşekkür etsin…

Suyunuzu aldık, hakkınızı helal edin desin…

Ohh ne ala ne ala…

Kendi suyumuzu başkasına verelim…

Çiftçilerimizin ürünü tarlada kurusun…

Sonra da Hayri Efendi çıkıp; ‘’Bölgeden alacağımız suyun şehrimize hayırlı olmasını diliyorum’’ deyiversin…

Yok, öyle yağma…

Yahu su bizim topraklarda Hayri Efendi…

Antep gelmiş bizim topraklardan suyu alıyor…

Aldığı suyun azıcığını almak için büyük uğraşlar veren Yakup Hamdi Bozdağ ve Fatih Mehmet Erkoç’un adları bile telaffuz edilmiyor…

Sanırsınız Fatma Hanım bize bağ bağışlıyor…

Su bizim, bizim efendiler…

Şuna bakın ya!

Düzbağ’ın suyunu bize verecekmiş…

Pazarcık bölgesi uzun yıllar su sorunu yaşamayacakmış…

Fatma Hanıma methiyeler üstüne methiyeler ve teşekkürler ediliyor…

Bir Allah’ın kulu çıkıpta ‘’ne oluyor Beyler kendinize gelin’’ diyemiyor…

Yahu Kartalkaya’dan suyu Antep alıyor mu?

Alıyor…

Çöçeli ve Evri den Antep 40 dönüm tarla aldı, kuyular vurdu, oradan suyu çekiyor mu?

Çekiyor…

Bizim kendi topraklarımızdan çıkan Düzbağ’daki suyumuzu almış mı?

Almış…

Şimdi o aldığı su’dan bize su vermek için protokol düzenleniyor…

İnşallah Fatma Hanım, bu suyu bize parayla vermez…

Protokolün içeriği nedir?

Bilen var mı?

Yok...

Bir Paylaşırsa Hayrettin Efendi, kamuoyu da öğrenmiş olur…

Vesselam geldiği günden bu yana bir dikili ağacı olmayan Hayrettin Güngör’ün, kamuoyundaki intibası şu:

‘’AKP’yi Kahramanmaraş’ta bitirmeye gelen kişi…’’

‘’Görevden alınsa da kurban kessek’’ diyen halkın adaklar adadığı kişi…

Ben bu yaşıma geldim, halkla kopuk, halkın sevmediği, sevemediği, böyle bir belediye başkanı görmedim…

Son olarak Yeşil Göz kooperatifine ait arazi için, Kooperatif yetkililerini makam odasına çağırıp, ‘’üç beş kuruş vereyim sesinizi çıkarmayın, mahkemeyi de kaybedeceksiniz’’ dediğinde, ‘’Kooperatif Başkanının; ‘’aba altından sopa mı gösteriyorsunuz. Kalkın gidelim’’ deyip makam odasından çıkmasını da duymuş olduk…

Yani her kuşun etinin yenmediğini…

Kimsenin karşısında artık el pençe divan durmayacağını…

Kendisi de farkına varmıştır artık…

Bir başka konu, Hak-iş Genel başkan yardımcısı Halil Özdemir’in şu sözü kulaklarımda hala çınlıyor:

‘’İşçilerin Haklarının ödenmemesi halinde önümüzdeki haftadan itibaren dava açacaklarını, yine ödenmezse Genel Başkanla HAK-İŞ'te yönetim kurulu toplantısı yaparak buraya çadır kurarak gerekirse burada aylarca yatacaklarını, Bolu Belediyesi önünde 2 ay yattıklarını, Ankara’ya kadar yürüdüklerini ama işçilerin haklarını aldıklarını, aynısını Maraş’ta da yapacaklarını…’’ söylemesini, umarım Hayrettin Bey unutmaz…

Unutur mu?

Vallahi de, billahi de unutur…

İnat mı inat adam…

Vermem de vermem diyormuş…

Hatta iddia odur ki, İl binasında vekillerden; Celalettin Bey, Ahmet Bey ve Fırat Başkan ‘’Yapma Başkan, işçileri karşımıza alma, AK Parti olarak büyük yara alırız bu eylem gerçekleşirse…’’ dedikleri herkesin dilinde pelesenk olmuş vaziyette…

Son olarak herkesin kapalı kapılar arkasında konuştuğu, aleni bir şekilde açıktan konuşamadığı bir sözü söylemenin vakti geldi de geçiyor…

Ahacık söylüyorum:

Git de bu şehir kurtulsun be senden Hayrettin Efendi…

Ama ben gitmeni istemiyorum…

Sen gidersen AKP bu şehirde 2 Milletvekili fazla alır…

Bunu da buraya dipnot olarak söyleyivereyim… :)