Medyadan bazı arkadaşlar beni arayıp dediler ki:
 

‘’Son günlerde şehrimizde Altın Külah isimli bir proje tartışması sürüyor. Bu projenin patenti bir başkasına aitmiş, dolayısıyla mahkemelik olunmuş, bu konuda niye iki kelam etmiyorsun?’’
 


 

Dedim ki:
 

Bakın mahkemelik olduğunu söylüyorsunuz, şimdi bu proje hakkında mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkarsa, kelam etmemizin bir anlamı olmaz ki!
 


 

Dediler ki:
 

‘’Olsun.

Sen yine de iki kelam et. Sen yazarsan belki bu proje hakkında şehrimizin tanıtımı adına orta yol bulunur ve daha projeyi hayata geçirmeden elimize yüzümüze bulaştırmış olmayız…’’
 


 

Dedim ki: 
 

Arkadaşlar hep zor işleri bana bırakıyorsunuz. Bakın, benden yaşça büyük, günde üç tane yazı yazan Fiskecizade var. O sever dondurma mondurma işlerini, her telden yazmayı, hatta jüri bile olabilir. Ona bir çat kapı gitseniz, benden de selam söyleseniz, ondan destek isteseniz, daha iyi olmaz mı?

Veya Şirin baba var... Mehmet Taş abimiz var... Yener Atlı üstadımız var... 
 


 

Dediler ki:
 

‘’Yapma abi… Bırak şimdi Fiskecizadeyi, Şirin Babayı, Mehmet Abiyi, Yener Atlı'yı falan, sen bir el at bu işe, sen el atarsan bu iş tatlılıkla çözülür…’’
 


 

Dedim ki:
 

Yapmayın yahu arkadaşlar. Bu iş bu kadar önemli mi?
 


 

Dediler ki:
 

Önemli ne demek? Bu iş neredeyse kan davasına dönecek. Kutuplaşmalar şimdiden başladı. Sen bir el at hele...
 


 

Dedim ki:
 

Kusura bakmayın, birkaç gündür şehir dışındaydım… Seçim startının verilmesi, Milletvekili aday adaylarının yavaş yavaş ortaya çıkması, şehrimizde kimlerin aday olarak listelere yazılacağı ve de yazılmaması gereken isimleri öğrenmek ve zikretmek için, derin kulis faaliyetlerinde bulunmak adına Ankara’nın soğuk havasında sokakları arşınladım…

Vallahi ben bu olaya Fransız kalmışım… Altın Külah projesi patenti kiminmiş? Ve de kim yapıyormuş? Bunu bir söyleyiverin hele…
 


 

Dediler ki:
 

“Yeme bizi abi… Çıldırtma… Senin kulağın her şeyi duyar…’’
 


 

Topa girmemek için her yolu denedim…
 

Baktım ki arkadaşlardan kaçış yok…
 

Muhabbeti de tadında bırakmak ve arkadaşları kırmamak için…
 

Tamam tamam söz, el atacağım bu işe diyerek, üst perdeden konuşmaları püskürtmeye çalıştım.
 


 

Ve kısa bir araştırmadan sonra…
 

Altın Külah isimli projeden dolayı tarafımı şimdi belli ediyorum…
 

2017 yılında alınan patent sonrası dondurma ile ilgili özellikle memleketim adına, memleketimin daha çok tanıtımı adına böyle bir fikri ve projeyi hayata geçirmek için çıkılan yolda engelleri bir bir aşacağına inandığım…
 

İlker Apaydın diyorum…
 

Önemli olan bir fikri, o fikre bağlı olarak projeyi hayata geçirmek için yola çıkmaktır…


Sen hem fikri üretmişin, hem projeyi hayata geçirmek adına yetkili kişilerle görüşmeler yapmak için kolları sıvazlamış ve yolları arşınlamışın...
 

Arkandan ne konuşuluyor veya kim geliyor, dönüp bakma ve kulağını kapatarak yoluna devam et…
 

Bir büyüğün olarak bu projede yanındayım ve destekçinim kardeşim...
 


 

Hani bir Atasözü var ya:
 

''Atı alan üsküdarı geçti''
 

Sen ata binmişin dörtnala sürüyorsun...


Arkanda dedikodu yapanlar, ancak o atın ayak nallarından çıkan tozları yutar durur...