Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi köşe yazarı bugünkü yazısında ''Sayın Bakan'a soruyorum: Sorumlular şimdi içerde mi, yoksa dışarda mı?'' diye yazdı.
Samimiyetinden şüphe duymadığım Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, geçen hafta CNN'de Ahmet Hakan'ın programında, deprem yasası ile ilgili soruları yanıtlarken, talihsiz bir şekilde cümleler sarf etti...
Dedi ki:
"1998 deprem yönetmeliğine göre binalar yapılsaydı, yıkılmazdı..."
"Sorumlular içerde..."
*
Öncelikle şu hususu belirtmekte fayda görüyorum:
1998 deprem yönetmeliği, 2000 yılında yürürlüğe girdi. Dolayısıyla 2000 yılından önce yapılmış binalar, 1975 deprem yönetmeliğine projelendirilip yapılmışlardır...
Ve yıkılan binaların %98'i, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği gibi, 2000 yılından önce yapılan binalardır...
Yönetmelikler yıllara göre:
1975 yılı 11 sayfadır.
1998 yılı 86 sayfadır.
2007 yılı 159 sayfadır.
2018 yılı 395 sayfadır.
*
Şu husus göz ardı edilmemeli ki;
Her değişen deprem şartnamesi, bir öncekinin depreme karşı yetersiz, yapılmış binaların ise depreme karşı dayanıksız olduğunun göstergesi demektir...
Peki; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyemiz yetkilileri, değişen her deprem yönetmeliği sonrasında ne yaptı?
Halkı uyardı mı?
Herhangi bir tebligat yolladı mı?
Tabii ki hayır...
*
Bırakın uyarmayı veya tebligat yollamayı, yıllar içerisinde tarım arazilerini imara açıp, fay hattı zonu üzerine veya etraflarına binalar yapılmasına olanak sağladı...
Kim sağladı?
Veya kimler sağladı?
*
Mesela 2014 yılı yerel seçim öncesi, yangından mal kaçırır gibi, Kahramanmaraş'ın yeni imar planını işleme koyan kimdi?
Veya kimlerdi?
İmar palanlarını; Çevre, Şehircilik Bakanlığı onaylıyor mu, onaylamıyor mu?
Sayın Bakan'a soruyorum:
Sorumlular şimdi; içerde mi, yoksa dışarda mı?
*
Sayın Özhaseki'nin; İstanbul için deprem yasasını çıkarmak adına, attığı adımları tüm yüreğimle destekliyorum.
Ancak 6 Şubat depreminin büyüklüğü ve yıkım gücü karşısında yıkılan binalardan dolayı tutuklu bulunana Kahramanmaraş'ın evlatları için "sorumlular içerde" söylemini doğru bulmuyorum...
Ve samimiyetine güvenerek, "Hayır Sayın Bakanım hayır..."
"Sorumlular içerde değil, dışarda" diyorum...
*
"Nasıl dışarda" derseniz...
İzah edeyim:
Yıl 2020...
AFAD bir rapor düzenler. (Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı)
Bu rapora; Kahramanmaraş Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve DSİ 20 Bölge Müdürlüğü temsilcileri katılım sağlayıp, katkı yapmışlar ve bilgi sahibi olmuşlardır...
Hazırlanan raporun giriş sayfasında aynen şöyle yazılıdır:
"Kahramanmaraş ilinin afet riskleri, fiziki ve coğrafi yapısı göz önünde bulundurularak olası afet kayıplarını en aza indirmek amacıyla ALINMASI GEREKEN ÖNMLEMLER ile uygulanması gereken stratejiler ve eylemleri tanımlayan belgedir..."
Vay anam vay!
Şu cümleye bakar mısınız?
"Alınması gereken önlemler..." diyor.
Kim alacak?
Herhalde sarı çizmeli Mehmet Ağa değil!
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi alacak...
Peki, aldı mı?
Buna TBMM deprem komisyonunda MTA raporu hakkında cevap gibi cevap vermek istiyorum:
"Alınsaydı bu kadar can ve mal kaybı olur muydu?"
*
Önlem almayan kurum belli...
Tarım arazilerini ve fay hattı üzerine bina yapılmasına izin veren kurum belli...
Sayın Bakan'a soruyorum:
Sorumlular şimdi; İçerde mi, yoksa dışarda mı?
*
AFAD raporunun 41'inci sayfasında acı gerçek şöyle yazılmıştır:
"Bölgenin çok uzun sayılabilecek bir durgunluk dönemi geçirmekte oluşu nedeniyle halk, olası bir deprem tehlikesinden habersizdir. Bu durum tehlikenin boyunu bir kat daha artırmaktadır. Bu nedenle olası bir depremde can ve mal kayıplarını en aza indirmek için, meskun alanlarda zemin etütlerinin ayrıntılı olarak yapılması ve tehlikeli zonlardaki yapıların tahliyesi zaruridir..."
Son satırı bir kez daha yazmak istiyorum:
"Tehlikeli zonlardaki yapıların tahliyesi zaruridir..."
Tahliyeler yapıldı mı?
Yani binalar boşaltıldı mı?
Tabii ki hayır...
Bırakın tahliyeleri, halk uyarıldı mı?
Yine hayır...
*
Fay hattı zonu üzerine binalar yapılmasına izin verilerek göz göre göre hem yıkılmasına hem de binlerce insanın enkaz altında kalıp ölmelerine göz yumulmuştur...
Mesela Hayrullah Mahallesi 1580 Ada 1 Parsel üzerinde bulunan binada, ailem, evli kızım iki çocuğu ve eşiyle, dünürlerim ve iki kuzenimle ayrı ayrı dairelerde ikamet etmekte iken binanın tam altından fay hattı geçtiğini bilmiyorduk...
Bilsem, bizleri geçtik diğer oturanları oturtur muydum?
Maalesef Sevgili eşimi, dünürlerimi, kuzenlerimi ve birçok dost arkadaşlarımızı kaybettim...
Ben, kızlarım, torunlarım ve damadım, enkaz altından yaralı çıkarıldık...
Sayın Bakan'a soruyorum:
Sorumlular şimdi; İçerde mi, yoksa dışarda mı?
*
AFAD raporunun 82 sayfasında şu eylem yazılı:
"Bahçelievler ve civarındaki mahallelerine (Stadyum çevresi) riskli alan ve riskli yapılaşmadan dolayı kentsel dönüşümde öncelik verilmesi...
Verildi mi?
Tabii ki hayır...
Hazırlanan AFAD raporunun 95, 97, 98 sayfalarında birçok eylemler yazılmışken uygulama yapılmış mıdır?
Tabii ki hayır...
Mesela toplanma alanı hakkında eylem yazılmış, bana toplanma alanı nerde, gösterebilecek bir yetkili çıkar mı?
Başlarını masa altına saklamasınlar!
Var mı böyle bir toplanma alanı?
Bilen söylesin...
*
Velhasıl asrın felaketi denilen depremde hemen hemen her hanede acılar yaşandı...
AFAD 2020 raporunda; nokta atışı gibi yıkılacak bölgeleri tek tek yazdığı görüldü...
Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Bey ne yaptı?
Hangi önlemi aldı?
Hangi uyarıyı yaptı?
Depremden sonra 3 gün ortalıkta gören oldu mu?
Bu vebal altında yaşayacak olan zat-ı aileleri, umarım önümüzdeki yerel seçimlerde tekrar aday yapılmaz...
Yapılırsa?
Onu da ben değil, bu depremde canlarını kaybedenlerin yakınları karar versin...
*
Sözün özü şu:
Sayın Bakan'a soruyorum:
Sorumlular şimdi; İçerde mi, yoksa dışarda mı?
*
DİP NOT: Şu husus hiçbir zaman unutulmamalı, sorumlu olan yetkililer 20 bin ceset torbası hazır ederek ölüm sayısını iyi hesap etmişlerdir...
Bu vebalden kimse kurtulamayacaktır. Ben hakkımı helal etmiyorum...