Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi köşe yazarı Serkan Karaaslan bugünkü yazısında "Sadece Müteahhitler mi Suçlu? Diğerleri Nerede Öyleyse!.." diye yazdı.

Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem felaketi, birçok soruyu beraberinde getiriyor. Depremde yıkılan binaların sorumluluğunu sadece müteahhitlerin üzerine atmak, gerçek tabloyu görmemizi engelliyor. Evet, müteahhitler bu sürecin bir parçası, ancak bu işte dahli olan sadece onlar mı?

Kahramanmaraş'ta meydana gelen deprem felaketi, yalnızca müteahhitlerin suçlanabileceği bir durum değil. Olayın detaylarına inildikçe, diğer faktörlerin de önemli bir rol oynadığı ortaya çıkıyor.

Felaketin ardından sıkça gündeme gelen "tek suçlu müteahhitler mi?" sorusu, derinlemesine bir analizi hak ediyor.

MÜTEAHHİTLER SUÇLU MU, YOKSA...?

Kahramanmaraş'ta yaşanan depremin yıkıcı etkileriyle birlikte, müteahhitlerin sorumluluğu hemen öne çıktı. Ancak, bu durumu yüzeysel ele almak, gerçek sorunları ve gerçek sorumluları görmemize engel olabilir.

Depremde yıkılan binaların sadece müteahhitlerin ihmali nedeniyle çöktüğü tespiti, sorumlulukların sadece onlarda olduğu izlenimini veriyor. Oysa gerçek daha farklı...

***

Böyle büyük bir felaketin tüm sorumluluğunu yine üç beş müteahhide yıkıp kurtulma peşindeyiz. Böyle yüzeysel bir karar, hiçbir şeyden ders alınmadığını gösterir.

Ne kadar kolay değil mi; sanki birkaç bina yıkılmış gibi hemen o binaları yapan müteahhitleri yakala ve tutukla, tüm sorumluluğu onlara yıkmaya çalış ve büyük fotoğrafı gizle. Aklımız sıra yaptığımız, yapmaya çalıştığımız bu.

***

Gerçekten de bu işlerde dahli olan bir yığın insan var ama ortalıkta bir tek müteahhitler görünüyor, Diğerleri nerede öyleyse?

On binlerce binanın yıkıldığı bu depremde sorumlu görünen bazı kişilerin yakalanıp tutuklandığını görüyoruz. Bunların tamamına yakını da müteahhit. Ancak dikkat çeken bir nokta var: müteahhitler tutuklanıyor veya gözaltına alınıyor, ancak ruhsatları verenler, imza atanlar ortada yok. Bu durum, sorumluluktan kaçan veya görmezden gelen diğer aktörleri sorgulamamıza sebep oluyor.

Tabut binalara imza atanlar arasında yapı denetim şirketleri, belediye başkanları, imar müdürleri, belediye meclis üyeleri gibi diğer aktörler de bulunuyor. Peki, onlar ne olacak? Neden sadece müteahhitler ön plana çıkıyor, diğerleri görmezden geliniyor? 7 bini aşkın bina yıkılmış, ancak günah keçileri sadece bir avuç insan mı? Binlerce binanın yıkılması, yalnızca bir avuç insanın ihmaliyle açıklanamaz.

99 depreminde olduğu gibi işin sorumluluğunu sadece müteahhitlerin üzerine yıkarsak, aslında sorunun çözümüne hiçbir katkıda bulunmamış oluruz.

***

Kahramanmaraş'ı 2. derece deprem bölgesi statüsünden çıkarıp, 1. dereceye getirenlerin ve bu karara uygun hareket etmeyenlerin de sorumlu olduğu unutulmamalıdır. Aynı şekilde, 2020'de düzenlenen toplantılarda belirlenen deprem risklerine karşı hareketsiz kalanlar da sorumluluk taşıyor.

Afad'ın 2020 yılında düzenlediği "Kahramanmaraş İl Afad Risk Azaltma Planı Raporu" görmezden gelenler ve sümen altı edenler, asıl suçlular olarak karşımıza çıkıyor. Bu raporun sonuçlarına rağmen belirlenen yıkılacak bölgelerde önlem almayanlar, gerçek suçlular olarak halkın karşısına çıkmalı.

***

Depremde yıkılan binaların büyük bir kısmının müteahhitlerin ihmali nedeniyle çöktüğü tespiti, sadece müteahhitleri hedef göstermeye yetmiyor. Sorumluluk, müteahhitlerin yanı sıra yerel yönetimler, imar planları ve denetim kurumları üzerinde de yoğunlaşıyor.

Yerel yönetimler, imar planlarını yaparken deprem riskini göz önünde bulundurmalı ve bu riske göre bina yapımına izin vermelidir. Ayrıca, yerel yönetimler, denetim kurumları ile birlikte inşaatları daha sıkı bir şekilde denetlemelidir. İmar planları, deprem riskini göz önünde bulundurarak hazırlanmalıdır. Bu planlarda, depreme dayanıklı yapıların inşasına uygun alanlar belirlenmelidir. Denetim kurumları, inşaatları daha sıkı bir şekilde denetleyerek, müteahhitlerin ihmallerinin önüne geçmelidir.

Sonuç olarak, 'tek suçlu müteahhitler mi?' sorunun cevabını da bize çocukken öğretilen, bir tekerlemeden alalım!..

-Komşu, komşu hu! Oğlun geldi mi? Geldi, geldi.
-Ne getirdi? İnci, boncuk.
-Kime, kime? Sana, bana. Başka kime? Kara kediye.
-Kara kedi nerede? Ağaca çıktı. Ağaç nerede? Balta kesti.
-Balta nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti.
-İnek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı, bitti kül oldu.