DÜN yazmış olduğum ‘’Namuslu Namussuzlar Basın camiası içerisinde yer almamalıdır’’ başlığında ki köşe yazıma, ilk destek usta gazeteci Mehmet Taş’tan geldi…
 

Dedi ki:
 

‘’Gazetecilik sorumluluk ve ciddiyet isteyen bir meslektir

Ne var ki siyasi kültürü edinmemiş ona sahip olmamış insanlar siyasi olarak önemli koltuklara oturduklarında sorgulama kültürü de olmayınca her önüne gelene konuşmak ve onunla fotoğraf çekilmek aymazlığına düştüler

Sonuç ortada bunlar sizin eseriniz ve bizim meslektaşımız değil

Bütün programlara katılırken seçici olacağım. Kalitesi konusunda sorun yaşanılan sözde gazetecilerin davet edildiği toplantıları terk edeceğim

Gazeteciyim demeye utanır olduk

Bunların da bilinmesini istedim’’
 

Ek Açıklama 2023-02-03 083845

Çok anlam ifade eden cümleler…
 

‘’…Siyasi kültürü edinmemiş ona sahip olmamış insanlar siyasi olarak önemli koltuklara oturduklarında sorgulama kültürü de olmayınca her önüne gelene konuşmak ve onunla fotoğraf çekilmek aymazlığına düştüler…’’
 


 

E be usta…
 

Ne diyeyim şimdi...
 

Yazdığın bu söze imzamı atarım atmasına da…
 

Bu şehirde yapılan hataları, yazmaz ve dile getirmezsek, kabahat siyasetçilerde mi yoksa bizlerde mi olur?
 


 

Mesela…
 

Koskoca Büyükşehir Belediye Başkanı, tacizci cemiyet başkanını kollarının altına alıp, ona her konuda maddi ve manevi destek verdiğini ima eden fotoğraf çektirirse…
 

Anlı şanlı ismi olan Milletvekilleri, Ankara’dan her geldiklerinde bu tacizci cemiyet başkanının bürosuna koşar adım gidip pozlar verirlerse…
 

Şehrin önemli bir markası, hastane ve pastane gibi (adlarını şimdilik yazmıyorum) bu tacizci cemiyet başkanının arkasında durursa…
 

Hele hele şehrimizde bir kadın voleybol takımına, bu tacizci cemiyet başkanı basın sorumlusu yapılırsa…
 

Tacizden, tecavüzden sabıkası olan birini, o derneğin üyeleri cemiyet başkanı seçerse…
 

Ve tüm bu olan bitenleri yazmaz ve eleştirmezsek…
 

Hata da bizim kusurda bizim…
 


 

Artık bu şehirde, ustalar olarak siz değerli abilerimizin sesinin çok çıkması gerektiğini bir kez daha vurguluyorum…
 

Aman bana ne denmemesi gerektiğini söylüyorum…
 

Bir şehirde basın güçlü değilse, şakşakçılık adına yalakalık, yağdanlık yapılıyorsa, o şehir geri kalmaya mahkumdur…
 

Asfalt döküldü, kaldırım yapıldı, haberlerinden basın camiası vazgeçmelidir…
 

Bakın internet yasası çıktı…
 

Nisan ayı itibariyle en az 2 tane SGK’lı çalışan göstermek zorunda…
 

Aksi takdirde hiçbir kurumdan, odalardan, ilandı, reklamdı, alamayacak…
 


 

Sözün özü şu:
 

Tacizci cemiyet başkanı olan dümbeleğin sabıkalı bir tecavüzcü olması ve hayasızca bürosuna tanıdığı ailenin bir kız çocuğunu çağırıp, zorla dans etmesi ve alkol içirmesi akabinde zorbaca tecavüze kalkışmasını yüksek perdeden kınıyorum…
 

Bazı siyasetçilerin bu tecavüzcü dümbeleğin suçunu bile bile yıllardır onu savunmaları, bürosuna koşmaları, akıl kârı değil…
 

Bundan sonra, Belediyeler, STK’lar, iş adamları, esnaflar, bu tür tacizci cemiyet başkanı safsatası adı altında kendine apolet takan gazeteci müsveddelerinin, yalakaların, şakşakçılarının, ödül töreni yapıyoruz dediğinde koşmazlar…
 

Hele hele, Büyükşehir Belediyesinden ısmarlama yazı gelip, haber yapan apoletli müsveddeler…
 

Bu konuyla ilgili bir ısmarlama yazı daha gelsin, onu da haberleştirecek misiniz?
 


 

Şu konuyu anlamakta ve cevabını bulmakta zorlanıyorum:
 

Bir kız çocuğuna tecavüze kalkışan bir şerefsizi, haysiyetsizi, emniyet güçleri yakalayıp, ifadesini alıp, sorumlu savcının emri olmadan bırakmaz, bırakamaz…
 

Gece nezarette kalıp, gündüz mahkeme huzuruna çıkması gereken birini, serbest bırakılması için birileri mi devreye girdi?
 

Hangi savcı, tecavüz sabıkalısı olan birini bu vakadan dolayı gece yarısı bırakma emrini verdi?
 

Mağdur kız çocuğuna, kendisine tecavüze kalkışanın yakalanıp yakalanmadığını ve mahkeme hakiminin huzuruna çıkarılıp çıkarılmadığını sormak için gittiği adliyede hangi savcı azarladı?
 

Bakın bizler, Adalete güvenmek istiyoruz…
 

Adalet, güçlülerin adaleti olmamalı…
 


 

Ve ben dünkü yazımla şunu haykırıyorum:
 

Belediyelerin basın müdürleri bundan sonra basın kuruluşlarına yolladığınız E-Mail de herhangi bir program için ‘’tüm basın mensupları davetlidir’’ ibaresi yazmayınız kardeşim…
 

Akredite yapınız ve ona göre davet ediniz…
 

Kimlerin katılacağını duyurunuz…
 

Hele hele başkanlarınızın herhangi bir toplantıda yanı başına cemiyet başkanı safsatası ile apolet takanları oturtmayınız…
 

Adamakıllı basın toplantısı yapılması için yemekli, kahvaltılı, cafcaflı toplantılardan vazgeçiniz…
 

Aksi takdirde ağır eleştiri dozu yüksek yazılarıma ve sözlerime muhatap olursunuz...
 

Bilmem anlatabildim mi…