Ben gelişim ve ilerlemenin ulaşımla olacağına gönülden inananlardanım. Bu nedenle başta ilimizin sonrada ülkemizin dört bir yanının yollarla çevrilmesi gerektiğine inanıyorum. Dört bir yanı demir ağlarla örmek ve kara yollarıyla çevirmek demek medeniyeti getirmek demektir.

Dikkat ederseniz tüm gelişmiş ülkelerde ulaşım yolları yaygın ve ülkenin en ücra yerine kadar gidiyor. Yani türkülerimizde söylendiği gibi ‘Gitmesek de gelmesek de o köy, bizim köyümüz olmuyor’

İşte bu nedenledir ki, ulaşamadığınız yer sizin değil veya sizin ulaşamadığınız yere başkaları, sıkıntılar ve dertler ulaşır. Sizin oraya ulaşmanızı sağlayacak ilk adım da ulaşım yollarıdır. Ulaşımla medeniyet gelişir ve köylere kadar yerleşir.

Kırsal kesimleri geliştirmenin ve ilerlemenin yoludur ulaşım. Şehrimizin ulaşılmadık yeri kalmamalı, hatta kolayca ulaşılacak olmalı. 14 bin km2 olan topraklarımız oldukça geniş bu nedenle ulaşamadığımız veya ulaşmada zorluk çektiğimiz birçok köy, kasaba hatta ilçe var. Kuzey topraklarımız ayrı bir dünya ve mesafe olarak çok uzak. Oralardan hiç bahsetmiyorum. Güneyde ise ulaşılması zor ilçemiz Çağlayancerit ve Andırın.

Eski kültür bakanımız Mahir Ünal Bey’in çok güzel bir projesi vardı. 'Tüm ilçeleri merkeze bağlama’ düşüncesi, bunu da ulaşım yollarıyla yapmayı planlıyordu. En güzeli de 150 km olan Elbistan ve çevresini kestirme bir yolla merkeze bağlayacak yeni bir yol projesiydi. Mükemmel ötesi bir proje idi ancak şimdi ne âlemde bilemiyorum. Konuşulmadığına göre pek de parlak değil.

Gelelim Çağlayancerit yoluna. Uzun zamandır ihmal edilen ilçelerimizden biri de Çağlayancerit’tir. Bunu her siyasi söyler ama hiçbir siyasi çözüm üretmez. Kendi köşesinde kalmış, gelişim ve ilerlemeye aç, ulaşılması zor bir ilçe. Bakmayın ulaşılması zor dediğime aslında şehir merkezine de çok yakın. Ama iyi bir yol olmayınca uzak oluyor. Ankara’nın bağlarının yolu nasıl büklüm büklüm ise Çağlayancerit’in yolları da o kadar büklüm. Çok şükür yeni bir proje yapıldı. Yeniden ve yeni bir yol vuruluyor. Ama yol çok yavaş ilerliyor buna da ilerlemek denirse. Bu yol en kısa sürede tamamlanmalı ayrıca Çağlayancerit’e giden ikinci bir yol olan dağ yolu da yeni bir proje ile genişletilerek açılmalıdır.

Dulkadiroğlu belediyesinin projesinde olan doğu kentten yapılacak yol, hem şehrin doğusunu canlandıracak hem de Çağlayancerit’in havasını değiştirecektir. Böylece kolay ulaşılan bir kent olacaktır.

İlçelerin yolu böyle iken köylerden hiç bahsetmeyelim. Onlar ise berbat ötesi, vatandaş kıvrımlı yollarda saatlerce yolculuk yapıyor. Bu saatlerce yolculuktan bıkanlar, eğitim ve sağlık gibi hizmetleri daha iyi almak isteyenler mecburen şehre taşınıyor. Birinci sınıf ülkelerde bırakın şehirleri, en küçük bir köyün bile üç dört tane girişi var. Biz de 600 bin nüfuslu şehrimizin bile sadece üç girişi var.

Tüm köy yolları genişletilerek karayolu ağına bağlansa ve normal bir yol olsa, vatandaş köyünde kalır ve şehre sadece işi için gelir. Böylece hem köyünde kalır hem de daha zengin olur. Şehirde sıkıntı içerisinde yaşayacağına köyünde asgari ücret ile zengin yaşar.

Böylece iç göç engellenir ve şehrin nüfus artışı kontrol altına alınır. Bin evlerdeki afaki fiyat artışı sona erer. Vatandaş ev alımı için servet ödemez. Hatta ulaşımı kolay ve yakın köyler şehirden ve gürültüden bıkan insanları kendisine çeker yani göç alır. İşine kolay ulaşan insanlar şehrin trafik ve gürültüsünü çekeceğine köye taşınır ve temiz havada ve doğal ortamda yaşar.

Bunun farkına bir varabilsek işler kolaylaşacak ve belediye de rahatlayacak. Böylece birçok sıkıntıda ortadan kalkacak. Nüfusu sadece bir merkeze yığarak kendimize ve ülkemize zarar veriyoruz.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Önümüzde çok güzel örnekler var. Bizim, bunlara bakıp uygulamayı ona göre yapmamız yeterli olacak. Saygılar.