MAHALLEDE tek kişinin evinde siyah beyaz televizyon olduğu dönemlerden herkesin cebinde bile televizyonu olduğu günlere geçtik.

Ne günlerdi değil mi? Bonanza, Vadideki Hayat,  Dallas, Küçük Ev, Cesur ve Güzel, 6 Milyon Dolarlık Adam, Kökler, Zengin ve Yoksul, çizgi film Heidi, derken tüm mahalle bir evde toplanırdı.

Çıt çıkmazdı TV izlenirken…

Hatta kapanış saatinde istiklal marşımızın okunmasına müteakip ''karıncalanmalar'' bile bir iki dakika izlenirdi…

Tüm bu anlattıklarımı, siyah beyaz yayın yapan TRT den izlerdik.

Sonrasında renkli televizyonlar geldi, özel kanallar açıldı.

Herkesin evinde bir televizyon olan dönemler başladı.

Sonrası çok hızlıydı kimse ne olduğunu anlayamadan, internet dünyası 3-4-5G ler, cep telefonları akıllı telefona dönüştü ve bir anda televizyonda her yerde olmaya başladı.

Haber izlemek, film izlemek için evde olmak gerekmiyordu artık, ya da dünyanın bir ucundaki TV kanalını izlemek için uydu almaya gerek yoktu.

Çağ, sosyal medya çağıydı…

Herkes birbirine anında yazıyor, fotoğraf paylaşıyor ve her şeyden haberdar olunuyordu…

Gazeteler bir bir yerini internet çağına yani haber sitelerine bırakmaya başladı…

Siyasi Partiler ve Belediyeler, kendi hizmetlerini, programlarını, televizyonlardan ziyade haber siteleri vasıtasıyla kamuoyuna duyurmaya ve hizmet almaya, internet üzerinden TV yayınları ve hatta sosyal medyadan canlı yayınlar yapılmaya, büyük kitlelere ulaşılmaya çalışıldı…

Alexa da en üst sırada yer almak önemli değildi…

Hele hele haber sitelerinin veya bir TV kanalının izlenme oranının olmaması hiç önemli değildi…

Önemli olan yalakalık veya yandaş olmaktı…

Eskiden Devlet’in davulunu çalan basın gücüne ''kartel medyası'' denirdi… Devlet erkânını pijamasıyla karşılayan medya patronlarını da gördük…

Şimdi ise yalakalık revaçta olduğu için, iktidara yakın olanlara ''havuz medyası'' deniyor…

Günümüzde doğruya doğru eğriye eğri diyebilecek bir yayın politikası izlemek, her babayiğidin harcı değildi…

Ve biz bunu Kanal Maraş olarak bu şehirde başardık…

''Güçlünün değil haklının sesi'' olmayı destur edindik…

Eğilmedik…

El öpmedik…

Eyvallah etmedik…

Ticari anlayışla yaklaşılmasını önerdik…

Hizmet isteniliyorsa, bedelinin ödenmesi gerektiğini söyledik…

Neticede bizde bu sektöre yatırım yapıp, onlarca kişiyi istihdam ettik…

Yani geçimimiz, ekmek kapımız bu…

*

Bu yazdıklarımı şuna bağlamak istiyorum:

2019 Yerel seçimleri sonucunda birden her şey tersine döndü…

Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya gibi büyük şehirleri kaybeden AK Parti, şehirlerdeki kendine yakın yerel medyanın zor durumda kalmaması adına yeni bir akım başlattı…

Kendini eleştirenlere hiçbir şekilde kendilerinin kazandığı belediyelerden destek verilmemesi akımı…

Reklam veya hizmet alma yasağı…

Bizzat belediyelere talimatlar verildiği bile iddia edildi…

Ki bizim şehrimizde bu hayata geçirildi…

Kaybedilen büyükşehirlerde basına verilen milyon TL’lik destekleri geçen aylarda Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel ''İstanbul Büyükşehir Belediyesinden havuz medyasına akıtılan paralar…'' başlığı ile yayınladı…

Bizim şehrimizde de Fatih Mehmet Erkoç’tan sonra gelen başkan, ''borçlu belediye devraldık'' nidalarında bulunarak, basına verilen milyon TL paralar ile ilgili iddialar kamuoyuna duyurulmuş ve bu olay günlerce konuşulmuştu. Herkes zan altında bırakılmış… Ancak hangi basına ne kadar verilmiş? Kimlerin hesaplarına faturasız para aktarılmış? İki kelam etmekten kaçınıldı…

Şimdi ise kendini bırakın eleştirmeyi, kendi aleyhine herhangi bir haberi bile beğenen olduğunda hemen çevresindekilere ''bakın bizden dediğiniz kişiye'' nasıl aleyhimize haberi beğenmiş diyerek serzenişte bulunduğunun duyumlarını alıyoruz...

*

Son günlerde kamuoyunda:

Yeni başkanın, kendine yakın bir TV kanalına doğrudan temin ile aylık 50 bin TL destek verdiği, hatta ve hatta tüm ilçe belediyelerinin de bu TV kanalına miktarları az düşük olsa da her ay düzenli para aktardığı, ödeme yapılmadığı zaman AK Parti İl Başkanlığı tarafından bizzat devreye girerek arandığı ve parayı yatırın dediği iddia ediliyor…

Vahim bir durum değil mi?

Sahi paralar ne için ödeniyor?

Hangi hizmet için bu paralar her ay hesaba aktarılıyor?

Veya aktarılmaya mecbur bırakılıyor?

Gel de çık şimdi işin içinden…

Dün milyon TL aktarılmış deniliyordu, bugün ne değişti ki…

*

Ve ben diyorum ki:

Yarın bir gün Kahramanmaraş Büyükşehir belediyesini, AK Parti dışında bir başka parti kazanırsa, hangi medya kuruluşuna ne kadar para akıtıldığı ortaya çıkarılırsa, aynı İstanbul Büyükşehir Belediyesine yazıldığı gibi ''Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinden havuz medyasına akıtılan paralar…'' başlığında haberleri şimdiden okur gibi oluyorum…

Ve tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını sırf kendine yakın görerek bir TV kanalına iddialar doğruysa her ay yüklü miktarda para akıtan Büyükşehir Başkanı’ndan bu paralar geri alınabilecek mi?

Bizim Başkan hesap uzmanı müfettiş ya…

Bekleyip görelim…

Mevla’m neylerse güzel eyler…

***

DİPNOT: Kahramanmaraş basını çok acilen vakıflaşmalı bir vakıf kurmalıdır...  :))