AYLARDIR yazıyorum…
**
Diyorum ki:
Günah keçisi ilan edilen deprem tutukluları hakkında peşin hükümlü olmayın…
Onları suçlu ilan etmeyin…
Elinizi vicdanınıza koyun öyle sorgulayın…
**
Ben böyle yazdıkça eleştiriler de olmuyor değil…
**
Ancak doğruları yazmak, doğruları sizlerle paylaşmak görevim diye düşünüyorum…
**
Bakın; kendi kendinize sormanızı istiyorum,
Kim ister, yaptığı binanın yıkılmasını…
Kim ister, sabah akşam tuz, ekmek paylaştığı insanların enkaz altında kalmasını, hayatlarını yitirmesini…
İstemez değil mi?
**
Maalesef ki peşin hükümlü insanlar olduk çıktık!
Herkesin gözünde müteahhit hırsız, müteahhit suçlu!
Vurun abalıya…
**
Depremde evladını, gelinini kaybeden bir babanın, mahkemede hâkimin “şikayetçi misin?” sorusuna verdiği cevap çok anlam ifade ediyor…
Diyor ki acılı baba;
“Oğlumu, gelinimi kaybettiğim bina yıkıldı. Etrafında bulunan tüm binalar da yıkıldı. Bir tane ayakta kalan bina kalmadı. Kimden şikayetçi olayım? Şikayetçi değilim. Buraları imara açan ve yüksek katlı bina yapılmasına izin verenler ortaya çıkarılsın, esas suçlu onlardır.”
**
İşte sağduyu diye ben buna derim.
**
Depremde eşini kaybeden biri olarak esas sorumluların ortaya çıkarılmasını herkesten daha çok ben isterim…
**
Önce şu hususu herkesin bilmesini istiyorum:
Yargıtay kararlarında genel olarak ceza yargılaması sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilebilmesi için “Her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunması” gerektiğinden bahseder…
**
Yani demek ister ki;
Sanık veya sanıkların bir suçtan cezalandırılmasına karar verilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesi gerekir.
Gerçekleşme şekli tam olarak aydınlatılmamış olaylar veya iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm kurulamaz.
**
Bunu ben demiyorum…
Yargıtay içtihatları söylüyor…
**
Ancak gelin görün ki;
Yargıtay’dan bozulacağı biline biline, Kahramanmaraş Adliyesindeki Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen deprem davalarında birbiri ardına hukuka aykırı olarak; bir binanın neden yıkıldığı, depremin büyüklüğünün veya zeminin bu yıkılmalara etken edip etmediği tam sorgulanmadan kararlar verildiği, aleni olarak ortaya çıkmış görünüyor…
**
Nasıl bu kadar emin konuşuyorsun derseniz…
İzah edeyim;
Mahkemeler; Dosyaya intikal eden bilirkişi raporlarında “Asli Kusurlu” yazıyorsa veriyor cezayı!
Tapu Yargıtay’a atıyor!
**
Halbuki bilirkişiler, mahkemelerin yerine geçerek raporlarında; “Asli Kusurlu – Tali Kusurlu” belirtemezler.
Esas Asli Görevlerine yönelik raporlarda;
-Bir binanın neden yıkıldığına ilişkin değinilmiyor…
-Neden-Sonuç ilişkisi içinde binanın yıkılma sebebi açıklanmıyor…
-1975 Deprem Yönetmeliğinde olmayan birçok husus kusur olarak değerlendiriliyor…
-İmar aşamaları ve fay hatları görmezden geliniyor…
-Zeminin jeolojik yapısı hakkında hiçbir araştırma yapılmıyor. Depremden sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaptırdığı imar planına esas olmak üzere zemin etüt çalışması ve ortaya çıkan vahim rapor görmezden geliniyor…
-Sadece çevredeki bir parselin zemin etüt değerini emsal olarak değerlendirme yoluna gidiliyor…
-6 Şubat depreminin olağanüstü büyüklüğünün yıkıma olan etkisinin olup olmadığı bile incelenmiyor…
-Sadece tasarım ivmesi esas alınarak analizler yapılıyor…
-Depremde oluşan ivmeler ile tasarım ivmesinin mukayesesi bile yapılmıyor. Bu mukayesenin yapılması bile depremin yıkıma neden olan büyüklüğünü ortaya çıkarırdı…
-Kopyala yapıştır mantığıyla bilirkişiler raporları düzenliyorlar ve bu hususları mahkemeler maalesef ki görmezden gelerek, veriyorlar hüküm kararlarını…
**
“Geç gelen adalet, adalet değildir” sözüne binaen;
Bu mahkemelerin verdiği kararların hukuka aykırı olduğu belirtilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından BOZULMASI talepli Tebliğnameler bir bir yazılmaya başlandı…
**
13.06.2025 günü Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, müşteki avukatlarından N.D. isimli “Bay Avukat”, Tebliğname ile ilgili şöyle diyor;
“Bahsedilen Tebliğname, Diyarbakır Galeria sitesi için düzenlenmiş bir savcılık iddianamesidir. Henüz Yargıtay’ın bozma kararı oluşmamıştır. Sanıkların sonuca ümit bağlayarak savunma yapması geçersizdir.”
**
Sanıklardan Ö.Ç. söz alarak; “Bizim dosyaya sunduğumuz delil niteliğindeki Tebliğname, mahkemenizin bir başka dosyasına verdiği hüküm kararı ile ilgidir. Yani Diyarbakır Galeria sitesine ait değildir. Tebliğname numarası 2025/37396 noludur.”
**
Bu savunma üzerin sesi çıkmaz olan bay avukat, bir tebliğnameyi iddia statüsünde görmekle ve hangi mahkemenin veya hangi binaya ait olduğunu bilmemekle zaten cehaletini arz etmiş oluyor…
**
Bay avukata sesleniyorum;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yardımcısı tarafından yazılan Tebliğnamenin içeriğinde yazılı şu cümleleri tekrar tekrar okumasını tavsiye ediyorum;
“Tebliğnameler, yalnızca şekli bir kontrol aracı değil, maddi hukukun ve usul hukukunun doğru uygulanıp uygulanmadığını analiz eden ve bu yönüyle Temyiz denetimini besleyen metinlerdir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen Tebliğnameler yalnızca yasa yolu başvurusunun nedenlerini değil, aynı zamanda bu başvurunun hukuki değerini gösteren gerekçelerdir.”
**
Okudun mu bay avukat?
Neymiş?
**
“Hukuki değerini gösteren gerekçelermiş.”
Zaten bu nedenle verilen hüküm kararının hukuka aykırı görüldüğünden bozulması talep ediliyor.
**
Şimdi sen, bu yazdığım cümlelerden de bir şey anlamazsın?
Sen ancak, müvekkil olarak baktığın dosyaların görüldüğü mahkemelerde, sabah ilk önce davalı ol veya davacı, ilk senin dosyanın görülmesi için çabalarsın…
Yani anlayacağın şark kurnazlığı yapmaya kalkarsın…
Meslektaşların bu duruma itiraz etmeye yanaşmazlar…
Çalıyı dolaşmayı yeğ tutarlar…
**
Bak, bay avukat…
Yargıtay’ın 2025/24132 ve 2025/37396 nolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazdığı Tebliğnamelerde neler yazıyor…
Oku ki biraz zihnin açılsın;
1- Depremin büyüklüğü ve şiddetinin, binaların yıkılmasına yol açıp açmadığının sorgulanmadığından bahsediyor…
2- İmar Kanunu’nun geçici 16/10 maddesinin son cümlesi uyarınca, yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğunda olduğunu belirtiyor…
3- Yapı tüm mevzuatlara uygun olarak inşa edilmişse ve ruhsatına uygun olarak kullanılmış ve değiştirilmemişse, deprem aşırı şiddette ve öngörülemez boyuttaysa (Yönetmelik üstü bir büyüklükte) Nedensellik Bağının kesileceğini ve sorumluluğun ortadan kalkacağını söylüyor…
4- Depremin büyüklüğü ve şiddetinin karşısında 1975 Deprem Yönetmeliğindeki yetersiz tasarım ivmelerinden bahsediyor…
5- Özellikle Ortadoğu Teknik Üniversitesi inşaat mühendisliği bölümü Prof. Dr. A.C.Y. uzman görüşünde; “6 Şubat 2023 tarihli depremde, yatay deprem kuvvetinin, 1975 yönetmeliğinde tasarlanan eşdeğer yatay deprem kuvvetine oranla 4,72 kat daha fazla gerçekleştiği, dosyaya sunulan bu uzman görüşünün tespiti doğrultusunda tahkikatın derinleştirilmediği, bilirkişi raporlarında ve gerekçede bu hususun tartışılmadığından bahsediyor…
6- Bazı binaların şans eseri ayakta kalabileceğini; ancak bu yapısal güvenli oluşunun varlığını değil, rastlantısal bir durumun göstergesi olduğundan bahsediyor…
**
Anlayacağın bay avukat…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Tebliğnamesinde bahsediyor da bahsediyor…
**
Hele hele 1975 Deprem Yönetmeliğine göre inşa edilen yapının, 2023 yılında gerçekleşen Richter ölçeğine göre 7.7 büyüklüğünde ve 11 şiddetindeki bir depreme karşı dayanım gösterip gösteremeyeceği hususunda deneysel/simülasyon temelli analiz yapılmaksızın yönetmelik hükümleri mutlak varsayılarak hüküm kurulması, bilimsel metodolojiye aykırılık oluşturmakta olduğundan bahsetmesi bile dosyanın bozulmasına yeterli bir sebep olduğu tecrübeli hukukçuların dilinden dökülüyor…
**
Bu konuları senin bilmen olanaksız gibi geliyor bay avukat!
Sen iyisi mi, yine bildiğin gibi şark kurnazlığı yaparak, davalı veya davacı müvekkili olarak sorumlu olduğun dosyaları sabah saat 09.00’da öne aldırarak hinlik yapmaya çalış…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yazılan Tebliğnamelere kafanı takma…
Yargıtay’dan dosyalar bir bir bozulup gelirse ne cevap vereceksin o’nu düşün dur…
**
Ha bu arada, edindiğim bilgiye göre Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları, tayin istemiş diyorlar!
Kesin bu konuda bir bilgin vardır!..
Cevap verir misin, ekâbir çok bilmiş bay avukat!..
**
Bence sen; Çok bilmiş gibi görünen bay avukat değil olsa olsa bay avı-kap’sın!..
**
DİPNOT: Hani yazdığım köşe yazısı sonucu adliyede açığa alınan bir hâkim vardı, o’nunla iş birliği yapan bir de AVI-KAP vardı. Senle beraber ettiniz iki!
Sizler; avukatlık mesleğinin yüz karasısınız!