DÜN uzun uzun konuştum Kahramanmaraş siyasetinin yakından tanıdığı ve Kadın Girişimci dernek ve Kahraman Kadınlar kooperatif Başkanı Kibar Özdemir’le…

Siyaset ’den tutun da, Kahramanmaraş’ta kadınların kimliğini öne çıkarma mücadelesinde neler yaşadıklarını…

Zorlukları aşma adına çaldığı kapıları…

Tek tek sordum…

''Ben her şeyi anlatayım, takdir sizin'' dedi.

Ve başladık röportaja...

Soru cevap olarak…

Anlattıkları şunlar:
 

SORU:

Kahramanmaraş’ta öncelik olarak biz sizi siyaseten tanıyoruz. Yani CHP'nin her kulvarında görev alan, koşturan, CHP'ye emek veren bir kadın olarak tanıyoruz. Neden CHP?

CEVAP:

Ben Cumhuriyet Halk Partisine (CHP) emek vermedim, ben Kahramanmaraş'a emek verdim. Buradaki mücadelemde özellikle sosyal yaşamla ilgili, ekonomik yaşamla ilgili, siyasal yaşamın yer bulma noktasında kadının kimliğini, mücadelesini görünür kılma noktasında başladım ben bu mücadeleye. CHP'li kimliğim elbette önemlidir, kıymetlidir. Ben bir CHP'li ailenin çocuğuyum CHP'li siyasal anlayışla yetiştim ama benim temel varoluş noktam Kahramanmaraş'taki ekonomik, sosyal, siyasal yaşamda kadının kimliğini öne çıkarma mücadelesiydi. Yani benim çocuklarım ilkokula giderken ben okul aile birliği başkanıydım. Eskiden hep erkekler oluyordu o zamanlar bile bir mücadelem vardı. Kahramanmaraş'ın ilk kadın sendikacısıyım ben DİSK'in bölge başkanlığını yaptım. Kahramanmaraş'ta kader derneğinin kurucusuyum, Kahramanmaraş girişimci kadınlar derneğinin kurucusuyum. Kahramanmaraş'ta ilk kadın girişimciler derneğini kuran kimliğim ben aynı zamanda. Onun akabinde Kahraman kadınlar kooperatifini yaşama geçirme noktasına getirdik. Siyasal mücadelemde de var. Ama burada bir toplumsal ekonomik, sosyal hayata dair bir mücadele var onu da görmenizi istiyorum.

*

SORU:

Kahraman kadınlar kooperatifini kurarken Kahramanmaraş'ın kadınlarına yönelik, yani topluma birey olarak faydalı olabilmesi için kurduğunuz kooperatif hangi dal üzerinde?

CEVAP:

Girişimci kadınları biz 2006'da kurduk. 2006'dan 2020'ye geldiğimiz noktada 14 yıllık bir emek var orada. Biz ilçelerimizi gezerken kadınlar diyor ki; "Biz nasıl girişimci olacağız, ben nane üretiyorum, ben salça yapıyorum, ben tarhana yapıyorum, ama ben bunları satamıyorum bacım geliyor, teyzem geliyor, emmim geliyor, her birine bir paket yapıyorum benim emeğim darmadağın oluyor gidiyor, beş kuruş para kazanamıyorum, çünkü satamıyorum, küçük paketler olduğu içinde kimseden parayı isteyemiyorum, çünkü ayıp oluyor, kendileri verirse ne ala."

Peki, bu kadınlara ne yaparız, nasıl faydalı oluruz, kafamızı yorduğumuzda dedik ki biz gıda üzerine bir kooperatif kuralım Kahramanmaraş'ın 11 ilçesindeki üretim yapan yetenekli kadınlarımızın ürünlerini paraya dönüştürecek bir alan yaratalım. Bu nedir? Bu kooperatiftir.

Çünkü bütün Dünya da kooperatifler ekonomik bir modeldir. Ve kadın yoksulluğunun önüne geçme noktasında bu attığımız adımda önemli ve kıymetlidir. Ama gelin görün ki bir buçuk yıla varan bu süreç zarfında Kahramanmaraş'ımızda biz ne demokrasiden ne de Belediyelerden maalesef yardım istemiyoruz bize destek olmalarını arzuluyoruz. Nedir bu? İşte bir alan açsınlar Kahramanmaraş'taki kadınların ürünlerini pazarlayabileceğimiz bir mekâna ihtiyacımız var.

Bir alanımız olsun istedik. Bu anlamda en azından kira vermekten kurtulalım. Çünkü biliyorsunuz Kahramanmaraş'ta iş yeri kiraları çok çok yüksek 30 binler, 40 binler, 50 binler. Biz geldik ne yaptık bu ücra köşeye sığındık buraya da yıllık 12 bin lira kira veriyoruz. Yani bu bizim gücümüzü yine aşıyor.

SORU:

Kaç üyeniz var?

CEVAP:

7 Kişiyle burayı kurduk 3 kişide ilave ettik. Toplamda 10 kişiyiz. Bu 10 kişinin koyduğu işte kimi 4 bin, kimi 5 bin, kimi 3 bin, kimi 2 bin gibi bir rakam koydular. İlk etapta bu masayı, sandalyeyi, dolabı, fırınlarını bu paralarla aldık.

*

SORU:

Girişimci kadınlara nasıl ulaşmayı düşünüyorsunuz?

CEVAP:

Biz ilçelere giderek ulaşıyoruz onlara. Yani ilçelere giderken Belediye bize bir araç veremez mi? Gidin kooperatifçiliği anlatın, burada ki kadınların ürettiklerini paraya dönüştürüp ailelerinin ekonomisine katkı sağlayın. Erkeklerin üzerindeki yükü kısmen alın. Niye aileler boşanıyor, niye huzursuzluk var, çocuklar niye evden kaçıyor, çocuk okulda olması gerekirken niye sokakta simit satıyor. Bunların hepsinin altında ekonomi yok mu? Bir karı koca neden kavga eder? Konu para ekonomik sıkıntı. Elektrik faturası gelmiş, doğalgaz gelmiş adam ödeyemiyor, niye çok yaktınız diyor kadına çatıyor. Ben nasıl vereceğim diyor. Biz bunların önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu topluma hizmet değil de nedir.

Bizim kadınlarımız yetenekli, çalışkan, üretken. Kapısının önündeki 1 dönüm bahçede bütün ailenin erzakını ortaya çıkartıp artı oradan da bir şey satmak istiyor. Kuru patlıcanını satmak istiyor, domatesini, biberini, kuru fasulyesini bunları satmak istiyor. Buna bir alan yaratmak lazım, bakın Kahramanmaraş da kadınların ürünlerini satabileceği bir yer olması gerekiyor.

Geçen hafta ben Dulkadiroğlu Belediye Başkanına gittim.

-Başkanım lütfen bize bir yer.

-Kibar hanım vardamı vermiyoruz yok.

-Yani Başkanım Pazar yerlerinden bir yerde mi yok?

-Oraların hepsi numaralı esnafa zimmetli bir yer yok.

-Başkanım bu ürünlerimizi siz ziyaretlere gidiyorsunuz, mutfağınız var salçamızı alın, biberimizi alın, bulgurumuzu alın. Yani biz sizden dilenmiyoruz diyoruz ki bir emek var bu emeğinin karşılığını bir şey koyun buraya.

Biz vakıflar gibi bilmem neler gibi gidip te bize para ver demiyoruz, demeyiz de.

*

SORU:

Büyükşehir Belediyesine gittiniz mi?

CEVAP:

Büyükşehir Belediyesine de gittik. Hayrettin Güngör Bey beni görünce 'Kibar hanım tamam tamam yer istiyorsunuz biliyorum aklımda' daha ben konuşmadan böyle söylüyor. Yani bir mutfağı var orda binlerce insana yemek veriliyor. Bizim ürettiğimiz salça, diğer tüm salçalardan daha kaliteli, temiz, düzgün.

-Başkanım şu salçayı alın, pul biberi alın mutfağınızda kullanın.

Hemen yanındaki yardımcısı, 'Olmaz bizim belli kriterlerimiz var alamayız' diyor.

Şimdi bu olmazlar neden bu kadar çok karşıma çıkıyor ben CHP'liyim. Şimdi yanlışı doğruyu ayırt edelim, ben kötü bir şey mi yapıyorum, ben yanlış bir şey mi yapıyorum. Bunun CHP'lisi, AKP'lisi olmamalı. Benim üyelerimden 2 kişi CHP'li geri kalanı AKP'li, MHP'li, DYP'li böyle olması gerekmelidir. Girişimci kadınlardaki üyelerimde böyle kooperatiflerdeki üyelerde böyledir. Biz buna bakmıyoruz. Biz kadın kimliğine, üretene, düzgün iş yapana bakıyoruz. Siyasi yaşam farklıdır. Mustafa Karaaslan gitsin istediği partiye oyunu versin. Beni hiç ilgilendirmiyor ki orası, ben topluma ne katarım, bu topluma nasıl faydalı olurum orasına bakıyorum. Ben oraya bakıyorum ve öyle olması gerekiyor.

*

SORU:

Şimdi geçen bir büyüğümüz dedi ki ya Mustafa Bey eski düğünlerimiz yok, eski ananelerimiz yok dedi. Hemen hemen aynı kuşak sayılırız yani eskiden kız evine şerbet içilmeye gidilirdi, gelin almaya gidilirdi, çiğ köfte günleri olurdu. Şu Dere köy tarafına o yol boyuna insanların ürettiği, sucuktu, salçaydı gibi şeyler Belediye tarafından bir yer yapılsa o tarafa nasıl olurdu dedi. Yani yöresel gıdalar, köylü orada ürettiğini orada satsa güzel olurdu. Şimdi siz anlatınca o büyüğümün dedikleri aklıma geldi. Birebir aynı ama siz burada o kadar güzel bir şey yapıyorsunuz ki kadınlarımızın hayatın içerisine girmesini istiyorsunuz.

CEVAP:

Yani bakın Başbakan da, Cumhurbaşkanı da hep bunu söylemiştir üretim, üretim olduğu zaman bu insanlara bütün kapıları açacaksınız. Geçmişte ben girişimci kadınlar derneğini kurarken o zamanın Valisi İlhan Atış dedi ki;

Kibar hanım Kahramanmaraş'ta kadınlar gelip pazar yerlerinde bir şey satmaz, girişimci falanda olmaz Kahramanmaraş muhafazakâr bir kent, kapalı bir kent boşuna bizi uğraştırma dedi.

Sayın Valim dedim siz bana bu olanağı verin, sorumluluğu bana verin, ben gereğini yerine getirmezsem gelir sizden özür dilerim, siz haklıymışsınız Sayın Valim derim, bir daha da buna dair bir cümle kurmam dedim.

Tamam, al sana Valiliğin bahçesi ne yapmak istiyorsan yap dedi. Valiliğin bahçesini verdi bize Sayın Atış hemen o dönem Belediye Başkanı Mustafa Poyraz'a gittim. Allah bin kere razı olsun bana dedi ki 'Tamam Kibar hanım ne istiyorsanız onu yaparız dedi.'

Valiliğin bahçesine dedim kadınları güneşten koruyacak, yağmurdan koruyacak birer çadır. Ve oturabilecekleri birer bank, ürünlerini sergileyecekleri masa ve sandalye istedim. Tamam, Kibar Hanım dedi.

Derhal 30 tane yapıldı, Valiliğin bahçesine konuldu. 15 gün içerisinde biz orayı açtık. Kadınlar kimi tülbendini, kimi oyasını, kimi yaptığı pastayı getirmiş, köftesini getirmiş, çocuk patiği örülmüş, yeleği örülmüş, çarşaf, nevresimler dikilmiş oralar doldu kadınlara yer yok, 31'inci kadın diyor ki ben nereye koyacağım. Kahramanmaraş'ta Kadın girişimciler var mıymış yok muymuş dedim, siz haklıymışsınız dediler.

Biz orada tam iki buçuk yıl Valiliğin bahçesinde satış yaptık. Sonrasında Mustafa Poyraz bu sosyete pazarı denilen yeri bize yaptı. Sonrasında Poyraz gidince orası elimizden alındı. Ondan sonra sosyete pazarı kiraya verildi.

SORU:

Sosyete pazarı kadınların elinden alınıp kiraya verildi diye bu konu basında hiç dillendirilmedi?

CEVAP:

Çünkü savaşmak istemedim, kavga etmek istemedim, iktidarla papaz olmak istemedim. Bizim kadınlara 5-10  yer verdiler. Onlarda gide gide hepsi oradan ayrıldı. Şimdi 6 tane kadın kaldı orada çünkü parayla verilmeye başlandı. Parayla verilince kadınların ürünleri az, onlarda idare edecek durumları yok, bu kez kadınlar gitmez oldular. Çünkü önce ücretsizdi. Sonra ücretliye dönüştürüldü. Oranın kirasını Büyükşehir Belediyesi alıyor. Ve ben bir buçuk yıl önce burayı açtım bir tanesi demiyor ki; Kibar hanım sizde sosyete pazarında bir tane stant açın satın. Ya da Kıbrıs meydanında küçük küçük kulübeler var onlardan yapılsın bize oradan bir yer verin o da yok. Sonra diyorlar ki kadınlar bir şey yapmıyor. Bizim enerjimizi tüketiyorlar, bizim enerjimizi aşağıya çekiyorlar. Ticaret İl Müdürü Ahmet Bey bizi Antalya'ya bir fuara gönderecek. Adam gece gündüz uğraştı, Belediye'den bir araç aldı ve Antalya Belediyesinin Murat paşa Belediye Başkanı Türkiye geneli kadın kooperatiflerini bir hafta ağırladı. Otel paralarını, stantlarının yerlerini, yeme içmelerini, servislerle götürüp getirmeleri dahil bir hafta Türkiye kooperatifleri kadınlarını orada ağırladı. Son kalan satılamayan ürünleri de götürmeyin onları biz alırız dedi.

Antalya Belediyesi bunu yapıyor, biz burada sadece bir tane kooperatifiz bir tane kapıyı açamıyoruz.

*

SORU:

Karşınıza hep siyasi ön yargılar çıkıyor mı çıkıyor? Sen CHP'lisin ben AKP'liyim gibi bunları yıkmak lazım değil mi?

CEVAP:

Sayın Rektörümüze gittim dedim ki, orada bir sera var, yüzde ellisi boş durumda, camları kırılmış orada duruyor. Bölüm başkanına 2 defa gittik söyledik. Burayı bize verin biz burada nane, maydanoz, reyhan, kekik vs. dikelim. Bir ziraat mühendisi kızımızı da başına koyarız, yanına da bir kadın koyarız, bunların sulanması, temizlenmesi, bağlanması gibi ziraat mühendisi kızımızda kontrollerini falan yapar, bunu bize verin dedik, kapı duvar orası bomboş duruyor yarısı boş seranın.

Şehircilik İl Müdürüne gittim dedim ki; bize bir yer verin oraya bir tesis yapalım işte kırsal kalkınmaya proje hazırlayalım dedik. Şehircilik İl Müdürlüğünden böyle bir yer alalım. Buraya hem üretim yaparız, hem tesisimi kurarız, hem satış noktası oluştururuz diye buraya bir proje yapalım dedik. 'Devletin böyle bir yeri yok Kibar Hanım' diye bir cevap aldım.

*

SORU:

AK Partili olsaydınız karşınıza böyle sorunlar çıkar mıydı acaba?

CEVAP:

Hayır, kesinlikle çıkmazdı, hatta her gün manşet ederlerdi. Kahramanmaraş'ın çalışkan kadını, Kahramanmaraş için çırpınan kadın, kapıları zorlayıp kadınlara ekmek kapısı açan kadın diye her gün beni alkışlarlardı.

Ben diyorum ki fonun önünde kuyruk bekleyip el, ayak ovuşturacağına, 1 kilo makarna için muhtara yalvarıyor, fona yalvarıyor, fonda çalışana yalvarıyor. Yani bunu yazdırana kadar kadının anlının damarı çatlıyor, onuru zedeleniyor, itilip kakılıyor. Ya kadın üretim yapacak verin bize bir alan. Yok…

*

SORU:

Hangi dal olursa olsun bugün patlıcan, kabak, biber kurusu yok artık. Şimdi çocukluğumu hatırlıyorum ben Teyzem Piazza’nın karşısında her taraf tarlaydı giderdik oraya, oralara marul ekerlerdi bizde yardım ederdik tabi eve gelirken de 5,10 tane marulu alıp gelirdik. Yani şimdiki girişimci kadınlar gideyim tarlada çalışayım yok yani göremiyorum.

CEVAP:

Aslında varda yok. Çünkü bu olanakları yarattığımızda bizim çalışanlarımız kadın olacak, pazarda çalışanlar kadın olacak. Kadın bunu gördüğünde niye gelmesin. Ama kadın kapısının önüne ektiği marulu pazara götürdüğünde bunun 50 lirasını kira olarak verdiğinde kadın niye gitsin.

*

SORU:

Peki, yoruldum dediğiniz oluyor mu?

CEVAP:

Zaman zaman isyan ediyorum. Diyorum ki neden neden neden. Bunu bir türlü niye aşamıyorlar. Milletvekilimiz Sayın Sezal, Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş'a dedi ki; Başkanım Kibar hanımı bir dinleyin bir yer konusunda yardımcı olun dedi. Sayın Okumuş'da cevap olarak; Tabi gelsinler başımla gözüm üstüne sayın vekilim dedi.

O gün Sayın Dulkadiroğlu Başkanına dedim ki, ben bu kooperatifi alıp Türkoğlu’na gidersem, orada da Osman Başkan bana yer verirse dedim, sizler 3 Belediye Başkanı olarak haksız olmayacak mısınız? dedim. Onu da yapma Kibar Hanım ne gerek var dediler.

*

SORU:

Osman Başkan yardımcı olur mu?

CEVAP:

Ya olmaz olur mu? Sayın Sezal'ın bir lafına ''başım gözüm üstüne, gelsinler yeter ki'' diyen bir Başkan o. Ama şimdi size sorayım: Şimdi ben şehir merkezinden kalkacağım 20 km öteye gideceğim ve her gün gidip geleceğim. Ve burada iki ilçemiz ve Büyükşehrimiz dururken. Bakın Mustafa Bey bunlar kolay şeyler değil, bu arabanın benzini benim param kooperatifin parası değil. Bu emek benim emeğim ben bunu karşılıksız yapıyorum. Ben Çağlayancerit’e kendi arabama benzini doldurup gidiyorum oradaki kadınlara söyleşi yapıp geliyorum. Ben diyorum ki bu toplum üretime alışsın. 

*

SORU:

Siyaset olarak bir beklentinizde yok değil mi?

CEVAP:

Hayır, tabi ki yok. Bakın Kahramanmaraş'ta ben gelebileceğim en üst seviyeye gelmişim. Ben Kahramanmaraş'ın tanınan bir siyasetçisiyim ve hep doğru işler yaptım. Kahramanmaraş'ın seçilen ilk kadın milletvekiliyim. Ön seçimle geldim 25 tane adayı eleyip te geldim. Öyle kolay değil toplum bunun değerini, kıymetini tabana indiğinde verir. Benim sorunum üstte, sıkıntım üst düzeyde, çünkü siyasi rekabetten kaynaklanıyor. Bizi rakip olarak gördüklerinden dolayı bu tokatları yiyoruz. Biz ama tabana inildiğinde işler değişiyor. Gidin Kahramanmaraş'ta bir anket yapın köyleri gezin, kasabaları gezin yüzde 99 Kibar Özdemir çıkar.

*

SORU:

Çok iddialı sözler ve karşılığı da var. Siyaset bu zaten, yani girişimcilik de yapsanız, insanın gönlüne dokunmak çok önemlidir.

CEVAP:

Bugün Kahramanmaraş'ta mikro kredi var. Mikro Kredi’nin altında benim imzam var, Ali Rıza Akgül'ü Kahramanmaraş'a ilk çağıran ve İlhan Atış'la buluşturan bu projeyi anlatan benim.

*

SORU:

Bunu kimse bilmiyor.

CEVAP:

Çünkü bunu kimse bilmez, bilse bile bilmemezlikten gelirler. Ve ilkini biz orada başlattık, ondan sonra Niyazi Valimiz zamanında büyütüldü. Ticaret Odası ve Valilikten sonra Belediyeye geçti orası. İlkini biz başlattık ama biz bunun altından çıkamadık, çünkü gerçekten ciddi bir kadro gerekiyordu, sahaya inecek, denetimi yapacak, o parayı toplayacak. Yani büyük bir sorumluluk istiyordu. Ama valilikle beraber temelini attık biz bunun, sonra onlar devam ettirdi. Şuan 7 bin tane kadın mikro krediden evine ekmek götürüyor kötümü oldu.

Birde şöyle bir şey var, ben bunları yaptım biraz bana zor geliyor. Bakın Türkiye genelinde Anadolu girişimci kadınlar kadın 1'inci zirvesini biz Kahramanmaraş'ta yaptık. TRT'si buradaydı, Sabah gazetesi buradaydı, Radikal gazetesi buradaydı, Cumhuriyet gazetesi buradaydı, Zaman gazetesi buradaydı TBMM'inden Sayın Pakdil burada ve bölgenin gazeteci cemiyetleri burada Türkiye’nin girişimci kadınları burada. Kocaman bir toplantı yaptık. Kiminle yaptık zamanın Valisi İlhan Atış ve Mustafa Poyraz'la yaptım. Mustafa Poyraz Türkiye genelinde gelen bütün misafirlerimizi karşıladı. Ticaret odası karşıladı. O zamanın rektörü bütün misafirlerimizi karşıladı. Misafirlerimizin bir kısmı Üniversitede yatırıldı, bir kısmı valiliğin misafirhanesinde yatırıldı, bir kısmı polis evinde yatırıldı, bir kısmı Belli otelin tamamını valilik kapattı. Kahramanmaraş'ın esnafı kimi ezme verdi, kimi tarhana verdi, kimi biber verdi. Gelen misafirlerimize koli yaptık, paket yaptık. 3 gün boyunca Mustafa Poyraz uyumadı o misafirlerin sabah kahvaltılarını, öğle yemeklerini, akşam yemeklerini hepsini tek tek organize etti. Sonra o insanlar gittiler illerine bütün gazetelere Kahramanmaraş'a teşekkürler Sayın Valiye, Mustafa Poyraz'a, Kibar Özdemir'e teşekkürler. Şehir’e kim faydalı? Kim tanıtmış Kahramanmaraş'ı şükranla minnetle ifade ettiler.

*

SORU:

Şuan böyle bir yaklaşım görebiliyormusunuz?

CEVAP:

Kesinlikle göremiyoruz. Ben burada 300 tane misafiri ağırladım. Yemeğiyle, içmesiyle, hediyesiyle tamam proje bana ait ama arkamdan gelen destek olan bir Belediye Başkanı vardı. O da AKP'liydi Niyazi Valimde AKP'liydi, hatta Niyazi Valim bana şunu söyledi; "Kibar hanım sen Kahramanmaraş'a çok gereklisin kızım, bak olumsuz bir şey olursa bilgim olsun elimizden geleni yaparız." Ben hala o insanlarla görüşürüm, destek olurlar o zamanlar Meclis Başkanı da AKP'liydi Sayın Pakdil geldi konuşma yaptı, teşekkür etti, ellerinize sağlık dedi, Kahramanmaraş'ta bu olmalı bu yapılmalı dedi. Tüm Kahramanmaraş'ı kucaklamışım.

*

SORU:

Ne derler, gelen gideni aratır mı, yani nereye gidiyor Kahramanmaraş?

CEVAP:

Vallahi nereye gidiyor geriye gidiyor. Yani bugün bütün basın mevcut yapıdan sıkıntı içerisinde, vatandaş sıkıntı içerisinde, iş dünyası ağzına fermuar çekmiş durumda. İş dünyası da konuşmuyorsa bunlar da korkudan geliyor, onlar da her şeyin farkında. Ama insanlar ben söylemeyeyim Mustafa söylesin, Mustafa söylüyor ki ben söylemeyeyim o söylesin. Bizim gibi bazı don kişotlarda böyle çıkıp konuşuyorlar işte.

*

SORU:

Peki, CHP bunun neresinde? Yani Kahramanmaraş siyasetinde CHP'nin neden dar bir çerçeve içinde kalması isteniyor? Neden İl Başkanı çıkıp muhalefet etmiyor? Ben öyle görüyorum daha doğrusu.

CEVAP:

Yani o da mevcut siyasal anlayışın başında olan insanların küçük düşünmesinden kaynaklanıyor. O dar çerçevede bana dokunmasınlar, ben burada oturayım, gerisi ne olursa olsun mantığına sahip insanlar orada oturduğu için böyle oluyor. CHP yoksa 100 yılını tamamlamış bütün Dünyada böyle siyasal bir parti yok. 100 yılı yaşamış siyasi bir parti dünyada yok. Milli mücadeleden gelmiş o gün adı CHP konmuş. Kurucusu Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dür. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Türkiye devletinin kurucusudur. Ve bütün devrimlerin altında imzası olan çağdaşlaşma, yenilik, bilim, teknoloji, insanlık, özgürlük diyen bir siyasal anlaşım içerisinden gelen CHP'nin kongreleri, kurultayları 1 ay sürer. Çiftçi gelir konuşur, işsiz gelir konuşur, ev kadını gelir konuşur, sanayici gelir konuşur. Bunlar tartışa tartışa süzülür gelir ve bir rapora dönüştürülür, ondan sonra parti meclisi, ondan sonra genel Başkan seçilir. Çok da önemli değil önemli olan oradaki o birikim, alıp oraya getirip programın ona göre yapılmasıdır. Yani bizim siyasal anlayışımızın önünde ön yargılar yok. Kimseyi bir tekilleştirmek yok, küçük düşünmek yok. Biz mümkün olsa dünyayı kucaklayacağız. Biz savaşlara karşıyız, insanı yaşatmak istiyoruz inancımızda bunu ön görmüyor mu? Biz inancımızın gereği olan önce bilim, akıl, oku demiyor mu? Neden biz bunları yok sayıyoruz. Neden emevi kültürü bize dayatılıyor ve onun bir parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Neden aklın özgürlüğüne zincir vurulmaya çalışılıyor. Bakın insanın aklı bir bilgisayar gibidir. O bilgisayara yüklediğiniz kadarını açar genişletir, biz niye o virüsleri bulmak için uğraşmıyoruz. Bakın dünyada bu virüs çıkmış ama adamın biride çıkıyor buna aşı bulmaya çalışıyor, buna ilaç yaratmaya çalışıyor. Bununla çok para kazanacak aynı zamanda. Bu virüsün laboratuvarlarda üretildiğini bütün dünya görüyor. Bu doğadan oluşmuş herhangi bir virüs değil, laboratuvarda üretilmiş, Çin'e bulaştırılmış, ekonomisi çökertilmeye çalışılmış, oradan da İran'a. İran'la kim kavga ediyor Amerika şuan, İran ne yaptı, sustu başının derdine düşmüş vaziyette. Çünkü Çin ekonomisi bütün dünyaya hükmedecek hale gelmişti. Ne yapacaksın önünü keseceksin. Kim alıyor bunun malını işte Avrupa alıyor, Ortadoğu alıyor, herkes alıyor. Amerika ilaç bulmak için çabalıyor. işte ben yapayım da, benimki çıksın onunki dursun kafasında. Kanserin çaresi bulunmuş, niye bizde yok 500 yıldır İslam dünyası bilime katkı sunmuyor hurafelerle uğraşmaktan.

*

SORU:

Kibar hanım ben Kahramanmaraş'ta hep rekabet olmasını isterim AK Parti, CHP ama haklı bir rekabet. Yani bugün iktidar bir yanlış yapıyorsa muhalefetin Kahramanmaraş temsilcileri çıkıp o yanlışa yanlış demelerini isterim. Böyle sus pus yani yok konuşamıyor. Şimdi ben yazıyorum Kahramanmaraş şunu söylüyor 'İşte Belediyelerden yardımı kestiler onun için yazıyor' alakası yok. Şimdi ben sizi tanıyor muyum? Hayır… Sizinle bir samimiyetliliğim var mı? Yok… Telefon açtınız geldim. Hem sizi tanımış oldum, konuşmalarınızı köşe yazımda değerlendireceğim.

CEVAP:

Ben baktım siz gerçekten yazıyorsunuz bir şeyler, çekinmeden yazıyorsunuz, o zaman yazan bir insansınız susan bir insan değil. Arayım dedim, çok sağ olun kalkıp geldiniz, şeref verdiniz. Kahramanmaraş konuşan şehir olmalı, üreten şehir olmalı, ötekileştirmeyen şehir olmalı, benim söyleyeceğim bu kadar…

Kibar Özdemir’e bu samimi sohbet havasında geçen röportajdan dolayı çok teşekkür ederek ve de kooperatifteki bir ürünü satın alarak vedalaştım…

Bu şehir de kadını; partisi ile kılık kıyafeti ile yargılamamamız lazım…

Bu şehir, Senem Ayşe’lerin şehri…

Bu şehir, Sütcü imam’ın, Aslan Bey’in, Mıllış Nuri’nin, Çakmakçı Sait’in, Muhallim Hayrullah’ın, Şehit Evliya’nın, Şeyh Ali Sezai’nin, Abdal Halil Ağa’nın, Kılıç Ali’nin ve nice isimleri destan olmuş yiğitlerin bizlere emanet bıraktığı şehir…

Ve bizler bu şehir de, hiç kimseyi ötekileştirmeden, bu şehir insanına hizmet etmeyi bir görev ahdetmeliyiz…

AK Partilisin, CHP’lisin, MHP’lisin, ve diğer partidensin deyip damga vurmadan…

Kibar Özdemir Hanım gibi, kadın girişimcilerimiz adına bir şeyler yapmaya çalışan tüm kadınlarımıza destek olmalıyız…