DÜN AK Parti, bir bütün olarak basınla bir araya geldi.

Önce İl Başkanı Debgici konuşma yaptı.

Konuşurken stresli olduğunu gözlemledim.

Son günlerdeki olaylarla alakalı olduğunu düşünüyorum.

“Fitne” den bahsetti.

“Fitneyi kim çıkarıyor?” diye sorduğumda, “Bakan Bey geldi” soruları o zaman soralım sözüyle geçiştirdi.

Oysaki…

Net sorularımız ve beklediğimiz cevaplar vardı.

Mesela “İyi Parti İl Başkanının açıklamasına neden cevap vermediniz?” Diye soracaktık.

Mesela “iyi partinin açıklaması bizim sorunumuz değil, Onikişubat Belediyesinin sorunudur, onlar cevap versin dediniz mi?” diye soracaktık.

Mesela “gizlilik kararı bulunan bir dosya da İyi Parti İl Başkanı nasıl haberdar oldu?” diye soracaktık.

Mesela “El altından veya telefonla kimler bu haberi birilerine ulaştırdı?” diye soracaktık.

Mahir Beyin geldiğini söylemesi üzerine sorularımızdan kurtuldu…

Her neyse…

Kısmet olursa bir başka toplantıda dile getiririz.
 

*
 

Sonra Hanefi başkan Onikişubat Belediyesi ile ilgili son günlerdeki iddialara inanılmaz duygusal bir konuşma yaparak cevap verdi.

Dedi ki:

Biz kişisel olarak kimseyle uğraşmadık.

Bir hizmet binası ihalesi yaptık, ihaleyi alan firma inşaata başladı, diğer firma itiraz etti ve bir mahkeme süreci sonunda bizim yaptığımız ihale tescillendi, ancak ilk ihaleyi alan firma devam etmek istemedi…

Yapacak bir şey yoktu…

Yeniden bir ihale yaptık. Bu ihaleye 6 firma katıldı. En düşük veren firma ihaleyi aldı.

Akabinde binamıza yakışır “Belediye Hizmet Binası ikmal ve çevre düzeni ihalesi” gerçekleştirdik.

Sadece çevre düzeni değil.

Çevre düzenlemesine 15.500 milyon değil, ikmal inşaatıyla birlikte ihale ettik.

Tüm bu ihale süreci EKAP’ta var.

Bunları yazacaksanız doğruları yazın.

Bu belediye…

5 senede 592 tane ihale yapmış…

3142 tane de doğrudan temin ihalesi yapmış.

Bu belediyenin hesapları, yaptığı işlemler, Sayıştay denetmenleri tarafından denetlenmiş.

Son olarak bütün bunlar, İçişleri Bakanlığının müfettişleri tarafından incelenerek her hangi bir eksiklik görülmemiş.
 

*
 

Bir belediye düşünün ki…

789 trilyon eski parayla kaynak üretmiş.

Bunun 439 trilyon lirası Devletten almış, 350 trilyon lirasını kendi öz kaynaklarımızdan kaynak üretmiş.

Bu para bu memlekete harcandı.
 

*
 

Bir belediye düşünün ki…

Kahramanmaraş’a bir dünya projesi kazandırmış, Kahramanmaraş’ın marka olmasını sağlamış, Kahramanmaraş’ı bir dünya kenti haline dönüştürmeye başlamış. EXPO’yu almış. Antalya dan sonra Türkiye de ikinci EXPO’yu almış. O EXPO’ya bugüne kadar harcadıklarını belediye hep kendi imkânlarıyla harcamış. Devletten bugüne kadar bir kuruş almamış. İnşallah alacak. Emin olun ki Kahramanmaraş’ı dünya gündemine taşıyacak başka bir proje de yok. Biz buna bir buçuk sene çalıştık. Ne zamanki İtalya da oylama yaptık, 62 ülkenin hiçbirinin karşı oyu olmaksızın Onikişubat belediyesine EXPO mazbatasını aldık, ondan sonra açıkladık. O projeyle Kahramanmaraş bugüne kadar yakalayamadığı tanıtımını, turizmini, ekonomisini ve dünya markası olma yani dünya kenti olma kabiliyetini yakalayacağız.

Bu belediye, böyle bir belediye…

Ben bu devlette çalıştığım 46 senede, benim çocuklarıma bırakacağım bir şey var onurum.

80’li yıllardan bu yana bu memlekette ne kadar yatırım varsa hepsinde az çok emeğim vardır.

Sözümün başında da söylediğim gibi olayı kişiselleştirmeden sorgulayalım.

Kim yalan söyler, kim iftira atar, çok önemsemiyorum Allah biliyor.

Bu belediye çok iyi hizmetler yapmış.

Her yerde yazmışız…

Onikişubat ’ta yaşamak daha güzel.

Allah için güzel.

O güzelliklerde devam edecek inşallah.
 

*
 

Daha sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal toplantı yapılan salona teşrif etti.

Basının sorunlarını masaya yatırdı.

Gündeme ilişkin konuştu.

O da İl Başkanı gibi “Fitneden, itibardan” bahsetti.

İtibarın kolay elde edilemeyeceğine dem vurdu.

Her zamanki gibi konuşması keyifle dinlenen bir siyasetçi Mahir Ünal.

Söz almak istedim…

Gündeme ilişkin ismim geçtiği için müsaade edilirse konuşmak istediğimi belirttim.

Bugünden itibaren bir “beyaz sayfa” açmak istediklerini, son günlerde yaşanan olayların memlekete zarar verdiğini, beyan etmesi karşısında sustum.

Her ne olursa olsun…

Mahir Ünal bu şehir için bir değerdir.

Ama şu unutulmamalıdır ki;

Bu şehir de her kim fitne ateşini yaktıysa herkes bu fitne ateşini kimin yaktığını biliyordur.

Bu fitne ateşini söndürmeyen siyasetçiler biraz da bu kusuru kendiler de aramalıdır.

Celalettin Bey’in Yener Atlı’nın da bir zaman yazısına istinaden nasıl tepki verdiği herkesin malumudur.

Kendi sayfamdaki bir paylaşımımda isimleri geçtiği için hemen alel acele köşe yazımı beklemeden açıklama yapmaları, kendilerini ne kadar zor duruma düşürdüğünü tüm Türkiye şahit olmuştur.
 

*
 

Sözün özü şu:

Her hangi bir siyasetçinin itibarı varsa, bu şehirde bir gazetecinin veya bir yazarın da itibarı olduğu unutulmamalı, gazetecilere tepeden bakılmamalıdır.

Siyasetçi konuştuklarına dikkat etmeli, hiçbir gazeteciye malzeme vermemelidir.

Yazan gazeteci olur, yazmayan da…

Ama ben şahsım itibariyle bu güne kadar elime bir belge veya bilgi geçmeden yazmamaya özen gösteren biriyim.

Bugüne kadar da çekinmeden, şu il başkanıymış, şu milletvekiliymiş, şu bilmem kimmiş demeden yazmış ve eleştirmiş biriyim.

Kimse benim babamın oğlu değil.

Kimse bana şunu yaz, bunu yaz diye bir telkinde bulunamaz.

O an içimden ne geliyorsa, ne görmüşsem, bilgi belge gelmişse onu yazarım.

Ama bizim şehrimizde doğruları yazdığında, ya kalemin satılmış denilir ya yalaka, ya bilmem ne.

Ama bu sözleri söyleyenler sonradan aynaya baktıklarında kendi kendilerine söylediklerini göreceklerdir.

Hatta kendi partim ve yöneticilik yapmaktan onur duyduğum MHP bile, yazdığım eleştiri dozu yüksek köşe yazılarımdan dolayı o zamanın İl Başkanı Süleyman Öner tarafından şahsımı ihraç etmişlerdi.

Oysaki Mustafa Bastırmacı’yı bir çok defa eleştirmiş biri olarak hakkını teslim etmek gerekirse böyle bir davranış yoluna gitmemiştir. (Geçenlerde kendisini telefon ile arayarak bu konuda konuştum)

Siyaset insan odaklıdır.

İnsanın olmadığı bir yerde siyaset olmaz.

Hele hele günümüz siyasetinde 50+1’in ne kadar önemli olduğunu vurgulayacak olursak önemini hatırlatmama gerek yok.

Gazeteci; şu partinin, bu partinin, şu siyasetçinin, bu siyasetçinin emir eri değildir.

“Ne siyasetçiler gazetecileri dışlayabilir, ne gazeteciler siyasetçileri…”

“Bu yüzden herkes, birbirinin itibarına dikkat etmelidir.”