Büyükşehir Belediye Başkanlığı Basın Müdürü Cengiz Berberoğlu'nun telefon açıp Başkan Erkoç adına İstanbul'da düzenlenecek Kahramanmaraş'ın yöresel yemeklerinin tanıtılacağı etkinliğe davet etmesiyle, sabahın ilk ışıklarında çıktığımız yolculuğun sonunda Atatürk havaalanındayız...

 

Bize tahsis edilen minibüse binip gazeteci arkadaşlarla kalacağımız otel'e doğru giderken, zihnim tek bir soruyla kurcalanmakta:

 

"Kahramanmaraş'ın kaç çeşit yöresel yemeği var?"

 

Sorsalardı inanın bilmezdim.

 

Ve bu yaşıma kadar böyle bir soruyla da hiç karşılaşmadım.

 

Sheraton otel'de Kültür ve sosyal Daire Başkanı Fethi Yanardağ tarafından karşılandık.

 

Sayın Yanardağ bize etkinliğin yapılacağı alt kat'ı gezdirirken: Elektrikçisi, ışıkçısı, dekor düzenleyicisi, hepsinin bir telaş ve koşturma içerisinde olduklarını gördük.

 

Kahramanmaraş'tan gelen 25-30 kişilik ekip ise Stantların yerleşmesi, mutfak gereçlerinin hazır hale getirilmesi ve yemeklerin eksiksiz ve noksansız olarak tam lezzetinde hazırlanması telaşı içerisindelerdi.

 

Kervanhan pastanesi ise dondurma şova daha bir gün önceden başlamış, çalışanlara dondurma ikram ederken bir an kendimi Kahramanmaraş'ta sandım.

 

 

Ve aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Pazarcık İlçemizin bir evladı, tarhana yiyerek büyüyen ve yıllarca Portekiz'de en lüks Restaurant'larında Aşçıbaşı olarak çalışan Fikret Özdemir'i her şeyin eksiksiz olması adına tatlı bir heyecan içerisinde yakalayıp tanıştık.

 

 

Tam tarihi yemekleri anlatmaya başlamıştı ki...  Aniden... "Akşam sizi bir yere götüreceğim, orda anlatayım deyince" kendim oradaki çalışmaları fotoğraflamaya koyuldum...

 

Bedenim İstanbul'un Anadolu yakasında bulunurken, Ruhum Ülkemin Akdeniz Kuşağındaki güzel şehrimde...

 

Akşam Osmanlı Mutfağı'na konuk oluyoruz...

 

Sahibi Ali Baba dedikleri Ali Güler...

 

Sıcak mı sıcak bir insan...

 

5 kuşaktır aynı mesleği sürdürdüklerini söylüyor.

 

Menümüz çorba ile başlarken adı çok ilginç...

 

"Soran yemez çorbası"

 

Ali usta diyor ki; "Gaziantep insanı boğazını sever, Kahramanmaraş insanı damak tadını"

 

Yemekten sonra vedalaşıp ayrılırken, aşçı arkadaşlar yarınki yapacakları hazırlıkların telaşına başlamış gibiydiler.

 

Ve Pazar sabahı...

 

İnanılmaz bir manzara...

 

Yemekler hazırlanmış, yüzlerce davetli yavaş yavaş gelirken, tüm ekip yöresel kıyafetlerini giymiş, yemekler damak tadına hazır hale gelmiş, insanların açık büfede istediğini tabağına koyup yiyene mi bakarsınız, fotoğrafını çekene mi?

 

 

Et satırı ile Sami Kervancıoğlu abimizin dondurma kesme şovunu izleyene mi bakarsınız,  sıraya girip külah ile alana mı?

 

 

Un sucuğunu eline alıp bu ne ile yapılıyor diye sorana mı bakarsınız, tadı çok harika diyene mi?

 

Tarhana ve firiğini yiyene mi bakarsınız, cipsini alıp inceleyene mi?

 

Tirşik çorbasının ne ile yapıldığını sorana mı bakarsınız, faydasını öğrenip tabak tabak yiyene mi?

 

Mimbar'ı et profesörü ağzına götürürken enfes 10 numara diyişine mi bakarsınız, yiyişine mi?

 

 

Dolmalar, sarmalar, sulu yağlı köfteler, etli pilavlar, paçalar, ciğer soteler, et kavurmaları, yani kısacası 121 çeşit yemeğimizin olduğunu öğrenmiş bulunduk.

 

Türkiye'de ilk defa Anadolu'nun yöresel yemeklerinin tanıtıldığı bu etkinlikte Kahramanmaraş'ım ile başlanılması karşısında inanılmaz bir şekilde mutlu oldum.

 

Öncelikle cesareti ve ileri görüşlü olması nedeniyle böyle bir etkinlikte Kahramanmaraş'ımı ve Kahramanmaraş'ımın yöresel yemeklerini tanıtmak adına, Aşçılar Derneğinin 19.yıl kutlamasına büyük katkı yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatih Mehmet Erkoç'u kutluyorum. 

 

Emeği geçen herkesi, aşçısından amirine kadar ayakta alkışlıyorum.

 

Ve ben Kahramanmaraşlı olmakla bir kez daha bahtiyar olduğumu belirtiyorum...