KAHRAMANMARAŞ’ta siyaset ve Spor dünyasının yakından tanıdığı İşadamı Mehmet Bağrıaçık geçen gün kendi sosyal medya hesabından bir yazı paylaştı…
 

Dedi ki:
 

- “Kandıranlar yabancı değil, bizden gibi gözükenler…”
 

Okudukça şaşırdım… Kızdım… Sinirlendim…
 

*
 

Ve ben o yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum…
 

İşte o yazı:
 

“DÜŞMANI İÇERDE BİTİREMEZSEN, DIŞARDAKİNİ HİÇ BİTİREMEZSİN…”

Bir öğle vakti idi arkadaşımla buluştuğum. Karnımız da aç olunca gideceğimiz yer yemek yenen bir yer olmalıydı. Hangi Lokanta derken aklımıza Tek Şiş kebap yapılan yer geldi. Dışarıdaki masaya iki kişi oturduk. Siparişlerimizi söyledik, başladık sohbete. Saat on iki otuz civarında bir Mercedes geldi Kebapçıya ve önümüzde durdu. Büyükşehir Belediyesine ait Araçtaki koruma kapıları açtı ve iki kişi indi aşağıya… Büyükşehir Belediyesinde Daire Başkanı unvanı taşıyan adam ve yanındaki Lokantanın içine girdiler. Ben arabanın gitmesini beklerken Mercedes içerisindeki Şoför ve Koruma ellerinde telefon oturuyorlar hiç de gitme niyetinde olmadıklarını gösteriyorlardı. Aracı soğutmak için klima açan şoför aracı da hiç stop etmedi. Daire Başkanı yemekten sonra sıcak arabaya binmesi uygun değildi herhalde. Bizim yemek saat on üçte bitti ama ben araca yemek gidecek mi, yemekten kaçta çıkılacak diye arkadaşımla sohbeti sürdürdüm. Saat on dört oldu hala içerdeki Daire Başkanı beyefendi araca binip Büyükşehir Belediyesindeki göreve gitmedi. Araç da hala rölantide çalışıyordu. Üstelik içerde kendisi yemek yerken dışarda Arabada kendini bekleyen görevlilere de birer dürüm göndermedi. Saat on dört yirmiyi gösteriyordu ki Arabanın Ön kapısı açıldı, koruma arka kapıyı açtı ve Daire Başkanı Yanındaki Şahısla Önceden Soğutulmuş Mercedes’e kuruldu. Kapılar kapandı ve araç Muhteşem İhtişamı ile Belediye binasına doğru yol aldı.

Aslında R. T. Erdoğan’ı dış güçler değil kandıran… AK Parti sayesinde Makam ve mevkilere gelmiş görgüsüz insanlar da hem Milleti Hem de R.T Erdoğan’ı kandırıyor…

Saltanat uzun sürmez bir gün biter de, ne zaman biter ALLAH bilir.

Agah Oktay GÜNER'in israf ve verim ekonomisi doktrinini uygulamazsanız daha çok duvara toslatırsınız bu Devleti.”
 

*
 

Mehmet abinin bu paylaşımını okuyunca hemen araştırma evresine giriştim.
 

Yaptığım araştırma neticesinde bu şahsiyetin Büyükşehir Belediye İnsan Kaynakları ve Eğitim Daire Başkanı Abdulkadir KIRMACI olduğunu öğrendim.
 

Ve ben bu şahsiyete sadece şunu diyorum:
 

- “Bu halk ne koyundur, ne de bidon kafa…”
 

O bindiğin Mercedes ve klimayı açık bırakma emri verdiğin aracın yaktığı mazot-benzin var ya!
 

Bu halkın cebinden çıkmakta…
 

*
 

Bak sana ve senin gibilerine Hz. Ömer’in “devletin mumu” hikâyesini hatırlatmanın tam yeri ve zamanıdır diyorum...
 

DEVLETİN MUMU:
 

“Hz. Ömer halife iken, bir gece makamına ashaptan (Hz.Muhammed’e inanan, O’nu gören ve Müslüman olarak ölen kimseler) biri gelir ve selam verip oturur.

Fakat selamı alınmaz. Hz. Ömer önündeki işle meşguldür ve konuk merak içinde bekler.

İşini bitiren Hz. Ömer, önünde yanan mumu söndürdükten sonra ikinci mumu yakar ve konuğunun gözlerinin içine bakarak “Aleyküm selam...” der.

Konuğu sorar:

- Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve bir mumu söndürüp diğer mumu yaktıktan sonra konuşmaya başladın?

Hz Ömer cevap verir;

- Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için, kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle konuşmaya başladım.

Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder;

- Ya Rabbi! Hz Ömer’i bizim başımızdan eksik etme.
 

*
 

Ve bende ellerimi kaldırarak Yüce Yaradan’a şöyle dua etmek istiyorum:
 

-Ya Rabbi! Büyükşehir Belediye İnsan Kaynakları ve Eğitim Daire Başkanı Abdulkadir KIRMACI gibi halkın malını kendi malı gibi kullanan yöneticileri başımızdan al gönder…
 

AMİN…