İlim yapılan yanlışların doğruluğunu, ortaya atılan fikirlerin gerçekliğini hatta güneşin nasıl doğup battığını ortaya koyar. Yapılan bir deney sonunda başarısızlık varsa nedenini araştırır ya da bu deneyin zararlarını ve faydalarını açıklar.

Bilimin değerini ortaya koyan, ona kılavuzluk yapan, onu yönlendiren ilimdir. Bilimin en hakiki olduğunu, doğruluğunu gösterende mürşittir. Peki, bilim nerede yer alır, neye yol göstericidir, kimin neyine destek olur? Bilim hayatın destekleyicisi, hayatta bilim ışığında bizlere yol göstericidir. Bilim sabır demektir, çalışmak gerektirir. Edison’u düşünelim? Elektriği bulmak için gecelerde çalışmış, formüller üretmiştir. Yaptığı çalışmalar doğrultusunda bir ampul oluşturmuş ve içine özel olarak yaptığı kül renginde bir kıl kadar ince ipliği koymayı denemiştir. İlk denemesinde başarısız olsa da sabretmiş, defalarca denemiş ve pes etmemiştir. Her seferinde yeniden yeniden denemiştir. İşte sonuç şuan görülmüyor mu? Hem kendi çağının hem de bizim çağımızın karanlıklarını aydınlatmıştır.

Bilim sayesinde geleceğimize ve kültürümüze yararlı eserler bırakabiliriz. Eğer bizler Ulu Önder Atatürk’ünde dediği gibi “bir millet olarak bilim yolunda yürürsek, bilimi kavrar ve bu yolda başarılı olursak çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabiliriz. Bir millet ya da insan olayları düşünüyorsa, çözüm üretmeye çalışıyorsa vardır. Bu sayede yani bilim sayesinde çevremizdekilerin de saygınlığını, hoşgörüsünü ve güvenini kazanmış oluruz. Bizlerde böyle bir saygınlık, hoşgörü ve güven kazanmak istiyorsak bunun tek şartı bilimi öğrenmek ve bu yolda ilerlemektir. Tarih boyunca hangi millet bilimle kendini geliştirmiş, onu kendine kılavuz seçmişse işte o millet medeniyete varmıştır. Sonuç zaten gözler önünde değil mi?

Hayattaki tek değer bilim değildir. Edebiyat, cesaret, sanat, ahlak, dostluk, azim gibi birçok değer vardır. Ancak tüm bunlar arasında bizlere en faydalısı ve bizleri doğru yola en sağlam şekilde götüren bilimdir. Çünkü diğer değerler mizah, kişi, yer, zaman, toplumun yapısına, kültür ve psikolojisine bağlı olarak değişebildikleri halde bilim gerçekleri ancak yine bilimin buluşlarının sonunda değişebilmektedir. Dünyanın yuvarlak olduğu, nasıl meydana geldiği ve güneşin etrafında döndüğü Kopernik tarafından kesin bir şekilde kanıtlandıktan sonra önceden ortaya atılan fikirler etkisini kaybetmiştir. Her milletin kültürü, azmi ve gelenekleri farklıdır. Bilim gerçeğin ta kendisidir. Bunun içindir ki bilim her gerçeği matematiksel ve mantıksal yönden kesin bir şekilde ortaya koyar ve insanlığa sunar.

O halde milletlerin de fertlerin de ilk vazifesi bilime doğru gitmektir. Bilimle kanıtlanan her şey her yerde ve zamanda aynen kabul edilir. Goethe’nin de dediği gibi “Bilim bütün dünyanın malıdır, ulusların sınırlarını tanımaz.” Öyleyse bilim bizlerinde malıdır, zekâlarımızın sınırlarını tanımasın.