ETRAFA şöyle bir bakıyorum.
 

“Türk Milleti” çok mutsuz.
 

Sabah işine giden mutsuz.
 

Akşam evine dönen mutsuz.
 

Okul zamanı geldi çattı.
 

Çocuğuna kıyafet, çanta, kalem vs. alamayacak olan insanlar mutsuz.
 

Ay sonunu zor getiren işçi, memur kesimi, telefondu, elektrikti, doğalgazdı, suydu, faturalarını ödeyemeyen mutsuz.
 

Zam haberlerini duydukça psikolojisi bozulan, geliri az, benim orta direk insanlarım mutsuz.
 

Sahi ne oluyor?
 

Ülkemde ki bu mutsuzluk oranı neden her geçen gün artıyor…
 

Çocuğunu everemeyen…
 

Üniversiteye gönderemeyen…
 

Üniversiteyi bitirip iş bulamayan…
 

Bir topluluk, hem de katmerli olarak, mutsuzluk kervanı her geçen gün çoğalıyor.
 

*
 

Peki, Mutlu olan kesim var mı?
 

Etrafıma şöyle bir baktığımda:
 

Yolda, parkta, gruplar halinde dolaşan, akşam evlerinin kapı önünde ve parklara gidip çekirdek çıtlatan, keyiflerinden nargile içen, vücutlarının bazı yerlerine dövmeler yaptıran, süslenen, saçlarını Avrupai uzatan, her geçen gün üreyen ve çoğalan bir kesim mutlu.
 

Kim mi bunlar?
 

Tabi ki ülkemde misafir konumdaki Suriyeliler…
 

*
 

Siyaset derseniz?
 

Tüm bunlardan bihaber gibi davranıyor…
 

*
 

Mesela…
 

AK Parti, Davutoğlu, Babacan ve Gül kıskacından kurtulma derdinde…
 

Yokuş aşağı giden aracı nasıl yavaşlatırım, Parti’yi eski günlere nasıl dönderirim, küskünleri nasıl safıma tekrar çekerim, hayalinde…
 

Reisin son Konya ziyaretinde cılız bir kalabalığa seslenişi sonrası, hemen MYK’yı toplayıp ihraç işlemini başlattığı görülüyor.
 

Alimallah ya Kahramanmaraş'a yapacağı ziyarette aynı cılız bir kalabalık meydanda toplanırsa?
 

Varın olacağı siz düşünün...
 

*
 

Mesela…
 

İYİ Parti, İmamoğlu’nun son Diyarbakır ziyaretinden rahatsız…
 

*
 

Mesela…
 

CHP, ayrı bir terene de…
 

*
 

Çözüm nedir diye, için için haykırdığınızı duyar gibiyim…
 

Çözüm göz önünde, olup bitende…
 

*
 

Yani...
 

AK Parti, eski günlerine dönebilmesi için, tek çözüm yolu Suriyeliler politikasını değiştirmeli… Bir an önce bu konuyu çözmek zorunda…
 

İnsanların mutsuzluğunu görmeli, görebilmeli, hissetmeli…
 

Öyle “Ensar’dı, Mensar’dı, Mülteciydi, Misafirdi” denmeden…
 

İvedilikle güvenli bölge oluşturulup, şehirlere doldurulan ve insanların her geçen gün tepkisini çeken Suriyeli sığınmacılar, bu bölgelere götürülüp yerleşmesi sağlanmalı…
 

*
 

Demedi demeyin…
 

AK Parti; “Suriyeli sığınmacılar yüzünden freni boşalmış ve yokuş aşağı giden araç misali, ya bir duvara toslar, ya da uçuruma doğru son hızla gitmeye devam eder.”
 

Uçuruma yaklaştıkça; “he vallahi he billahi aracın freni tutmaz olur…”
 

Benden söylemesi…