Hikâye bu ya!

Adamın biri oturmuş öğle yemeği yiyecek...

Azık torbasını açmış, içinden soğan ekmek çıkarmış, besmele çekmeden yemeye başlamış...

O an, şeytan peydah olmuş...

Adam, şeytan olduğunu bilmiyor tabi...

Buyur etmiş...

O da gelip sofraya oturmuş...

Bir gün, üç gün, beş gün, hep aynı menü; Soğan ekmek, soğan ekmek...

Artık dayanamamış şeytan...

Dile gelmiş;

"Yahu günlerdir her öğle yemeğine eşlik ediyorum. Azık torbasından soğan ekmekten başka, yemek çıkarmıyorsun. Ya bu menüyü değiştir artık, ya da besmele çek."

Günlerdir ben de bilgi haznemden bir şeyler çıkarıp kamuoyuyla paylaşıp, yazdıkça yazıyorum...

Mesela...

6 Şubat depreminde yıkılan binalardan dolayı, müteahhit ve fenni mesullerin hiç bir günahının olmadığını dile getiriyorum...

Mesela...

Depremin büyüklüğünden ve yıkım gücünden bahsediyorum...

Mesela...

Defalarca deprem şartnameleri değiştirildiği halde, eski şartnamelere göre yapılan binalar ile ilgili herhangi bir uyarı veya önlem amacıyla bir adım atılmadığına dem vuruyorum...

Mesela...

2020 AFAD raporunda (43. sayfa) yıkılacak bölgeler, bire bir belirlendiği halde, bu bölgelerde yaşayan insanları bile bile beton tabutlar içinde yaşamalarına göz yummuşlar diyorum...

Mesela...

Üzerinden fay hattı geçen tarım arazilerini imara açmışlar, üstüne üstlük yüksek katlı binalar yapılmasına izin vermişler, bu şehre ihanet etmişler diyorum...

Çünkü...

Büyükşehir Belediyesinin depremden sonra yaptırdığı zemin etüt raporunda 74 hektarlık bir alanın tamamının ZF (Balçık bataklık) emniyet taşıma gücünün (zeminin) 0,2 kg/cm2 olduğu, bu zeminde bırakın yüksek katlı bina yapılmasını, iki katlı bina yapılacaksa bile, bodrumlu, temel kazıklı olması gerektiği yazılmış diyorum...

Diyorum da diyorum...

Şeytan kılığına girmiş bazı insanlar çıkıp kendi kendilerine eyyamcılık yapıyorlar...

İnsanları birbirine düşman ediyorlar...

Müteahhitleri ve fenni mesulleri, suçlamak yoluna gidiyorlar...

Maçaları yemiyor, hiç bir yetkiliye çıkıp "suçlu sizlersiniz" diyemiyorlar...

Sahte kabadayılık ve yalakalık yapmaya devam ediyorlar...

Bu şehirde 7 bin 395 bina yıkılmış, şu an hapishanelerde tutuklu sayısı 40 kişiden az, bu orantısız haksızlığı görmek istemiyorlar...

Adamı olan, arkası güçlü olan bazı şahsiyetler, tutuksuz yargılama ile dışarda dolaşırken, eşini, evladını, anasını, babasını ve bir çok akrabasını depremde kaybeden ve azık torbasında soğan ekmek olan, bir elin parmak sayısı kadar insanlar, demir parmaklar arkasında çile çekiyorlar...

Hatay, Malatya gibi şehirlerin Milletvekilleri hapishanelere gidip tutuklu hemşerilerinin dertlerini, sıkıntılarını dinleyip, suçsuz olduklarını haykırma yoluna giderken, bizim şehrin Milletvekilleri bırakın ziyaret etmeyi, tutuklu yakınlarının telefonlarına bile bakmaktan imtina ediyorlar...

Bir şey diyeyim mi?

Hapishanelerde tutuklu olarak yatan bir çok kişiden aldığım mektuplarda; Her dakika besmele çektiklerini söylerken, Allah büyük diyorlar...

Ve ekliyorlar:

Elbet çıkacağız ve suçsuzluğumuz ortaya çıkacak. O bizi sormayan, anmayan, vefa nedir bilmeyen bazı şahsiyetlerle elbet karşılaşacağız diyorlar...

Ve bir şey daha diyorlar:

22.09.2023 tarihli Konya Teknik Üniversitesinin 6 kişilik bilirkişi kurul heyetinin (Prof ve Doç ünvanlı) yazdığı raporda;

".... 6.2.2023 tarihinde meydana gelen K.Maraş-Pazarcık depreminde İskenderun'da oluşan deprem yer ivmesinin çok yüksek olduğu tespit edilmiştir. Mevcut depremin 2000 yılı öncesi yapılarda ortaya koyduğu ciddi yıkımın 1975 yönetmeliğindeki esaslarla karşılaması mümkün değildir. Sorunda budur. Mevcut 2000 öncesi yapı stoklarımızın olası büyük depremlere karşı acilen envanterinin çıkartılarak uygun bir şekilde güçlendirilmesi yahut yıkımın gerçekleştirilmesi gerekmektedir." yazdığını belirtiyorlar.

maraspazarcikivme

Hadi çıkın bakalım şimdi işin içinden...

Soru şu:

Kahramanmaraş'ta yıkılan binaların ne kadarı 2000 yılından önce yapılmış, ne kadarı 2000 yılından sonra yapılmıştır?

Ben diyeyim mi?

2000 yılından önce yapılan binaların %98'i yıkılmıştır...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'da aynısını demedi mi?

Dedi...

Bir şey daha dedi:

"Asrın felaketi olduğunu"

E o zaman adalet nerede?

Cevap verin ey ahali...

Suçlu kim?

Şıkları veriyorum:

  • Müteahhitler mi?
  • Fenni Mesuller mi?
  • Depremin büyüklüğü mü?
  • 2000 yılı öncesi bina envanterimi?
  • Üzerinden fay hattı geçen tarım arazilerini imara açanlar mı?
  • Deprem şartnamelerini düzenleyenler mi?

Aman ha! 

Besmele çekmeden cevap vermeyin!..

Ne olur ne olmaz...

Şeytan peydah olmasın, yanı başınızda...

Editör: Serkan KARAASLAN