KARAR Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan bugünkü yazısında, ‘’bizim Gül Çitil Okur hanımefendiyi’’ yazmış… (Duyumlara göre Gül Hanım, Milletvekili adaylığının kendisine verileceğini hayal ediyormuş) 

Turgay Terzibaş, kendi sosyal medya hesabından, ‘’Bu günlerde Maraş hep ulusal gündemde hayırdır’’ demiş…

Refikimiz Mustafa Nuri Şirin ise, ‘’BİR GÖRÜŞ: ‘’Şu yatırımın tamamlanmasına bu kadar gün kaldı" şeklindeki numaratör uygulaması bundan taaa 10 yıl önce zamanın Belediye Başkanı Mustafa Poyraz döneminde yapıldıydı. Aradan kocamaaaan 10 yıl geçti. İnternet ve bilişim o kadar ilerlemişken, çok eski bir uygulama ile PR yapmaya çalışmak ne kadar doğru ve prim yaptırır acaba İsmail bey?????’’ yazısını paylaşmış…

Çok seslilik güzeldir…

Ulusal gündemde yer almak daha da güzeldir…

Ocaktan diyor ya: Onlar ‘döke-saça’ harcıyor, fakirler derdine yansın…

Biz de diyoruz ki:

Getirdiği kendi adamları ile belediyeyi yönetmeye kalkan, şehrin hafızasını yok eden, ‘’höt dediğim dedik, çaldığım düdük’’ misali insanları partiden, belediyeden soğutan, Hayrettin Bey’in bir nevi prensi sayılan İtfaiye Daire Başkanı Fatih Yoldaş’tan bugün bahsedeceğiz…

Günahıyla sevabıyla...

Fatih Yoldaş, dost muhabbetinde iddia odur ki…

Kısaca şöyle diyormuş:

‘’Andırın Belediye Başkanı Ahmet Doğan, beni 3 defa şikâyet etti Hayrettin Bey’e... Fen İşleri Daire Başkanı iken görevden alınmam için birkaç Milletvekili ile buraya baskı yaptılar… Siyasi baskı yaptı. Ben mecbur kaldım. Gittim Ankara’dan tanıdıklar vasıtasıyla işimi halletmeye… Savunmadılar beni buraya getirenler bıraktılar beni… Andırın Belediye Başkanı hakkaten kafasızmış… Benim vebalime girdi… Sağda solda benim hakkımda konuşuyormuş Andırın belediye Başkanı… Benim hakkımda konuşacağına Andırın'a hizmet yapmaya baksın...’’

Fatih Yoldaş haklıdır değildir…

Bilemem…

Ama bildiğim bir şey varsa…

İtfaiye Daire Başkanlığında başka ''horozlar'' varmış…

İstedikleri gibi at koşturuyorlarmış…

İstediğine amirlik, çavuşluk, veriyorlarmış…

Hem de Liyakat, tecrübe, dikkate alınmadan…

Tarafıma bir ihbar mektubu geldi…

İsimsiz…

‘’İtfaiyedeki sorunlar’’ başlığı ile…

‘’70 personel tarafından’’ yazıldığı belirtiliyordu…

Kaleme alınan bu ihbar mektubunu açıp okuduğumda şaşırdım…

''Bir şube Müdürünün görevden alınması neticesinde psikolojik çöküntü sonrası sağlığını kaybedip lösemi olduğunu ve tedavi gördüğü hastanede vefat ettiğini'' bile yazıyordu…

Bir an dedim ki…

Ula Allahsızlar…

Ula vicdansızlar…

Eğer doğruysa bu Ki, yaptığım araştırmalarda doğru olduğu ortaya çıktı…

Yayınlamaya karar verdim…

Cuma günü Facebook’tan ‘’İtfaiye Daire Başkanlığında neler oluyor?’’ Dedim…

Ben diyeyim 50 kişi, siz deyin 100 kişi, arayan arayana…

Kimisi, ‘’aman dokunma İtfaiyeye’’ dedi…

Şu bizim arkadaşımız…

Şu bizim Yoldaşımız dedi…

Ben de dedim ki:

Ula kefereler, haksızlığa gelmediğimi, gelmeyeceğimi bilmiyor musunuz?

Kendi kendime:

Eğer itfaiye Daire Başkanlığı böyle yönetiliyorsa, Büyükşehir Belediye Başkanlığı nasıl yönetiliyor acaba? Belediye içerisindeki personel nasıl diye sesli düşünmeye başladım…

Kahramanmaraş’ın ne halde olduğunu gören bilen bu olaylara şaşırmasa gerek…

Her neyse…

Tarafıma gönderilen isimsiz ihbar mektubunu kendime görev ahdederek yayınlıyorum…

İŞTE O İHBAR MEKTUBU:

SORUNLAR SİLSİLESİ

‘’Fatih Yoldaş, İtfaiye Dairesi Başkanlığı makamına geldiğinde, hali hazırda görevde bulunan üç şube müdüründen birisi olan kişi, kısa süre sonra müdürlük makamından vazgeçip, istemese de kendi iradesi ile istifa etmek zorunda kalmıştır. Bir diğer müdür, sürekli baskılara rağmen istifa etmemiş, ama daire başkanı tarafından çeşitli baskı ve yıldırma yöntemlerine direnç gösterse de görevinden el çektirilmiştir. Diğer Şube müdürü olan Merhum Ahmet Ekici ise her türlü baskı ve yöntemlere direnmiş, ne var ki maruz kaldığı baskı ve mobing sonucu psikolojik çöküntü sonrası sağlığını kaybederek Lösemi olmuş, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. 

SONUÇ OLARAK, Fatih Yoldaş tarafından önerilen  makamlara LİYAKAT SAHİBİ OLMAYAN 2 müdür, ( A.G ,T.E ) 1 müdür yardımcısı (H.C) getirilmiştir.

Bir müdürü ise (Battal Kaya'yı) belediye başkanı Hayrettin Güngör doğrudan kendisi görevlendirmiştir.

Fatih Yoldaş'ın İtfaiye Dairesi Başkanlığı süresince, değiştirilmeyen amir kalmamış, bazı Amirlere görev verip yeniden almış, defalarca şubelere sürgüne gönderip, tekrar getirerek meslek onurlarıyla oynayıp birçok personele zulüm etmiş ve hala etmektedir.

Bütün bu olumsuz davranışları Fatih Yoldaş'da dahil İtfaiye ile ilgisi olmayan kuzeni D. Y. ve İtfaiye personeli olan hemşerisi M. D. ortak karar alarak yapmıştır. 2 yılda, 3 Müdür her ay 2-3 amir ve çavuşun değiştirilmesi, görevden alınan personelin suçunun olamamasına rağmen sürekli sürgün edilmesi, bir kurumda ahlak kokuşmuşluğunun olduğunun en net delilidir.

D. Y. KİMDİR: İtfaiye personelinden daha fazla itfaiyede zaman geçiren, İtfaiye şubelerine sürekli gidip gelen, kendisini İtfaiye Daire Başkanının üzerinde gören, birimin işleyişine müdahale eden, emirler yağdıran, söyledikleri yapılmayınca hesap soran, kendisine biat etmeyen personel rütbeli ise rütbesini aldıran, rütbeli değilse sürgün ettiren, kendisine biat edenlere, hürmet gösterenlere, müdürlükte dahil Amirlik, Çavuşluk rütbesi verdiren asıl İtfaiye Dairesi Başkanıdır!

M. D. KİMDİR: Bazı Devlet yetkililerine ve ailesine siyonist vatan haini diyen,  üst ve amirlere her türlü hakaret edebilen Belediye başkanı, Özel kalem, genel sekreter, genel sekreter yardımcılarına asıl f…. bunlar diyen, ne kadar Göksun’lu varsa F…. bunlar hitabında bulunan, kanser tedavisi gören İtfaiye Şube müdürü Merhum Ahmet Ekici'ye kan vermeye giden personele ‘’gitmeyin kanınıza yazık, ben gidersem yanına hala ölmedin mi diyeceğim’’ diyen, insanlığını kaybetmiş bir kişidir. Fatih Yoldaşın koruyup kolladığı en samimi olduğu İtfaiyedeki personeldir.

SONUÇ OLARAK: İtfaiye Dairesi Başkanlığını yöneten D. Y. ve M. D.’dir.

Fatih Yoldaş bu iki şahsın isteklerini vukuatlarından haberdar olmasına rağmen geri çevirmemektedir.

Şu anki müdür ve bir çok amir ve çavuşun görevlendirme kararını veren asıl irade bunlarındır.

Hatta bu ikilinin görevlenmesini sağladığı İtfaiye araçlarının bakım ve onarımından sorumlu olan Amirinin kısa zaman önce Ö. K alkollü araç kullandığı için ehliyetine el konulmuş, buna rağmen sadece araç sorumluluğundan alınıp BİNALARDAN SORUMLU BAKIM ONARIM AMİRİ yapılıp sanki mükâfat verircesine hala korunup kollanmıştır. 

Kendilerine biat eden personeller liyakat sahibi olmamasına rağmen korunup kollanırken,  bir üst amirin sarhoş işe gelen personele tutanak tuttuğu için sürgüne gönderilmiş, sarhoş işe gelen personele ise hiç bir cezai yaptırım uygulanmadığı dahi görülmüştür.

Liyakatli, adam gibi işini yapmaya çalışan personel, merkezden uzaktaki pasif olan işlere, gruplara sürgün edilmektedir. Fatih Yoldaş’a ‘’hiç mi korkmuyorsun’’ dendiğinde, ''riyasetin üst amirlerinin ne yaparsa yapsın kendine inanacağını, sonuçta daire başkanın kendisi olduğunu, onun için bir problem olmayacağını'' defaatlerce alay edercesine ifade etmiştir.

Hakkını yasal çerçevede arayan personele mobing uygulanarak, sürgün edilme korkusu yaşatılarak veya edilerek sindirilip, kendilerine biat edilmesi istenmektedir. Şu anki 2 şube müdürü, 1 müdür yardımcısı, bu zulme ortak olmakta, Fatih Yoldaş, D. Y.  ve M. D.’ye doğrudan ve İsteyerek makamlarını kaybetmemek için destek vermektedirler.’’

Evet, Hayrettin Güngör…

70’e yakın İtfaiye personeli tarafından yazılıp, tarafıma gönderilen bu ihbar mektubunu yayınladım…

Bakalım ne yapacaksın?

Soruşturma ve araştırma boyutu ne olacak?

Bak şimdiden söyleyeyim…

Adaletli bir şekilde soruşturma yapmak zorundasın…

Herkesi dinleyip, aldığın ifadeleri kimseyle paylaşmayıp, hakkaniyetle davranmak zorundasın…

İtfaiye bu şehrin can damarıdır…

İtfaiye araçları hiçbir zaman özel bağlara su sulamaya gitmemeli…

Bazı kişilere ayrıcalık yapılmamalı...

Allah göstermesin o an bir yangın çıktığında bunun vebalini kimse ödeyemez…

Bu tür duyumlarımızda mevcuttur…

Bir abi tavsiyesi sana, Hayrettin Güngör…

Şu sosyal medyada ‘’şu projenin bitmesine şu kadar gün kaldı, bu projenin bitmesine şu kadar gün kaldı’’ diyerek video paylaştırma…

Billboardlarda kendi fotoğrafını yayınlatma…

Hele hele getirttiğin PİAR sorumlusunun laflarına çok kulak asıp onun söylediklerini uygulamaya kalkma…

Geldiğin günden bu güne kadar hep yanlış adımlar attın…

Bir büyük bir küçük kişilerin laflarını dinlemedin…

Bir nevi…

‘’Ben kralım’’ dedin…

‘’Ben külyutmazım’’ dedin…

‘’Basına zırnık para vermem’’ dedin… (sözünden döndün)

‘’Ben 7 kitap yazdım’’ dedin…

‘’Bu şehri şöyle kalkındıracağım, böyle kalkındıracağım’’ dedin…

He vallahi he billahi koltuğa oturduğun günden itibaren ‘’şöyle borç bırakmış, böyle borç bırakmış’’ dediğin, Fatih Mehmet Erkoç’un projelerine dört elle sarıldın…

Onun ekibini en üst kata yolladın…

Kendi getirdiklerinle bu şehri ötekileştirdin…

Ne diyeyim ki sana…

Bir laf dinlemiyorsun be brader…

Kibrinden ödün vermiyorsun…

Kaybeden sen, biz, değiliz…

Bu şehir be Hayrettin Güngör…

Az kaldı diyorum…

Şunun şurasında Genel Seçim için günler sayılı…

Yerel seçim de, genel seçim biter bitmez konuşulmaya, tan ağardığı yerden gözükmeye, yani yollardan seçimin ayak sesleri duyulmaya başlar…

Ve benden sana ‘’Gül döktüm yollarına’’ şarkısını göndermek düşer…

Tarkan söylüyor ha…

Ahacık bir kıtasını azıcık değiştirip sana yolluyorum:

‘’Gözlerinden okunuyor, beni seviyorsun

Sözlerin seni ele veriyor, sende istiyorsun

Eninde sonunda yanıma geleceksin, hadi naz yapma

Sevgiyi aşkı bende bulacaksın, yabana atma’’