BİR yanda asrın felaketi denilen deprem...

Bir yandan binlerce binanın yıkıldığı ve binlerce insanın toprak altına konulduğu şehirler...

*

Yıkılan binalar ve enkaz altında kalıp can veren o insanların hayatlarının söndüğüne mi yanayım...

Yoksa bile bile ellerinde depremle ilgili raporlar olduğu halde, kılını kıpırdatmayan yetkililerin arsızca suskun kalışlarına mı yanayım...

*

Hani derler ya!

Gerçekler; "Er ya da geç gün yüzüne çıkar"

*

İşte yıllar sonra da olsa Kahramanmaraş depremi ile ilgili bazı gerçekler, bunun adına "İhanet" de diyebilirsiniz ortaya çıkmış bulunuyor...

*

Nasıl ortaya çıktı diyebilirsiniz...

TBMM kurulan Deprem Araştırma Komisyonunda MTA Başkanının açıklaması ile ortaya çıktı...

*

Diyor ki MTA Başkanı:

"2008 yılında Kahramanmaraş Valiliği bizden depremle ilgili bir rapor istedi, biz de 7'nin üzerinde bir depremin gerçekleşeceğini, yıkıcı boyutlarda çok büyük olacağını, önlem alınması gerektiğini rapor yazarak sunduk"

O an bir komisyon üyesi MTA Başkanına soruyor: 

"O rapora uyuldu mu?"

MTA Başkanı kısa ve net cevap veriyor...

Diyor ki:

"Uyulsaydı böyle olmazdı"

*

Yani demek istiyor ki; "Verdiğimiz rapora hiç uyulmadı, böyle bir felaket kaçınılmaz oldu..."

*

Hemen hemen tüm Kahramanmaraş halkının dilden dile şu cümleleri kendi arasında konuştuğu bilinen bir gerçektir...

"Duydunuz mu? 20 bin ceset torbası dikilmiş ve gelmiş, Kahramanmaraş'ta büyük bir deprem bekleniyormuş, binlerce insanın öleceği söyleniyor. AFAD depoları ceset torbaları ile dolmuş"

*

Bu cümlelerin konuşulmadığını kimse inkar edemez...

*

Şimdi esas soru şu:

Madem Kahramanmaraş Valiliği, MTA dan olacak bir depremle ilgili rapor istiyor ve o raporu alıyor...

Peki ne yapıyor?

Hangi önlemi alıyor?

Veya sümen altı mı ediyor?

Yoksa Belediyeyi uyarıyor mu?

Bu konuda dönemin valisi çıkıp konuşmalı...

Demeli ki:

"Ben gerekli uyarıyı ve genelgeyi o zaman ki Belediye Başkanlığına gönderdim veya göndermedim"

*

Dönemin Belediye Başkanı da ; "Ben böyle uyarı veya genelge aldım veya almadım" demeli...

*

Halkın gözünde vur obalıya misali, birkaç müteahhit, birkaç yapı denetim sorumlusu günah keçisi ilan edilmemeli...

*

Peki, 2020 yılında yayınlanan AFAD raporuna ne demeli?

Nerelerde yıkım olacağı, bölge bölge rapor halinde yayınlandığı halde, şu anki Büyükşehir Belediye Başkanı bu raporu görmedi mi?
Yoksa görmezden mi geldi?
Çıkıp konuşmalı...

Hatta Sayın Vali...
AFAD raporundan bi haber mi?
O da mı görmedi?

Her iki yetkili de; gözlerini, kulaklarını kapatıp görmedim, duymadım moduna mı girecekler?

*

Ne desem boş...
Olan yıkılan binalara ve uçup giden canlara oldu...

*

Bahsettiğim her iki rapor şunu gösteriyor ki:
Kahramanmaraş’ta oluşacak bir depremin boyutunun çok büyük olacağı hatta bölge bölge nerelerin yıkıldığı tek tek yazılmışken, bu konuda hiçbir önlem almayan dönemin valisi, belediye başkanı kim olursa olsun sorgulanmalı...

*

"Gelin bakalım beyler!
Bu Şehire kim ihanet etti"
 denmeli...
 
*

Denmeli ki:
"Bir daha o koltuklarda oturanlar, bir rapor geldiğinde gereğini yapmalı..."

Yapamadığı takdirde o koltukta olacağını, tutuklanabileceğini bilmeli...

Hatta ve hatta bundan sonra açıkça belirtmek isterim ki; Bir şehirde "Ben yaptım oldu" zihniyeti artık son bulmalı...

Hısım, akraba veya kendi yandaşını kayırıp, ovaları, tarlaları imara açanlar da ihanet şebekesine dahil edilmeli...

15 ve 16 kat imar izni verenler vicdanlarda yargılanmalı...

Susulmamalı...
Hiç olmazsa vicdanlarımızda sorgulamalıyız...

İmar Planı ile bu şehri katleden, yok olmasına yol açan ismi ne olursa olsun vicdanlarımızda mahkum etmeliyiz...

Etmeliyiz ki, siyaset sahnesinden silmeliyiz...

*

Atalarımızın yerleşim alanı olarak kurdukları; Tekke, Karamanlı, Mağralı, Serintepe, Divanlı, Yörükselim, Fatihler, Saçaklızade vb. eski mahalleleri 'İmar Planı ile Kentsel Dönüşüme' döndürmeyen sorumluları sorgulamalıyız...

*

Eski Deprem Yönetmeliğine göre ruhsat almış, binasını yapmış, konutuna geçmiş oturmuş, yapı kullanım iznini almış, aradan 25-30 sene geçmiş...
Yani Deprem Yönetmeliği çıkınca, hiçbir şekilde vatandaşını uyarmayan, tebligat göndermeyen hangi kurum varsa sorgulamalıyız...

*

Biz sorgulamazsak, sizler sorgulamazsanız, sesimizi çıkarmadığımız müddetçe işte böyle yaşadığımız şehirler yok olur...
Tarihi yapılarımız mahvolur...
Giden canlarımız toprak olur...
Acılarımız yüreğimizde kor olur...

*

Ben yıllarca Kanal Maraş ekranlarında depremle ilgili duyurumu yaptım...

Veryansın ettim...

Kamuoyu hiç destek vermedi...

Uyarılarımızı kulak arkası edenler şimdi çıkmışlar...

Yok müteahhit suçlu...
Yok yapı denetimi suçlu...
Yok demir nevrüllü değil...
Yok 'beton bilmem kaç değil' deyip suçu üzerinden atıyorlar...

Kimse çıkıp; 2008 ve 2020 raporlarını uygulamayanlar suçludur diyemiyor ...

*

Kimse çıkıp; Depremin yıkıcı şiddetinin 475 yılda bir meydana gelebilecek depremin 5 kat daha büyük olduğunu söyleyemiyor...

*

Kimse çıkıp; Deprem Yönetmeliğinde yazılı olduğu üzere bina ağırlığının yanal yük olarak 2'nci Deprem Yönetmeliğinde yüzde 30, 1'inci deprem yönetmeliğinde yüzde 40 yazılı iken, gerçekleşen depremin yanal yük olarak yüzde 68 olduğunu söyleyemiyor...

*

Kimse çıkıp; Deprem Yönetmeliğinde yazılı bina önem katsayısı olarak, okul, hastane gibi binalara 1.5 verilirken konutlara neden 1 verildiğini söyleyemiyor...

*

Bakın buradan uyarımı yapıyorum:

Bu yaşanan Kahramanmaraş depremi sonrası, Deprem Yönetmeliği tekrar değişecektir...
Yeni Deprem Yönetmeliği sil baştan yazılacaktır...

*

O zaman şu yapılmalıdır:

Bu zamana kadar yapılmış binalar eski Deprem Yönetmeliğine göre yapıldığı için, yeni Deprem Yönetmeliğine uygun hale getirilmelidir.

Analizler yapılmalı, çıkan raporlar Belediye imar Müdürlüğü ile paylaşılmalı, gerekli izinler alınmalıdır.

7.7 şiddetinde ve 7.6 şiddetinde aynı günde 2 defa büyük deprem yaşayan şehrimizin Allah göstermesin 8 veya daha büyük bir deprem yaşamayacağının kimse garanti edemez...

*

Demem odur ki:

Bu makalem suç duyurusu olarak Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilmeli ve 2008 MTA Raporu ile 2020 AFAD Raporu  sonrası herhangi bir yetkilinin vatandaşını uyarmaması nedeniyle sorumlular hakkında yasal işlem başlatmalıdır.

Çünkü bana göre esas suçlu onlardır...

DİPNOT: Ulusal medyada Japon bilim insanları, yaşanan depremin yıkıcılığını 12 şiddetindeki depremin yıkıcılığına eşdeğer olduğunu beyan ettiler.