Koronavirüs ile ilgili son dakika gelişmesi! Kalp krizi, kısırlık ve böbrek yetmezliği şikayetlerini arttırıyor. Omicron’un önceki varyantlara göre daha bulaşıcı özelliğine rağmen öldürücülüğü düşük olması nedeniyle “virüs eski gücünde değil” diye normale dönüş anlamında oldukça iyimser bir hava söz konusu.

Hatta Avrupa’daki bazı ülkeler bunu sıradan bir hastalık olarak görmeye hazırlanıyorlar. Ancak bir yanda da ABD’deki Omicron’dan ölüm vakalarının Delta varyantını solladığı gibi bir gerçeklik var. Ülkemizde de vaka ve ölüm sayıları hala çok yüksek. Yine dünyanın birçok yerinde de Omicron vakaları hızla yayılıyor.

Yani garip bir ikilem söz konusu, dahası Omicron’un son varyant olmadığına dönük uyarılar da sürekli yineleniyor. Bu bağlamda yeni bir alt varyantın geliştiği de biliniyor. Bu arada henüz pek fazla önemsenmeyen, hatta kestirilemeyen Koronavirüsün uzun vadede yaratacağı risk, tehditler de bulunuyor. Çünkü uzmanlara göre; enfeksiyonun kişide yaratmış olduğu tahribat vücudunda kalıyor.

Milliyet'ten Tunca Bengin'in yazısına göre; özellikle de kalp kası, böbrek üstü bezleri ve erkek-kadın üreme organları acısından. Dolayısıyla Kovid’in uzun vadede kalp krizinden ölümlere, böbrek yetmezliğine ya da kısırlığa neden olacağına dönük görüşler, iddialar da malum. Nitekim İngiltere’de yapılan bir araştırmada Koronavirüse yakalananların bazıları hafif semptomlarla bu hastalığı atlatsa da aylar sonra bu kişilerin akciğerlerinde gizli bir hasar belirlendiğini daha yeni ortaya koydu. Yani bu anlamda işaretler de var denilebilir.

DSÖ’de virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini uzun yıllar yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün, anlatıyor:

“Uzun dönemli Kovid komplikasyonlarını yeni yeni görmeye başlayacağız. İlerde kalp krizinden ölümler, böbrek yetmezliği, erkekler ve kadınlarda da kısırlık artacak. Çünkü bu virüs spermlere de gidiyor yapışıyor, testis hücrelerine, yumurtalıklara, kalp kasına, böbrek üstü bezlerine de yapışıyor. Yani bu Kovid’in etkilerini çok göreceğiz. Buradaki sebep sonuç ilişkisini henüz bilimsel olarak kurmamız çok zor ama ABD’deki Avrupa’daki tıp merkezlerinde yapılan çalışmalarla bu grafiklerle, verilerle net olarak ortaya konulacak... Nitekim başladı da...”

Omicron’un öldürücülüğü düşük olmasına rağmen ölüm vakalarının yüksekliğine ve aksi kanıtlanana dek her ölümün Kovid’le bağlantılı olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr.Üstün:" “Omicron daha fazla yayılıyor ölüm oranı daha az olsa bile vaka bazında çarpan etkisi yüksek. Daha fazla hastalık daha düşük ölüm oranıyla daha fazla ölüm yapıyor. Mesela kabaca diyelim ki 10 tane Delta olandan 2 kişi ölüyor, 10 tane Omicron olandan bir kişi ölüyor. Ama 50 tane Delta görülüyorsa, 150 tane Omicron çıkıyor. Dolayısıyla vaka başına ölüm oranı düşük olsa da toplam vaka sayısına orantılandığında daha yüksek çıkıyor. ABD’deki durumda böyle zaten.”

Hafife alınacak bir durum değil yani?

“Kesinlikle... Omicron son varyant olmayacak yeni varyantlarda çıkacak. BA2 diye bir alt varyantı çıktı zaten daha onun adını değiştirmediler, hala Omicron diye düşünülüyor. Bu yeni alt varyantın ne kadar farklı olduğuna bakılacak ve Omicron gibi yeni bir isim verelim mi vermeyelim mi ona karar verecekler ama hızla artıyor…

Yani bu virüsün yok olması diye bir şey yok. Deltası da var Omicron’u da var. Ve Omicron daha hafif olsa da sonuçta o da öldürüyor.

Evet dünyada bazı ülkeler mesela Holanda, Danimarka ‘biz Kovid’i artık alelade bir hastalık olarak görmeye hazırlanıyoruz’ diyorlar. Ama onlar nüfusça az ve aşılarını çok yüksek yapan ülkeler. Dolayısıyla bizim için daha erken. Mesela Yeni ülkeler de Omicron’dan kırılıyorlar.”

Ya kitlesel bağışık durumu?

“Tablodaki aşı oranları bizi yanıltmamalı. Etkisini kaybeden aşılar var, hatırlatma dozları yeterli oranda uygulanmıyor. Omicron’u geçirince de tam bağışık olmuyorsun ve tekrar olma riskin yüksek. Yani daha var.”

Özetle, Omicron’un etkisinin azlığı nedeniyle umut verici bir hava olsa da Kovid sinsi ve son derece belalı bir virüs. Uzun vadedeki etkisine dönük olasılıklar da ürkütücü. Dolayısıyla herkesin aşı olması, özellikle hatırlatma dozlarını tamamlaması, olmayanı ikna etmesi ve maske, mesafe, hijyene dikkat etmesi kritik önemde. Yani kişisel olarak hasta olmamaya gayret edeceğiz...