MHP Genel Bahçeli Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz pazar günü, İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunan Santa Maria Kilisesi’nde yapılan saldırıya ilişkin konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ayin sırasında, iki teröristin düzenlediği silahlı saldırıda bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu menfur ve melanet eylemi lanetliyor, vefat eden vatandaşımızın ailesine taziyelerimi iletiyorum. Yabancı uyruklu teröristlerin kısa sürede yakalanması, ilerleyen günlerde suikastın sır perdesinin aralanacak olması şüphesiz memnuniyet vericidir. Toplumsal huzurumuzu bozmak, iç asayiş ve güvenliğimizi bulandırmak amacıyla zehir ve zillet saçan Türkiye düşmanları hiç boş durmuyor, hain emellerinden hiç de vazgeçmiyor. Gelişmeleri dikkat, tedbir ve temkinle kavramalı ve takip etmeliyiz" diye konuştu.

"Türkiye’mizi cesaretle savunmak bizim için hayat memat konusudur"

Bilhassa 31 Mart seçimlerine kadar karanlık ellere azami şekilde uyanık olunması gerektiğini ifade eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Milli birlik ve dirliğimizi kundaklamayı hedefleyen iç ve dış husumet cephesine fırsat veremeyiz, inşallah da vermeyeceğiz. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak, sosyal ve ekonomik standartlarını yükseltmek devletin başlıca görevi olmakla birlikte, hukukun üstünlüğünden ve demokrasinin erdemlerinden taviz vermemek de hepimizin müşterek sorumluluğuna emanettir. Her zaman, her şart ve her zeminde Türkiye’mizi cesaretle savunmak bizim için hayat memat konusudur. Şayet tereddüt edersek, şayet çelişkiye düşersek milli varlığımıza düşman kesilen alçakların üzerimize daha şiddetli ve daha yoğun şekilde gelmeleri kaçınılmazdır" ifadelerini kullandı.

"Milli güvenliğimizi stratejik bir akıl ve dayanışmayla zinde tutmalıyız"

"Türkiye Cumhuriyeti, terör örgütlerinin, küresel bağlantılı organize suç şebekelerinin, hiçbir ahlaki ölçü tanımayan çetelerin, azılı kanun kaçaklarının, uyuşturucu ve silah tacirlerinin, düzensiz göçmenlerin, kapalı devre çalışan yabancı istihbarat örgütlerinin oyun alanı, eylem sahası, yuvalanma vahası olamaz, olmamalıdır" diyen Bahçeli, "Suç ve suçluya tolerans diye bir şeyden asla bahsedilmemelidir. Bölücülüğe, teröre ve terör destekçilerine merhamet ve müsamaha kesinlikle gösterilememelidir. Devletin egemenlik çıkarlarını, hakimiyet ve haysiyetini zaafa uğratacak operasyonel faaliyetlerin ve bunun faillerinin kafası ezilmelidir. Milli güvenliğimizi stratejik bir akıl ve dayanışmayla zinde tutmalıyız. Türkiye’nin istikbalini sokağın dili değil, milletin iradesi belirleyecektir. Türkiye’nin istikbalini asimetrik tahrik ve tahribatlara bel bağlamış casus ve cinayet örgütleri değil, bizzat cumhurun aziz varlığı tayin edecektir" ifadelerini kullandı.

"Yeni yüzyılın aralanan perdelerinin iyice açılması 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerine bire bir bağlıdır"

Türkiye’nin vakit kaybetmeye tahammülü kalmadığını belirten Bahçeli, "Milletimizin oyalanacak takati kalmadı. İstismar ve ihanet siyasetine dayanacak sabır da kalmadı. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinin Türkiye lehine ortaya çıkan muazzez sonucunun perçinlenmesi, yeni yüzyılın aralanan perdelerinin iyice açılması 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri’ne bire bir bağlıdır. Önümüzdeki demokratik eşik kazasız belasız atlatılmalıdır. Türkiye’nin ilerleyiş ve yükseliş momenti hız kesmeden devam etmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifak’ı bu hedefe kilitlenmiştir. Türkiye’mizin son elli beş yılına damgasını vurmuş olan Milliyetçi Hareket Partisi gücünü mukaddesattan, milletimizin destek ve hayır duasından almaktadır" dedi.

"Fosilleşmiş zihniyetlerin yalan ve yanlış vaatleriyle avunacak hiçbir vatan evladı yoktur"

Türkiye’de sınıflı bir toplum yapısı veya kast sistemi olmadığına dikkati çeken Bahçeli, "İmtiyazlı bir azınlıktan, seçkin bir zümrenin hakimiyetinden, hukuken ve siyaseten üstünlüğü olan seçkin bir tabakadan asla söz edilemez. Milletimizin her ferdi kanun önünde aynı haklara sahiptir. Bir asırlık Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından birisi fırsat eşitliğinin tesir ve tecellisidir. Dağdaki çobanımızla üniversitede ders veren bir akademisyenimiz arasında hukuken ve demokratik haklar açısından hiçbir fark yoktur. Her neviden ayrımcılık ve bölücülük ayaklarımızın altındadır. Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizindir. Fosilleşmiş zihniyetlerin yalan ve yanlış vaatleriyle avunacak, buna kanacak, bununla meşgul olacak hiçbir vatan evladı artık yoktur" şeklinde konuştu.

"Mersin’de, DEM’lenmiş CHP’ye ruhsat yoktur"

Milliyetçi Hareket Partisi’nin 31 Mart’a canla, başla, heyecanla ve inanmışlıkla hazırlandığını vurgulayan Bahçeli, "Geçtiğimiz pazar günü ’Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin’ temasıyla Mersin Açık Hava Toplantımız hamdolsun muhteşem bir katılımla gerçekleşmiştir. Dostlar sevinmiş, düşmanlar çatlamıştır. Herkesin gözü kulağı Mersin’e çevrilmiştir. Toroslar’dan, ovalardan vatanperverlerin sesi işitilmiştir. Mersin’in talihi açılmış, solgun yüzlere canlılık gelmiştir. Mersin tıpkı Akdeniz gibi dalgalanmış ve Cumhur İttifakı’nda kenetlenmiştir. Hiç kimse boş hayale kapılmasın. Hiç kimse yanlış hesap yapmasın. Mersin Bizim, Türkiye Hepimizindir. Mersin’de, DEM’lenmiş CHP’ye ruhsat yoktur. Mersin’e ambargo koyan bölücülere bundan sonra rahat yüzü yoktur. Allah’ın izni ve milletimizin iradesiyle 31 Mart 2024’te, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve tüm ilçe belediyeleri Cumhur İttifakı’nın yönetimine geçecek, diğerleri sadece nal toplayacak, heba ettikleri yılların altında kalacaklardır. 31 Mart’ta cüzdan ve cukka hesabı yapan curcuna siyaseti değil milli şerefin timsali Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı başarıya ulaşacaktır. Çok çalışacağız, hiçbir mazerete sığınmadan geceyi gündüze katacağız. 31 Mart’a kadar durmayacağız, duraklamayacağız, yılmayacağız, yorulmayacağız, yerel yönetimleri köhne siyasetten kurtaracağız" dedi.

"31 Mart’ta hepsinin bileğini sandıkta bükeceğiz"

"Varsın birileri bölücüleri, teröristleri, yedi düveli yanına alsın. Varsın birileri iftira ve yalan rüzgarından medet umsun" diye konuşan Bahçeli, "Varsın birileri utanmadan, sıkılmadan, vicdanı sızlamadan parti parti dolaşsın, hatta devşirilsin, DEM’lensin, siyasi fırıldağa dönüşsün. Hiç fark etmeyecek, hiç dert ve hiç sorun olmayacaktır. Çırpınışları boşuna, hevesleri beyhudedir. 31 Mart’ta hepsinin bileğini sandıkta bükeceğiz. Alayının hesabını demokrasinin imkanlarıyla göreceğiz. Yerel yönetimleri muhannete muhtaç etmeyeceğiz. Biz garibin, mazlumun, bağında, bahçesinde, bostanında ter dökenin, emek verenin yanında olacağız. Camide, cem evinde, duada, dilekte, gönülde, kalpte, Anadolu’nun her yerinde insanımızla kucaklaşacağız. Caninin, eşkıyanın, bölücünün, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerinin de sonuna kadar karşısında dimdik duracağız" ifadelerini kullandı.

"DEM’lenmek CHP yönetimine hiç iyi gelmemiş, şuurunu kaybetmiş, siyasi aklını hepten tüketmiştir"

CHP Genel Başkanı’nın Türkiye İttifakı’nı telaffuz etmesinin nafile bir gayret olduğunu belirten MHP Lideri Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Millet İttifakı olmadı, şimdi de Türkiye İttifakı mı kuracaklar? Zillet tutmadı, ittifakın çatı ismi olarak Türkiye’yi mi kullanacaklar? Gördüğümüz kadarıyla DEM’lenmek CHP yönetimine hiç iyi gelmemiş, şuurunu kaybetmiş, siyasi aklını hepten tüketmiştir. Azgın Türkiye muhalifleriyle Türkiye İttifakı oluşturma gayesi bu sefalet yuvalarının iflah olmaz perişanlığını teyit etmekle kalmamış, aciz ve acınası siyasetlerini de tamamıyla deşifre etmeyi sağlamıştır. Özgür Bey, taşıma suyla değirmen dönmeyeceğine göre, bu ittifakı kimlerle tesis edeceksiniz? İhanetin dem aldığı bir ittifaka nasıl Türkiye İttifakı demeyi içinize sindireceksiniz? Henüz kendi aranızda katılaşmış ihtilafları ve katran gibi yüzeye çıkmış ikilikleri aşamamışken Türkiye İttifakı’nı seslendirmeniz kara mizah değilse nedir? Kılıçdaroğlu’nun bütün izlerini silmenin, neredeyse ismini ananı kapının önüne bırakmanın neresi Türkiye İttifakı? Neresi adamlık? Neresi vefakarlık? Kürsüde gaza gelip kendi kendini alkışlamayı bırak da yüreğin varsa bunları açıkla. PKK bu ittifakın neresinde? Yanında mı, yöresinde mi, yedeğinde mi? DEM’cilere hayranlığın, devamlı savunman, onları allayıp pullaman, el etek öpmen sırf ittifak için mi? Yoksa bilmediğimiz başka sakıncalı, sakat ve sancılı ilişki ve irtibatların da var mı? İhanetin ittifakı değil, ancak ve ancak imhası olur. Bizden söylemesi, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Allah’ın inayetiyle ihanetin kökünü kurutacak, bu kapsamda hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır. Bilinmelidir ki, DEM’den medet umanların sonu sandıkta hüsrandır. DEM’lenmiş CHP, açık veya gizli ortakları Türkiye’nin karşısında, biz sonuna kadar yanındayız. Bunlar doğal gaz ve petrol keşiflerinin karşında, biz yanındayız. İlk yerli ve milli otomobil TOGG’un karşısında, biz yanındayız. Savunma sanayimizin göz bebekleri olan Hürkuş’un, Milli Muharip Uçağı Kaan’ın karşısında, biz yanındayız. Bayraktar şirketinin, İHA ve SİHA’ların, TCG Anadolu’nun ve Kızılelma’nın karşısında, biz yanındayız. Biz Cumhur İttifakı’yız. Biz hep birlikte Türkiye’yiz. Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizindir. DEM’lenmiş CHP, DEVA, Serok ve diğerleri İmralı canisinin, teröristbaşı Gülen’in, PKK’nın, Firavun’un, müstevlilerin, sömürgecilerin hizasındadır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı ise mazlumların, gariplerin, emeklilerin, çiftçilerin, işçilerin, esnafların, ülkemizi büyütme, geliştirme ve zenginleştirme mücadelesi veren herkesin arkasındadır."

"Başbakanlık makamını terk etmedin, kapının önüne tarihi bir tasarrufla bırakıldın"

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun geçen hafta grup toplantısında ’Sizin peşinde koştuğunuz başbakanlık makamını terk ettik’ sözlerine ilişkin konuşan MHP Lideri Bahçeli, şunları kaydetti:

"Davutoğlu’nun durumunu özetleyen, foyasını ortaya çıkaran mana ve muhteva açısından müessir bir söz vardır ve şöyledir; ’savunulacak bir şeyi kalmayanlar, kendilerini haklı çıkarmak için her şeyi inkar etmeye başlarlar. Öyle inkar ederler ki, gece karanlığında şeytan bile şeytanlığından utanır’ Davutoğlu, senin özün de halin de kir tutmuş, temizlenmen için kanaatimce epey bir emek sarf etmene ve zaman harcamana ihtiyacın var. Parlamenter Sistem hakimken, cümle alem biliyor ki, eğer Başbakanlık arzusuna kapılsaydım, koşmama yer ve gerek katiyen olmazdı. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyen bir dava insanı, şartlar oluşmadan, millet takdir etmeden, dolambaçlı yollardan ve sipariş edilmiş hiçbir makama talip olmaz, hiçbir koltuğa tenezzül etmez. Davutoğlu, masalı bırak, bizi bilen bilir, tanıyan tanır senin de sicilini ve geçmişini bilmeyen ve tanımayan yoktur. Doğrudur, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Başbakanlık makamı hem doğrudan hem de dolaylı olarak bize teklif edildi. Ancak ben siyasi bölücülerin desteği ve Türkiye’nin aleyhine olan bir iktidar yapısını elimin tersiyle itmeyi, nefsimi çiğnemeyi vatan, millet ve şeref görevi saydım, bundan pişman olmadığım gibi aynı durum bugün vasat bulsa yine benzer duruşu cesaret ve hamiyetle gösteririm. Bir günlük saltanat için binlerce yıllık milli mirası hiçbir namerde, hiçbir çıkarcıya çiğnetmem. Kaldı ki sen Başbakanlık makamını terk etmedin, bugün daha iyi anlaşılıyor ki isabetli bir kararla tardedildin, kapının önüne tarihi bir tasarrufla bırakıldın. Anlaşılan hala ıslah olmamış, hala akıllanmamışsın. Davutoğlu geçelim bunları, kargaların bile güleceği bu klişe ifadene ne itibar edecek ne de ikna olacak bir Allah’ın kulu zannederim yoktur ve kalmamıştır."

"Devamlı çalı dibi yoklayıp, davulun kasnağına vuruyorlar"

Muhalefet partileri ve bazı köşe yazarlarının Cumhur İttifakı’nda sorun yaşandığını, partiler arasında anlaşmazlıkların derinleştiğini iddialarına yönelik konuşan Bahçeli, "Devamlı çalı dibi yoklayıp, davulun kasnağına vuruyorlar. Gündeme yansıyan bazı meselelerle ilgili görüş ayrılıkları olduğunu, nevzuhur bir güç mücadelesinin gittikçe sertleştiğini söylüyorlar. Bu bayağı ezberleri devamlı tekrar eden kötürüm çevrelere ve köhne zihniyetlere diyorum ki, Cumhur İttifakı’nı anlamak ve anlatmak her kişinin harcı değildir, hele hele bozguncuların hiç değildir. AK Parti ile MHP arasında kurulan ahlaki, samimi ve milli bağı anlamlandırmak ve hak teslimini yapabilmek için öncelikle izan, insaf, irade, vatan ve millet sevdasıyla yoğrulmuş akıl ve yürek lazımdır" dedi.

"İsrail’in soykırım suçunun bedelini eninde sonunda ödeyeceği açıktır"

Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail aleyhine aldığı karara da değinen Devlet Bahçeli, "Aldığı ve açıkladığı muteber karardır. Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na 29 Aralık 2023 tarihinde müracaatıyla açılan soykırım davasının, makul derecede delillerin varlığı gerekçe gösterilerek esastan görüşülmesi kararlaştırılmıştır. Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne taraf olan ülkeler için Uluslararası Adalet Divanı’nın mezkur kararı elbette bağlayıcıdır. Uluslararası Adalet Divanı’nın ara karar duruşmasında, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin ihlal ettiği iddiasıyla yargılanmasına hükmedilmesi, bu ülkenin aleyhine geçici tedbir kararının alınması çok önemli bir gelişmedir. Adalet Divanı’nın nihai kararının çıkması zaman alacak olsa da İsrail’in soykırım suçunun bedelini eninde sonunda ödeyeceği açıktır. Kaldı ki insanlık vicdanı İsrail’i çoktan mahkum etmiştir. Sayıları 26 bini geçen mazlum Filistinlinin ölümüne sebep olanlar inanıyorum ki çok ağır şekilde cezalandırılacaklardır. Adaletten kaçış yoktur. Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika’nın başvurusuyla harekete geçmesi, bu ülkenin kararlı ve tavizsiz tutumu elbette her türlü takdirin üstündedir. Türkiye’nin bu sürece çok ciddi destek verdiği ortadadır" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, İsveç’in NATO’ya katılımıyla birlikte 40 adet F-16 uçağı ve 79 adet modernizasyon kitinin onay işlemi bir an evvel tamamlanması gerektiğini ve F-15’ler için ödenen paranın da iade edilmesi gerektiğini söyledi.