Maraş Times Yazarı Yener Atlı, Sütçü İmam’ın, Rıdvan Hoca’nın, Çakmakçı Sait’in, Mıllış Nuri’nin ve cennet mekân bu sütunlarında yazarının dedesi, Gazi Göde Ali’nin öpülesi ayaklarının izlerinin olduğu mahallelerin ilçesi olan Dulkadiroğlu Belediyesi hakkında ''Ruhsuzlaşan ve kimliksizleşen Dulkadiroğlu'' başlıklı bugünkü yazısında Başkan Okay'a seslendi: Atlı, ''Farkında mısın ilçen her geçen gün daha da ruhsuzlaşıyor!''  dedi.
 

İşte Yener Atlı'nın o yazısı:

KAHRAMANMARAŞ  merkezinde, tarihin kalıntılarının olduğu tek bölge…

Hem eski sokaklarımızın hem de o güzelim eski konaklarımızın, evlerimizin olduğu bir ilçe…

Maraş’ın yerlisi olan herkesin mutlak bir hatırası olduğu mahalleler…

Germenicia gibi bir devasa bir varlığın fışkırdığı bir membaa…

Kurtuluş harbi hatıralarının halen yaşadığı bir yerleşim birimi…

Sütçü İmam’ın, Rıdvan Hoca’nın, Çakmakçı Sait’in, Mıllış Nuri’nin ve cennet mekân bu sütunlarında yazarının dedesi, Gazi Göde Ali’nin öpülesi ayaklarının izlerinin olduğu mahallelerin ilçesi…

Müslim ya da gayrımüslim, yetimhanelerin, aşevlerinin kurulduğu tarih kokan topraklar…

İlçenin adı bile başlıbaşına bir tarihi değer; Dulkadiroğlu…

Biliyor musunuz, çok acı ama hem de devlet eli ile yok edilmeye çalışılırcasına bir politikanın da güdüldüğü bir ilçe oldu artık.

Önce hepsinin bir anlamı, hepsinin bir hikayesi olan o güzelim sokak isimlerini silip numaralandırarak başladılar bu “yok etme” politikasına…

KİMLİĞİNİ YİTİRMİŞ BİR KENT

RUHSUZLAŞTIRDILAR, kimliksizleştirdiler…

Ardından o minik sokaklardaki güzelim karataşları söküp söküp attılar, yerine adeta cesedin üstüne beton dökercesine ya asfaltladılar ya da bu dönem belediyelerinin can simidi olan kilit parke taşlarıyla betonlaştırdılar.

Nefessiz kaldı Dulkadiroğlu, bir kesimin iddiasıyla da Tolgadırlılar…

Genç gazetecilerden Gökhan Dökücü’nün haber portalında okudum; “Dulkadiroğlu Belediyesi sosyal tesisleri yükseliyor” başlıklı haberi.

Bir de haberin fotoğrafına bakınca içim sızladı.

Beton yığını bir bina.

Hiç bir estetik yok.

Hiç bir zerafet yok.

Hiç bir ustalık yok.

Hiç bir işçilik yok.

Çok değil, bir yıl sonra her tarafı dökülecek binalar ve üstelik bu binaları da bünyesinde onlarca mimar ve mühendis barındıran kurumlar yapıyor.

Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay; farkında mısın ilçen her geçen gün daha da ruhsuzlaşıyor!

Bize değil, yönettiği ilçesini değer görüp de cevap verirse bu sütunlardan onu da yazarız.

Bitti.

DULKADİROĞLU’NDAKİ O MÜDÜR!

Hiç tanımam, yüzünü bile görmüşlüğüm yoktur ama başarılı bir müdür diyorlardı.

Mesai mefhumu tanımadan çalışan, düzgün bir insan dediklerini hep işitiyordum.

Arzu Özaydın isimli, Dulkadiroğlu Belediyesi İmar Müdürü, mühendis bir hanımefendiydi.

Görevinden istifa ettiğini duymuştum da, nedenini bilmiyordum.

Hani Necati Başkan yeni dönemde biri telefoncu, diğeri sandalyeci iki başkan yardımcısı getirdi ya…

Bu hanımefendi, “Arkadaşların bu konuda bana yön verecek bir uzmanlığı yok. Başkan yardımcılarına bağlı olarak çalışmam, direkt başkana bağlı çalışırım…” demiş.

Necati Okay tarafından kabul görmeyince de istifasını vermiş, şimdi en verimli olabilecek bir çağında atıl bir memur olarak işe gidip geliyormuş.

Öncelikle bu hanımefendiyi ayakta alkışlıyorum.

Bravvo…

Necati Başkan! 31 Mart’ta “kadromu ben kurarım” diyemeyip kurban ettiğin Tekin Alpaslan’da olmasa şu anda biliyor musun, kentte hiç adınız sanınız yok!

Sen lise döneminde de etliye sütlüye karışmazdın, şimdi de siyasette “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” politikası güdüyorsun.

Bu döneminin de sonunda siyasete devam etmeyip, hanımefendinin tarlalarının başına geçip İslahiye’ye yerleşeceksen devam et bu politikaya…