Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam katıldığı bir etkinlikte son dönemde gündemde olan sığınmacı tartışmaları ile ilgili olarak "Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşü için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" ifadelerini kullandı. Bugün grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli ise konuya ilişkin "Demografik istikbalimizi düşünmek zorundayız, sorun soğukkanlılıkla analiz edilmeli. Asayişi bozanlar da gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmeli" açıklamasını yaptı.

TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeminde de Erdoğan ve Bahçeli'nin sığınmacılarla ilgili sözleri vardı.

"NEDEN 3.8 MİLYON SURİYELİYE BAKMAK ZORUNDAYIZ?"
Kılıçdaroğlu, "Suriyeli sığınmacılara değinmek istiyorum. Bir sabah, '24 saat içinde Emevi camine gideceğiz ve namaz kılacağız' diye açıklama yaptılar. Bu lafı ettiler, bir süre sonra 3,8 milyon Suriyeli Türkiye'ye gelmiş. Bu devlet anlayışına bakar mısınız? Gitmek isteyince Avrupalılar bizimle masaya oturdu, 'Bunlar sizde kalsın, bize gelenleri iade edeceğiz. Size para vereceğiz siz bakın' dediler. Geri Kabul Anlaşmasını imzaladılar. 3,8 milyon Suriyeli hapiste. Dünyada hangi devlet böyle yönetilir? Biz neden 3,8 milyon Suriyeliye bakmak zorundayız? 50 milyar dolardan fazla para harcandı, nereye gitti bu para?" diye konuştu.

ANKET GÖNDERMESİ
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göndermede bulunarak, "Bir anket yaptı, bir açıklama yaptı. Baktı ki vatandaş da gitmelerini istiyor. Çıktı 'Tek başına bırakılmış olsak da Suriyeli kardeşlerimizin dönüşü için gerekli gayreti göstereceğiz' dedi. Nasıl bir omurga bu, 180 derece nasıl dönüyorsun? Biz onları özgür iradeleriyle göndereceğiz. Bunlar olurken Bahçeli ne diyor demiştim, o da açıklama yapmış; 'Demografimizi düşünmek zorundayız. Misafirlik süresi sınırlıdır. Bayramda ülkelerine gidenlerin dönmesine gerek yok.' Bunlar gidecek, gelecek de. Bunun sorumlusu senin desteklediği Süleyman Soylu'dur. İçişleri Bakanı zaten yok hükmünde. Göç İdaresi ile Jandarma birbirleriyle atışıyor. Biz Suriyeli kardeşlerimizi, can ve mal güvenliklerini sağlayarak kendi rızalarıyla ülkelerine göndereceğiz. Biz ırkçılık yapmayacağız." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının tamamı şu şekilde:

"Sizin hayalleriniz benim hedefim olacak gençler.

10 metro inşaatı aynı anda devam ediyor. Hiç kimsenin cesaret edemediği projeleri başlatıp bitiriyor. Yere Batan Sarnıcı’nı da tüm dünyanın hizmetine açacak. İstanbullular Ekrem Başkan gibi bir başkana sahip oldukları için mutlular. İstanbul yaşanabilir bir kent haline gelebilir. Elektriğe, akaryakıta yüzde 130 zam yaparsın. Belediye ister istemez zam yapınca tepki gösteriyorsun. Ben böyle bir iktidar görmedim, buna kısaca ikiyüzlülük derler. Gazeteci Haskoloğlu dün gece evinden alınmıştı. “Gece baskınları olmayacak, adaleti getireceğiz” demişlerdi. Genç bir arkadaşımız Alp Emeç tweet attı diye içeri atıldı. Moralini bozma gözlerinden öpüyorum.

Dolar gelsin diye ne olursa olsun diye bakıyorlar. Turizmci kardeşlerime sesleniyorum merak etmeyin geliyor gelmekte olan.

Çay ve fındık Karadeniz için stratejik bir ürün. AKP ve MHP bizim getirdiğimiz kanun teklifi reddettiler. “Üreticiyi mahvetmekte kararlıyız” diyorlar. Rize’de bunu pankart yaptı il ilçe yönetimleri, korkudan gelip kaldırdılar. Korku dağları sardı. Sanıyorlar ki kaldırınca Rizeliler bunu bilmeyecek. Herkes biliyor. Aksoy araştırmanın dün bir araştırması vardı. Seçmenin yüzde 48’i hayat pahalılığının psikolojisinin çok kötü etkilendiğini yüzde 36’sı da kötü etkiledi diyor. AKP seçmeninde bu oran 78. MHP seçmeninde yüzde 89.

5li çeteye diyeceksin ki sana binde birini vermiyorum, o parayı emekliye vereceksin. Sorunu çözüyor. Saray’da oturan bunu abarttığımızı düşünüyor olabilir. Bana inanmıyorsa, Bülent Arınç’a baksın. O da sarayda onu dinlesin. Baksın ne diyor.

Açlık sınırı 4 bin 928 liraya çıkmışsa… İlk kez bu kadar insanın yüreğinde derin iz bırakan bir tablo ile kaşı karşıyayız. Asgari ücret 4 bin 250 lira. Saray ve şürekâsı ceplerini doldurmakla meşgul. THY yönetimine yüzde 190 huzur hakkı veriyorlar. Emekli kardeşim sana sesleniyorum. Sen 2 bin 500 liraya talim ederken onlar yandaşlarına yüzde 190 zam yaptı. Ben senin vicdanına, ahlakına, adaletine sesleniyorum. Sen ay başını zor getirirken, ele güne muhtaç olmamak için kahveye gitmezken, huzur hakkını 25 bin liraya çıkarmak doğru mudur?

Sorunumu çok derin ama bu sorunları bunlar çözemezler. Ülkeyi yönetmeyi bilmiyorlar. Tek hedefleri nasıl zengin oluruz, nasıl vurgun yaparız. Ağza bir parmak bal çalmak yok artık öyle bir şey milletin gözü açıldı.

Suriyeli kardeşlerimiz… Bir gün uyandılar 24 saatte Emevi Camisinde namaz kılarız dediler. Bırakın gitmeyi 3 milyon 800 bin Suriyeli Türkiye’ye geldi. Gitmek istiyorlar daha iyi ülkelere. Avrupalılar masaya oturdular, bunlar sizin toprağınızda kalsın biz para verelim dediler. Gittiler geri kabul anlaşmasını imzaladılar. Suriyeliler şu anda Türkiye’de hapis. Gitseler yakasından tutup geri Türkiye’ye getirirler. Biz Suriyelilere bakmak zorunda mıyız? 50 milyar dolar harcandı. Hangi Suriyelilere verildi. 50 milyar doları Suriyelilere versen hepsi ülkede han hamam sahibi olurdu.

Çıkıyor “Biz göndermeyeceğiz” diyor. Afganistan, Irak’tan gelenlerin kim olduğunu bilmiyoruz ama “Bunları göndermeyeceğiz” diyor. Belli ki bir anket yaptı bu beyefendi. Baktı ki vatandaş gitmesini istiyor. Çıktı bu sefer… “Bizi yalnız bıraktılar” diyor… Geri Kabul anlaşmasını yapan Bay Kemal miydi? Milyonlarca Suriyeliyi alan Bay Kemal miydi? Çıktı, “Geri dönmeleri için elimizden geleni yapacağız” dedi. Bu nasıl bir omurga yaa.. Bu neyi gösteriyor, en başından beri bizim haklı olduğumuzu gösteriyor.

Bahçeli de böyle 180 derece çark etti. “Demografimizi istiklalimizi düşünmek zorundayız” günaydın… “Bayramda ülkelerine giden Suriyelilerin dönmesine gerek yoktur” Sayın Bahçeli, bunların hepsi gidecek geri de gelecek. Bundan sorumlu olan da savunduğun Süleyman Soylu’dur. Onun bütün işi uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirmek…

Biz Suriyeli kardeşlerimizi onların can ve mal güvenliğini sağlayarak kendi istekleriyle göndereceğiz. Bu işi neden sadece biz yaparız, çünkü biz Kuvayi Milliye’ciyiz.

Man Adası olayına da geleyim. 1 sterline kurulan şirketi ve bu şirke üzerinden aktarılan paraları banka dekontları ile açıklamıştım. Erdoğan itiraz etti, yalan dediler. Dava açıldı. Erdoğan ailesi ve şukerası tarafından. Ama baktılar ki bunlar vicdanlı hakimler… Hakimleri değiştirdiler. Yerine Saray’ın hakimlerini getirdiler. Ve o hakimler, delillere bakmadı tazminata mahkum etti. Devam ettik. Taminat kararı çıkınca Erdoğan yine coştu. “Demedik mi belgeler de sahteydi” Biz itirazımızı sürdürdük. İstanbul Bölge Adliye mahkemesine gittim. Oradaki hakimleri de değiştirdiler. Biz de Yargıtay’a gittik. Onlar da kararlarını verdiler. Bankanın mahkemeye verdiği yazıya göre yüksek miktarda yabancı paranın bir kısım hesaplara aktarıldığı ve MASAK’ın yazısı ekinde gönderilen raporda belirtilen para hareketlerinde sahtelik tespit edilmemiştir.

Erdoğan ve ailesi neden bunu yapar. Milyonlarca para gelir giderken, onlarda ahlak var mı, erdem var mı? Kendi ülkelerine vergi vermemek için… Sen ülkeyi yönetiyorsun, senin akraban vergi vermemek için neler yapıyor. İşçi vergi veriyor, milyonlarca lira kazananlar vergi vermiyor.

Yasa var vergi cennetlerinden gelen paraların yüzde 30’u vergi alınır. Ama alınamıyor neden çünkü Erdoğan vergi cennetleri listesini açıklamıyor. 2006’dan beri. Neden açıklamıyor. Damat dışarıdan para getiriyor, vergi ödemesin… Burak Erdoğan Mustafa Erdoğan Sıtkı Ayhan yine bir şirket kuruyorlar Man Adası’nda. Oradan da paralar geliyor.

Devleti soyan adamdan Cumhurbaşkanı olur mu? Kul hakkı yiyen adamdan Cumhurbaşkanı olur mu? İspat ederken Cumhurbaşkanlığını bırakırım dedi. İspat ettik ne yapacaksın şimdi. Biliyorum buna da elli tane kılıf uydururum. Ben bir şey konuşuyorsam, belge ile konuşurum, üç dört yerde doğrulatırım."

kemal-erdogan