1 Şubat 2022 tarihinde partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul'daki kar krizine yönelik açıklamalarda bulunmuştu.

Balıkçıda yediği yemek üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na tepki gösteren Bahçeli, "Görevinden bir an önce affını talep etmelidir." demişti.

MHP eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e yakınlığı ile bilinen eski İstanbul Ülkü Ocakları İl Başkanı Recep Öztürk, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görevden ‘affını’ istemesini savunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye tepki gösterdi.

ÖZTÜRK ŞUNLARI KAYDETTİ:

İyi dersin, güzel dersin, vede hoş  dersin emma. Boş Dersin!

O, senin gibi kralın  muhafızı filan değil ki,  görevden affını istesin. 

Son dönemlerde bolca şahit olduğumuz atanan bakanlardan biri değil ki o, affını talep etsin.

Merkez Bankası Başkanı, Tüik Başkanı,Tübitak Başkanı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı da değil ki şeyhinden , hünkârından affını istesin....

İmamoğlu seçilmiş bir Belediye Başkanı. Af isteyeceği yer, İstanbul halkı. Onunda yolu, seçim yâni sandıktır. 

SEN NEDEN AFFINI İSTEMİYORSUN?

"Affını istesin" dediğin kişi, senin Türkiye genelinde aldığın oydan daha fazla oy almış birisi. 

25 yıldır MHP nin başındasın. Hiçbir başarın yok. Neredeyse partiyi bitirdin. Zar zor yürüyorsun,  lâkin; görevi bırakmaya hiç mi hiç niyetin yok.

Asıl affını isteyecek olan kişi sensin.

En başta aziz şehitlerimizden.

Sonra da; Türk Milletinden, Türk Milliyetçilerinden,  Ülkücülerden...

Sadece affını istemek yetmez!

Af dilemelisin.

Hemde ayaklarına kapanarak bu aziz milletin.

Bilmem af ederler mi ?

İstanbul karla boğuşurken, 25 gün önce organize edilmiş olsa bile, İmamoğlu'nun İngiliz sefiri ile olan yemekli randevüsünü iptal etmesi daha doğru olurdu diye düşünüyorum.

Bahçeli; " Orada ne konuşuldu? Bir protokol tutuldu mu? " diye soruyor.

Aynı soruyu, Yunan Başbakanı ile, Trump'la, Putin'le, Joe Biden'le yaptığı ikili görüşmelerde, neler konuşulduğuna  dair  hiçbir protokol tutturmayan ağababan'a sorsana.  Peki, O'na niye sormuyorsun?

Trabzon mitinginde eline migrofon verilip, anamuhalefet liderine "hain" dedirtilen 9-10 yaşındaki çocuğun bu davranışını ve orada sergilenen sahneyi normal buluyor ve diyorsun ki; " Bu çocuk bu duruma nasıl geldi?  Ona bakmak lâzım."

Millet İttifakını HDP ve terör örgütü PKK ile irtibatlandırıyorsun.

Ne çabuk unuttun Habur'u, Apo'nun Diyarbakır meydanında okunan mektubunu, Megri Megri okunuşunu,

İhânet sürecini, hendek kazılmalarına karşı iktidarın sessizliğini, Oslo'yu, Dolmabahçe'yi, Apo'nun Trt de okunan mektubunu, Osman Öcalan'la trt de yapılan söyleşiyi ve daha nicelerini...

Ve bütün bu gaflet veya ihanetin sebep olduğu yüzlerce vatan evladının genç yaşta toprağın kara bağrına düşüşününe çabuk unuttun!...

Esasen o çocuğu ve bir nesli siz bu hâle getirdiniz!

Sen ve O!...

Sizin o küfürbaz, aşağılayıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı ve bölücü diliniz...

O çocuğun dili, sizin diliniz.

Orada konuşan o değildi, sizdiniz!

Övünün eserinizle...