Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada muhalefete yüklenerek, “100 bin megavata Türkiye’nin enerjisini çıkaran iktidar biziz. Sizin hayatınızda sadece mum vardı mum, gaz lambası vardı. Biz ise bunu bu hale getirdik” açıklamalarını kullanmıştı.

Hukukçu Salim Şen ise Halk TV ekranlarında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sizin hayatınızda sadece mum vardı, gaz lambası var” sözlerine dikkat çeken yorum yaptı.

İşte Salim Şen'in o açıklaması;

 “Senden önce böyle haksızlıklar yoktu. Senden önce bu ülkede bu kadar cezaevi yoktu. Senden önce o cezaevleri bu kadar haksız, hukuksuz tutuklamalarla ve hükümlülerle dolu değildi. Senden önce insanların iyi ya da kötü, yarım yamalak da çalışsa nispeten dürüst, tarafsız ve bağımsız bir yargısı vardı. Senden önce en son 12 Eylül döneminde yaşanmıştı bunlar. Senden önce on binlerce insan işinden, gücünden, hukuksuz ve haksız bir şekilde atılmamıştı. Ekmeklerinden edilmemişti. Senden önce daha güven içinde yaşıyordu bu insanlar. Senden önce yarınlarından kadar güvensiz değillerdi. Ya senden önce yarın ne olacağız endişesi 84 milyonda yoktu.

Senden önce bu ülkenin gençlerinin 3'te 2'si yurtdışına gidip orada bir gelecek kurma hayali ve planı içinde değillerdi. Senden önce barışlar bu kadar bizlere kendilerini borçlandırmıyorlardı. Bu kadar haksızlık ve hukuksuzluk hakikaten yoktu. Bu kadar yargı senden önce bir kişinin emri ve talimatı altına alınmamıştı. Senden önce devlet tek bir kişinin bütün iradesine adeta tepsi içerisinde teslim edilerek, bu yoksulluğun, bu işsizliğin, bu yıkımın zerresi yaşanmıyor. Senden önce bu insanlar çok mutluydu. Komşusu ile konuşuyordu. Senden sonra bugün ya başka partiye veren oy veren insanlarla, kendi çocuklarının görüşmelerine bile karşı çıkar hale geldiler.

Senden önce bu ülke bu kadar birbirine düşman görmüyordu ve birbirlerine hakaret etmiyordu. Senden önce 'hiçbir cumhurbaşkanına 160 bin soruşturma hakaret etti' diye açılmıyordu. Senden önce bu ülke mutluydu mutlu. Fakirse de mutluydu. Birbirleriyle gülerek, birbirleriyle paylaşarak komşuluk ilişkileri içerisinde; Kürd'ü, Türk'ü, Sünni'si, Alevi'si... daha iyi yaşıyorlardı... Daha mutlulardı. Belki elektriği mumu yok ama oralara kadar indirgemedik”