KSÜ Tıp Fakultesi'nden ayrılmasının zemininde 3 temel sebebi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin, ''Birinci sebeplerden biri, yaptığım yapay zeka temelli ve bazı işlerde engellendim. Öyleki üniversiteden akademik teşvik paramı alırken bile engelenmesi, yeterli olduğu konuların görmezden gelinmesi, İkinci bir sebebi ise, bana olan husumetleri, Kahramanmaraş'ın halkına Kahramanmaraşlıya benim hemşehrilerime zarar vermeye başlandı. Üçüncü olarak ise ait olduğum değerlerin aşağılanması ve hakarete maruz kalınmam. Bu da asla kabullenemiyeceğim bir durum. Bu sebeplerden dolayı üniversiteden ayrılmaya karar verdim.'' dedi.

"COVİD HASTAMIZA YATIŞ VERİLMESİ GEREKİRKEN EVİNE GÖNDERMİŞLER"

Doç. Dr. Şahin, hastanede yaşanan bir olayı anlattı; ''Kahramanmaraş'ın Sarıçukur köyünden bir Covid hastamız, ambulans ile acil servise geliyor. Bu hastanın tomogrofisi çekiliyor akciğerin yarısı Covid iltihaplı. Solunum sıkıntısında değerleri kötü. Normal de bu hastamızı yoğun bakıma almanız lazım. Veya bunun için değerlendirmeniz lazım. Bu hastamız kritik bakım olmadan hayatta kalamaz. Şimdi tabiki kimse bir tıbbi hata olsun istemez. Bende bir doktorum niye böyle bir hata olsun. Hem hastamız mağdur olmasın hem de biz mağdur olmayalım. Bu hastamız, acil servis doktoruna ya ulaşılamadığından ya da yatış verilmesi gerekirken evine gönderiliyor ve bu hastamız hayatını kaybediyor. Tabi hastanın oğlu haklı olarak CİMER'e şikayette bulunuyor. Burada hasta yakınımız haklı, babam öldü, bu konunun irdelenmesini istiyorum'' dediği ve şikayette bulunduğu için. 

''4 YILDIR ACİLDE HASTA KARŞILAMADIM''

Şahin konuşmasında inanılmaz iddialarını sürdürdü;''Şimdi buna başhekimlik yanıt vermesi gerekirken, yönetimimiz burada devereye giriyor ve soruşturmayı kime açıyor; 'Ben acilde çalışmıyorum. Enfeksiyon hastalıkları doçentiyim. Ben ya enfeksiyon servisinde olurum yada Covid servisinde olurum. Benim acilde hasta karşılamam 4 yıldır hiç olmuş birşey değil.' fakat dekanlık devreye girip soruşturmayı bana açıyor. Ben ne hastayı görmüşüm, ne hastayı duymuşum ne de hasta karşılıyorum. Benim hiç bir ilgim yok. Ahmet Şahin al sana soruşturma. Konu hakkında beni Ejder hocamız aradı. Gittim hocamızın yanına, dedim ki 'ben dedim bu hastayı bilmiyorum. Ben acilde çalışmıyorum. Acil ile ilgim yok. Fakat bu soruşturma ilginç bir şekilde bana açılmış.' Hocamıza siz burada incelemecisiniz, evraklara bakıp bir yorum göndereceksiniz. Hocamızda diyor ki 'tamam hocam size soruşturma açılmaz' dedi.''

"ŞİFREMİ KIRIP HASTAYI ÜZERİME GEÇİRMİŞLER"

''Sonradan öğrenilen işin doğrusu nedir? Bir tıbbi sekreter şahıs gece saatinde hastaneye gelerek, hastanenin bilgi işlem sistemine girerek benim şifremi sıfırlıyor, yani şifremi kırıyor. Demekki burada bilgi işlemin bir dahli var. Kendi kendine şifremi kıramaz. Kendi kendine gidip görevli olmadığı bir yerde bilgisayarı açıpta benim şifremi kırıp benim üstüme hasta alamaz. Şimdi şifreyi kırıyor ve hastayı kayıtlarda üstüme geçiriyor. Soruşturma bana böyle başlıyor. Burada benim şifremi sadece kıran yok kırdaran da var. Hastanedeki ilgili birime, 'bu şifreyi nasıl kırıpta hastayı benim üzerime geçirmişler' diye sorunca 'hocam bizde bilmiyoruz, şifreniz kırılmış. Ben ne yapabilirim. Oradaki adam benden emir almayıpta başkasından emir alıyorsa ben ne yapabilirim'' diyor. Demekki daha üstlerden emirler gidiyor. Ve bu soruştuma böylece açılıyor.''

''ASIL HESAP VERMESİ GEREKEN KİŞİ BANA SORUŞTURMA AÇIYOR''

İşin ilginç yanı ise, acil serviste o gün görevli olan ve hastaya yatış vermesi gereken doktor arkadaşımız bana soruşturma açıyor. Aslında bana soruşturmayı kimin açması gerekir, tabiki de Dekan açar. Benim disiplin amirim kimse soruşturmayı o açar. Bu yetki nereden gelmiş bu doktora. Asıl hesap vermesi gereken kişi bana soruşturma açıyor. Ben tabiki de hukuk mücadelemi sürdürdüm. Olayın aydınlatılması için dilekçeler yazdım. Dilekçelerime yanıt alamadım. En son avukatım aracılığı ile rektörlüğe dilekçe yazdım. Dedim ki ''Ben bu hastayı hiç görmedim bilmiyorum, nasıl üstüme kayıt edildiğini de bilmiyorum. Çünkü şifremin kırılıp bu hastanın benim üzerime nasıl geçirildiğini ispatlamam lazım.'' dedim.'' şeklinde konuştu.

"YOĞUN BAKIMLARDA HAVALANDIRMA YOK"

KSÜ Tıp Fakületsi'nin yoğun bakımlarında havalandırmanın olmadığını söyleyen Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin, ''Türkiye'ye ilk virüs 11 Mart 2019'da geldi. 21 Mart 2019'da Kahramanmaraş'a gelen ilk virüs, havalandırmanın ve iklimlendirmenin olmadığı yoğun bakımda mahsur kaldı. Dolayısıyla ilk virüsü, orjinal virüsü arıyorlarsa yoğun bakımda bulabilirler. Çünkü havalandırması yok, o virüs bir yere çıkamaz. Yoğun bakıma giren asistan doktorlarımız Covid oluyor.'' şeklinde ifade etti.

''SGK'YI ZARARA UĞRATTILAR''

''Bunun sorumluları, üniversitede bir komisyon vardı. Bilimsel komisyon. Komisyondaki doktorlar diyarlardı ki komisyon kararı aldık ve rektöre imzalattık. Bir şeye itiraz ettiğimiz zaman 'kardeşim sen ne konuşuyorsun, rektör imzaladı' diyorlar. Bende onlara diyorum ki, komisyon kararları mevzuatları delemez diyorum. O zaman ben de çıkartayım bir komisyon kararı merkez bankası her gün bana 10 kilo altın verecek diye. Ben de gideyim 10 kilo altın alayım. Böyle birşey olabilir mi? Mümkün değil. Komisyon kararı çıkarttık diyorlar. Komisyonda kimler var. Üniversitenin bilim kurulunda olan komisyonların hepsini toplayın, benim Covid makalelerimizin yarısı kadar makaleleri yok. Üniversitedeki bilim kurulu Covit yoğun bakımını bile girmemişlerdir, bilmiyorlardır. Bir yoğun bakımda 12 priz olması lazım. Bizde 6 piriz vardı. Birini takacağımız zaman diğerinin fişini mi çekmemiz lazım. Ben daha bunu açılırken söyledim. Yoğun bakımın Ağustos'a kadar ruhsatı yoktu. Böylece kesilen faturalar yoğun bakım üzerinden kesildiyse SGK'da zarara uğratılmış oluyor zaten. Bunun da bir bakılması inceletilmesi gerekiyor.'' diye konuştu.

HASTALAR NEDEN ÖLÜYOR?

KSÜ Tıp Fakultesi'nde Covid hastaları neden hayatlarını kaybettiklerini açıklayan Doç. Dr. Ahmet Rıza Şahin, ''Ben şuan yeni bir merkezdeyim, 6 aydır burdayım. Serviste daha hasta kaybetmedik. 'Niye kaybetmedik?' çünkü bir sistem var. Şimdi bunların bana bir soruşturma açma isteği var. Soruşturma açmaları için ne olması lazım insan ölmesi lazım. Kim ölecek benim hemşehrim ölecek. Benim insanım ölecek. O zaman ne yapmaları lazım, Ahmet hocanın yanına daha çok tecrübesiz az doktor verelim ki onlarla çalışsın ve hastalar ölsün. Şimdi bir Covid servisi var. Covid servisi 4 parça. İlk 2 servisi enfeksiyon hocaları yönetiyor. Haftalık giriyoruz buraya. Haftalık şift atıp dönüyoruz. Şimdi ben geliyorum ben gelene kadar 2 asistan bakıyor 30 yataklı serevise. Ben geliyorum bir asistana düşüyor. 15 günlük 20 günlük 1 aylık 3 aylık asistanlar yani tecrübesiz görülen asistanlar benim yanıma veriliyor. Ve benim görevim bittiği gün asistanlarım aranıyor deniyor ki sen gelme artık niye çünkü biz Ahmet hocayı zora koyduk. Hasta öldüyse öldü bu arada. Şimdi bizim burada yeni geldiğim merkezde nasıl bir sistem var. Servislerde 20 yatak var en fazla 15-16 hasta yatıyor. Gündüzleri bir hoca bir uzmanız. Geceleri bir uzman bir asistanız. Burada bir hasta ölür mü? Ölmez ama KSÜ Tıp Fakultesi'nde gündüz bir hoca gece tek başına bir asistan serviste görev yapıyor. 3 aylık bir asistan hastanenin bilgi işletim sistemini bilmez, kanın nereden istiyeceğini, nereden bakacağını, nereye göndereceğini bilmez. hastanede yoğun bakımın yerini bilmez.'' şeklinde konuştu.

DOKTORLAR NEDEN KAÇIYOR?

KSÜ Tıp fakültesi'nde öğretim üyelerinin nasıl kaçırıldığını anlatan Doç. Dr. Şahin, ''Niye ayrılmasın. Şunu diyebilirler bakın 'hocam sen birşeyleri eksik mi yapıyordun' hayır. Ben çok iyi çalışıyordum. Covit'in 7 Ocak 2020 yılında Çin Hükümeti diyor ki yeni bir koronavirüs türedi 20 Ocak'ta da tanımlıyorlar 'Nova Koronavirüs' diye. Biz Bunun üzerine hemen başladık çalışmaya, üniversitede doktor hekim arkadaşlarımızla. Hemen otorduk harıl harıl çalışyıoruz. 12 Şubat 2020 günü Türkiye'nin ilk Dünya'nın 41'nci Covit makalesini yayınladım. Dünyanın en bilimsel dergilerinde atıf aldım. Bunu KSÜ'nün hocaları yaptı, ben yaptım, arkadaşlarım yaptı. Bir ekiple yaptım tek başıma yapmadım. Kaçırdıkları hocaları nasıl bir hoca oldukları için söylüyorum. Benim 8 tane Covit ile yayınım var. Orada bir bilim kurulu var ama toplasan 4 tane yazıları yok. Ama Covit'e karar veriyorlar. Covit'i nasıl yöneteceklerine karar veriyorlar. Bu yoğun bakımdaki sıkıntılar üzerine bölüm başkanımız Selma hoca dedi ki 'ya çok hatalı işler yapıyorsunuz' diye bizim bölüm başkanımız. Benim bilim kurulunda olmam lazım dedi. Bakın Selma hocamız yok bilim kurulunda, ben yokum, kimler var bir gidin bakın. Selma hocamızın bilim kurulunda olması için dilekçe verdi dilekçesini reddettiler. Ana bilim dalı başkanı bilim kurulunda olmayacakta kim olacak.'' dedi.