Önce Kahramanmaraş'ta, ardından Hatay'da meydana gelen iki büyük deprem tüm ülkemizi derinden etkiledi. Yıkılan binaların ve enkaz altında kalan insanların hikayelerinin yanı sıra kameralara yansıyan bazı görüntüler de endişe ve korkuyu artırıyor. Görüntülerden biri de deprem meydana geldiğinde gökyüzünde beliren şimşek benzeri ışık.

İLK OLARAK JAPONYA'DA KAYDA GEÇTİ

Ortalığı kasıp kavuran depremler ve sorunlu ışıklandırmalar adına Haarp teknolojisi, ani hava değişimleri ve hatta UFO'lar anılırken aslında durumun bilimsel bir açıklaması var. Hatta bazı yazılı kaynaklar bu lambaların MÖ 89 gibi erken bir tarihte ortaya çıktığını belirtmektedir. 1965, ilk kez kamerayla belgelendiği yıldı.

Japonya Tarihsel Deprem Arşivi, Japon tarihi boyunca bu tür ışıkların yaklaşık 55 örneğini kaydeder. Deprem ışıkları, özellikle büyüklüğü 5.0 veya daha büyük olan depremler sırasında dünyanın diğer bölgelerinde de görülebilir. 1811-1812 Missouri depremi, 1906 San Francisco depremi, Kanada'daki 1988 Saguenay depremi, İtalya'daki 2009 L'Aquila depremi, Meksika'daki 2017 Chiapas depremi ve çok daha fazlası.

DEPREM IŞIKLARININ BİLİMSEL ADI: LÜMİNESANS

Darbeye dayanıklı ışıkların aslında birkaç adı vardır. Plaka yıldırım, top yıldırım, flama gibi. Bilimsel adı lüminesans veya tribolüminesanstır. Görünüşlerinin tek bir form veya renkle ilgisi yoktur. Mavi, kırmızı, beyaz, mor ve pembenin parıldayan tonlarıyla birlikte alevler ve parlak çizgiler şeklinde ışık topları görülebilir.

KUVARS, IŞIKLI REASKİYONA DAHA YATKIN

Bu konuda birçok çalışma yapılmıştır. Shinshu Üniversitesi'nden Yupik Enomoto, ışıkların heyelanla aynı anda belirdiğini fark etti. Işığın kırılma, sürtünme veya kayaların içindeki kimyasal reaksiyonlar yoluyla yayılıp yayılmadığını belirlemek için granit, kireçtaşı, piroklastik kayalar ve diğer kayalar üzerinde deneyler yaptı. Enomoto, kaya örneklerini kırdı ve granitin en güçlü tepkiyi verdiğini buldu. Enomoto, kuvars içeren kayaların ışıldama reaksiyonlarına girme olasılığının daha yüksek olduğuna inanıyor.

KAYALARDAKİ STRES SEVİİYELERİ DE YOL AÇABİLİYOR

Bazı bilim adamları ayrıca depremler sırasında kayalardaki yüksek stres seviyelerinin kayalardaki kimyasal bağların kırılmasına ve oksijenin iyonlaşmasına neden olduğuna inanıyor. Bu iyonlar kayadan kaçar ve parıldadıkları atmosfere girerler.

Bu iyonlaşma hipotezi laboratuvarda test edildi ve kayaların basınç altında iyonları serbest bıraktığı görülüyor. 2011'deki 9.0 büyüklüğündeki Tohoku depremi de bunu doğruladı. Burada sallanma başlamadan birkaç dakika önce atmosferde bir elektron kütlesi oluşur.

BİRBİRİNE SÜRTÜNEN KAYALAR IŞIK FLAŞLARI OLUŞTURUYOR

2014 yılında Rutgers Üniversitesi'nden Troy Shinbrot, aynı tür kaya parçacıklarının birbirine sürtündüğünde elektrik yükü oluşturduğunu gösterdi. Şarj, hava ile reaksiyona girerek onu elektriklendirir. Bu, parlak flaşlar oluşturur. Testi tekrarlayın ve aynı sonuçları yeniden oluşturun. Bu atılım, Enomoto'nun hipoteziyle daha uyumlu görünüyor.