Kenan İmirzalıoğlu'nun sunduğu Kim Milyoner Olmak İster?, 04 Kasım Pazartesi akşamı 841 yeni bölümüyle izleyici karşısına çıktı.

Kim Milyoner Olmak İster? yayınlandığı günden beri en çok izlenen yarışmalardan biri olma özelliğini koruyor. Özellikle arama motorlarına bakıldığında 'Kim Milyoner Olmak?' son bölüm konusunda yapılan internet araştırmalarının hayli yoğun olduğu görülüyor.

Yarışmada sorulan soru şu şekildedir;

Mevlevilikte 'Can' adı verilen Mevlevi adaylarının Dede unvanı alabilmeleri için tamamlamaları gereken çile'nin süresi kaç gündür?

A- 99

B- 40

C- 1001

D- 354

(Doğru cevap: C- 1001)

Mevlevîhâneler 1001 günlük eğitimi verebilen Âsitâneler ve bunlardan daha küçük olan, eğitim teşkilatı bulunmayan Zâviyeler olmak üzere iki çeşittir. Âsitâneler diğerlerine göre daha merkezî idiler ve daha örgütlü bir yapıları vardı. Dedeler sadece Âsitânelerde eğitilirdi ve 1001 günlük çile döneminin gerçekleştiği Matbah-ı Şerîf olarak adlandırılan mimari bölüm yalnızca Âsitânelerde bulunurdu. Âsitânelerdeki Postnişînler Zâviyelerdeki Postnişînlerden daha yüksek bir statüye sahiplerdi. Zâviyeler Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok şehrinde, hatta köylerinde kurulmuştu. 17. yüzyıla kadar Zâviyeler, İmparatorluğun genişleyen sınırları içerisinde yayılmış ve daha geniş bir kesime hizmet vermişti. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde 140’a yakın Mevlevîhâne bulunmakta idi. 

Mevlevi Tarikatine intisab edenleri üç gurupda değerlendirebiliriz.

Birinci grup da 1001 günlük eğitim süresini başarıyla tamamlayan, çile çıkaran ‘Can’a yapılan özel bir törenle ‘Dede’ unvanı verilirdi. Kendisine ya o Mevlevîhâne’de bir hücre verilir veya başka bir Mevlevîhâne’ye gönderilirdi.

İkinci grup da ‘Çile’ çıkarmamakla birlikde Mevleviliğin örf ve adetlerine uyarak ‘Derviş’lik vecibelerini yerine getirenler.

Üçüncü grup da, Mevlevîhâne’deki bazı derslere dışarıdan devam eden, Semâ çıkaranların (öğrenen) yanı sıra sadece sohbetleri dinlemeye ve Semâ törenlerini izlemeye gelen Muhibbânlar da vardı.

Özetle, Mevlevîhâneler Hz. Mevlâna’nın düşüncelerinin öğretildiği, dinî ve edebî bilgiler yanında birer konservatuar, birer akademi gibi sanat eğitimi de veren okullar olmuşlardır. Özellikle İstanbul’daki Mevlevîhâneler Türk müziği üstadlarının yetişmelerinde önemli bir rol oynamıştır.