BİZİM kuşaklar çok iyi bilir...

Müfettiş sınıfa girer…

Ve sormaya başlar:

‘’Oğlum adın ne?

Hz. Ebubekir.

Oğlum adın ne diye sordum?

Haaa Hz. Şaban.

Kaç yaşındasın?

Bin dört yüz elli üç.

Roma’yı kim yaktı?

Anam.

Evladım senin anan kim?

Kanuni Sultan Süleyman.

İlk halife kim?

İmparator Neron.

Kafayı tınlatan müfettiş kendisi konuşmaya başlar:

‘’Çocuğum karıştırıyorsun, Roma’yı yakan Hz. Şaban’dı, İlk Halife İmparator Neron, Yani Padişah Neron, Hz. Şaban’la beraber Roma’da, ananı, günde 1453 kere, kanunen... Affedersiniz Mahmut Hoca ben biraz karıştırdım galiba…’’ der ve kendini sınıftan zor atar…
 

*
 

Unutulmaz Hababam sınıfı replikleridir bu sözler…
 

*
 

(Mahmut Hoca) Kel Mahmut rolünü oynayan Münir Özkul gibi, bizim şehrimizde de Mahmut isminde bir hoca var…

Yiğit lakabıyla anılır…

Okulda öğrenciler arasında ‘’Deli Mahmut’’ derlermiş buna…
 

*
 

Bu Mahmut, bir gün siyasete atılır…

Ve Kanal Maraş’ta beni ziyarete gelir…

Ceketlerini ilikler ve oturur. Ellerini ovuşturarak:

‘’Mustafa Abi… Ben bu şehrin çocuğuyum… Aynı mahallenin bir evladıyım… Siyasete atıldım… Sen bu şehirde gazetecilikte bir çığır açtın… Yazdıkların müthiş ses getiriyor… Kimsenin yazamadığını yazıyorsun… Bana destek olmanızı rica ediyorum… Haberlerinizde ve köşe yazılarınızda bana destek verirseniz çok sevinirim…’’
 

*
 

Tabi bu ziyarette bu konuşmaları dinleyen birkaç kişi daha vardır…
 

*
 

Bu Mahmut, yanıma gelip, el pençe divan durup, yalvaran sözlerini unutmuş, bana sosyal medyada, ‘’Adam Hamamcı, adam su tesisatçısı ama gazeteciyim diyor.’’ Diye laf atmış…
 

*
 

Evladım, aslını inkâr eden haramzadedir zaten…

Doğrudur, Hamam yaptırdım…

Su tesisatçılığı (Malzemeciliği) yaptım…

Eksik yazmışın evladım bak ekleme yapıyorum…

İyi dinle…

Dayımın yanında oto döşemeciliği yaptım...

Kasap halinde kebabçılık ve çaycılık yaptım...

Baba mesleğim, elektrikçi ustasıyım…

Hatta halde, kamyonların üzerinden karpuz da attım…

Yani hamallıkta yaptım…

Gocunmadım evladım…

Hangi işi yaptıysam hakkıyla şerefimle yaptım…

Şu an da bu şehir de yazılmayanları, hatta yazılamayanları yazan, konuşan, cesur yürek lakabı takılan biri olarak gazetecilik yapıyorum…
 

*
 

Peki ya sen?

Siyasete girdin, ne konuşulacağını bilmez bir edayla, kendini büyük babanın bir evladı sanarak atıp tutmaya başladın…

Sahi kaç ay sürdü, Genel Başkan Yardımcılığın…

13 ay mı?

Kim getirdi seni o makama?

Veya kimler o makama gelmen için kulis yaptı?

Sahi görevden mi aldılar seni evladım?

Sus konuşmasını bilmiyorsun, kimsin sen mi dediler?
 

*
 

Ahhh be Mahmut Hoca ahhh…

Okumakla adam olunmuyor derlerdi inanmazdım...

Nasıl ki, Münir Özkul (Nur içinde yatsın) Hababam sınıfında ''her hocanın bir lakabı var'' diyor ve kendi adını ‘’Kel Mahmut’’ olarak söylüyorsa da…

Okulda sana takılan ‘’lakabı’’ buradan sana demiyorum…

Benim hakkımda nasıl istihbarat aldıysan…

Kendi lakabın hakkında da bir çalışma yap…

Sen kendin öğren evladım…
 

*
 

Beni güya aşağılamak adına ‘’Adam hamamcı, adam su tesisatçısı ama gazeteciyim diyor’’ diyorsun ya!

Evladım, madem gazeteci değilsem, yanıma gelip el pençe divan durup ‘’bana destek ol’’ diye niye yalvardın?

Sen değil miydin, o yalvaran sözlerle ve ellerini ovuşturarak konuşan…

Yoksa başka Mahmut muydu?

Mahmut Hoca...