Üniversiteli demek; aydın, topluma yol gösteren ve yön veren insan demektir. Bu nedenle üniversiteler ülkelerin ve şehirlerin çağdaş yüzünü temsil eder. Hatta gelişmişlik seviyesi belirlenirken üniversite mezunu oranı da dikkate alınır. Bilimin, üretimin lokomotifidir. Yapmış oldukları icatlar ve buluşlar ile üniversiteler TV’lerde boy gösterir.

 

Bizim üniversitelerimiz ise biraz farklı. Daha çok haberlerde öğrencilerin birbiriyle ve polisle çatışmasıyla ön plana çıkar. Öğrencilerin herhangi bir bilimsel buluş ile ekranlara çıkması nadir iken, hemen hemen her gün birbiriyle veya başka biriyle çatışma nedeniyle çıkması normal hale gelmiştir.

Daha önceleri yayınlanan dünyanın en iyi 100 ve 500 üniversitesinde bizim üniversitelerimiz maalesef yoktu. Son zamanlarda birkaçı ilk 500 e girmeyi başardı. Bu iyi haber.

 

2014-15 sıralamasında ODDÜ 85. sırada yer alarak ilk yüze giren tek üniversite oldu. Boğaz içi ise 139, İTÜ 165. sırada kendilerine yer buldular.

 

Bu sıralamada ölçüt olarak; %30 oranında eğitim, %30 bilimsel yayınlara yapılan atıf, %30 araştırma, %7,5 Uluslararası görünüm ve %2,5 sanayi gelirleri dikkate alınıyor.

 

Bu sıralamada böyle gerilerde olmamız ve uzun zamanlar ilklere bile giremememiz biraz tuhaf gelmiyor mu? Çünkü dünyanın en iyi 17. ekonomisi olan bir devletin ilk yüze üniversite sokamaması bana biraz tuhaf geliyor. Normal sıradan üniversiteleri saymıyorum. Ama ülkemizin en iyi ve başarılı öğrencilerini alan üniversitelerin ilk sıralara her zaman girememesi biraz acı geliyor. Ama nedeni de çok net ortada olsa gerek.

 

Yıllardır üniversiteler kendisini Devletin ve Laikliğin koruyucusu olarak gördüler. Bilimsel buluş yerine siyasi gösterilerle ortaya çıktılar. Bu nedenle de bilimsel çalışmalar ve icatlarla anılmak yerine, siyasi şovlar ve yürüyüşlerle anıldılar.  Özgürlüklerin koruyucusu olarak görülmek yerine, yasaklarla ön plana çıktılar. Hal böyle olunca da başarı ve ilklere girmek hayal oldu.

 

Bilimsel çalışma yok, bu bir şey değil diyelim, ama üniversiteliler arasında sevgi ve saygıda yok. Üniversiteli aydın olmalıdır, üniversitede kişiler değil fikirler çatışmalıdır. Yıl olmuş 2014-15 hala bizim üniversiteli öğrenciler sağ sol, Kürt Türk çatışması yaşıyor. Bunların ülkemize, şehrimize ve bilime kazandıracakları bir şeyin olmadığını, aksine hepimize çok şey kaybettireceklerini de iyi biliyoruz. Bu ülke yıllarca üniversite kavgaları, sağ sol çatışmaları ve ölümleri çok yaşadı.

 

Bu kavgaları edenler eskiden ülkenin ve görüşlerinin savunucusu olarak görülüyordu ve destekleniyordu belki, ama artık halk bunlardan bıkmıştır ve bunları ülkenin önünde engel olarak görmektedir. Bu kavgaları istemiyor, kavgalara karışanlara pekte sıcak bakmıyor. Aksine onları reddediyor, dışlıyor.

 

Artık üniversitelerimizin bilim ve buluşlarla anılmasını istiyoruz. Biz uzaya uydu fırlatılırken onu protesto edip etrafı yakıp yıkan gençlik değil, daha güzelini ve iyisini yapan gençlik istiyoruz.

Siyaset yerine bilim üreten, yasakçı zihniyet yerine özgürlükleri savunan üniversiteler, hocalar ve öğrenciler…

 

Artık üniversiteliler kendileri değil fikirlerini çatıştırsın istiyoruz.

 

Bu gençlerin aydın olmalarını ve olduklarını yaşantılarıyla da göstermelerini istiyoruz.

 

Üniversitelerden ve gençlerden çok şey mi, istiyoruz?