Hz. Peygamber, söz ve fiillerinde insanlığın, hayatın her sahasına dair takip edeceği misaller bulunan, yolundan gidenlerin, hayatlarını sevgi, güzellik, huzur ve hayırla süsleyecekleri örnek bir insandı.

 

Kendisine peygamberlik verilmesinin ilk dönemlerinde, üstlendiği görevin ağırlığını ve karşılaşabileceğini tahmin ettiği gelişmelerin kaygısını çekerken, Hz. Hatice (r.a.) nin söylediği şu sözler, onun kişiliğini tanımak açısından oldukça önemlidir. “… Vallahi, Allah seni utandırmaz. Çünkü sen akrabalarına bakarsın, sözün doğrusunu söylersin, fakir ve muhtaçlara elinden gelen yardımı yapar, hiç kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın misafirlere ikram eder onları ağırlarsın, Hak’tan gelen felaketler karşısında insanlara yardım edersin.

 

O, güzel ahlaklı, doğru, güvenilir, affedici, sabırlı, yumuşak huylu, alçak gönüllü, temizliğe önem veren, giyim kuşamına dikkat eden, azimli ve kararlı, sade yaşayan ve kanaatkâr, fâaliyetlerinde istikrarlı ve tutarlı, tebliğlerinde sadece Allah (c.c.)’nin rızasını gözeten, söylediklerini bizzat kendisi yaşayan, hitabeti en güzel bir kişilik özelliklerine sahip idi.

 

Hz. Peygamber, tebliğinde belli prensiplere bağlı kalmıştır. Onun mümtaz kişiliğinin yanı sıra, benimsediği ilkelerinde kısa sürede başarılı olmasında etkili olduğu inkar edilemez ve bu ilkelerin başlıcaları şunlardır: O, davete temel esaslardan başlamıştır. Hikmetle ve güzel öğütle davette bulunmuştur.

 

Muhatabın durumunu dikkate almıştır. Kırıcı olmamış, olaylara müsbet açıdan yaklaşmıştır. Seviyeye göre hitap etmiştir. Tebliğinde ortak noktalardan hareket etmiştir. Kolaylığı ve müjdelemeyi zorluk ve nefrete tercih etmiştir. İfrat ve tefritten kaçınmış, eğitim ve öğretime önem vermiştir. Zamanın gereklerini iyi tespit etmiş, imkanları iyi değerlendirmiş, istişareye önem vermiş davetinde evrenselliği gaye edinmiştir.

 

Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ ederken karşılaştığı birçok olumsuzluğa rağmen görevini en güzel şekilde yerine getirmiş ve ümmetine örnek olmuştur.

 

Hz. Peygamber (s.a.v) i örnek almak; Sahip olduğu ahlaki faziletleri hayata geçirmek, getirmiş olduğu mesajı benimsemek ve gelişen olaylar karşısında O’nun gibi tavır alabilmek şeklinde anlaşılmalıdır.

 

Yolunu tut ümmeti ol ümmeti

Tâ nasib ola sanâ Hak rahmetî.

 

MUHAMMEDÜ’L – EMİN (S.A.V) (GÜVENİLİR MUHAMMED)

 

Kur’an-ı Kerim Rasûl-i Ekrem (s.a.v) hakkında; “O, Allah’a inanır, mü’minlere güvenilir.” (Tevbe, 61) buyurmaktadır.

 

Peygamberimiz (s.a.v) de: “Yoksa siz bana güvenmiyor musunuz? Ben göklerin bile eminiyim.” buyurmuştur. (Buhari)

 

Kur’an-ı Kerim’de peygamber kıssaları anlatılırken, onların her birinin “Kavimlerine gönderilmiş emin elçiler” olduğu belirtilmektedir. (Araf-68, Duhan-18, eş-Şuara-107, 128, 162, 178)

 

Mısır hükümdarı Hz. Yusuf (a.s) u yüksek bir mevkiye getirmek isterken ona: “Bugün seen yanımızda yüksek makam sahibi emin birisin.” (Yusuf-54) diye güvenini belirtmiştir.

 

Vahiy Meleği Cebrail (a.s) a da İslam’ı literatürde “Ruhu’l-Emin-Güvenilir Ruh” denilir. “O Kur’an şüphesiz değerli, güçlü, Arş’ın sahibi Allah’ın katında itibarlı bir elçinin (Cebrail (a.s) – Hz. Muhammed (s.a.v)) getirdiği sözdür. O, orada sayılan güvenilen bir elçidir” (et-Tekbir, 19-21) buyurulmaktadır.

 

Emin; sözlükte “Kendisine güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı, başkalarından korkmayan kimse” anlamına gelir.

 

Hz. Muhammed (s.a.v) cahiliyye kötülüklerinden hiçbirine bulaşmadan tertemiz büyüdü. Çevresinde en mert, en iyi huylu en asil, komşuluk haklarını en iyi gözeten, en uysal, en doğru sözlü ve en güvenilir kimse olarak tanındı. Bu yüzdende “Muhammed’ül Emin -Güvenilir Muhammed” lakabıyla meşhur oldu.

 

İslam’dan önce Kureyş’ten bazı kişiler kıymetli eşyalarını Hz. Muhammed (s.a.v) e emanet ederlerdi. O Hılfu’l-Fudûl cemiyeti (Erdemliler Topluluğu) nede aktif bir üye sıfatıyla katılmıştır.

 

Rasul-i Ekrem (s.a.v) vahyi müteakiben evine geldiğinde Hz. Hatice (r.a) kendisine; “Korkma yemin ederim ki Allah seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten aciz olanların işini görürüsün, fakire yardım eder, misafiri ağırlarsın, Hak yolunda ortaya çıkan meselelerde halka yardım edersin. (Buhari) diye teselli verirken O’nun “Emin-En Güvenilir” sıfatını dile getirmekteydi.  Çünkü bütün peygamberlerin ve bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin bir sıfatı da (Emanet) “Emin” oluşlarıdır.

 

Merhaba ey kurretu’l-ayni Halil

Merhaba ey hâs-ı mahbûb-ı Celîl

 

Her ne dürlü kim saâdet vardurur.

Yahşi huy-u görklü adet vardurur.

 

Hak ana verdi mükemmel eyledi

Yaradılmışdan mufaddal eyledi

 

Dembeden âvâz gelirdi yâ “Emin”

Seni kıldım rahmeten li’l-âlemin.