Geçmişten günümüze insanımızın dayanışma ve yardımlaşma alışkanlığı devam ediyor. Bunu en iyi trafikte yapıyor. Yani insanlar devlete karşı birbirini koruyor. Eskiden merak ederdim karşıdan gelen arabanın neden bindiğimiz arabaya neden sellektör yapıp eliyle bir şeyler işaret ettiğini. Küçükken dolmuşla Maraş’a geliyorduk, içinde olduğumuz dolmuşa sellektör ve el işareti yapıldı. Tabi sadece bir araba değil birkaç tanesi yaptı, uyarı ikazı olduğunu sonradan anladığım, bu işareti. Şoför abi hemen hızını azalttı ve emniyet kemerini taktı.

 

O yıllardan beri dikkat ederim nerede çevirme ya da kontrol varsa mutlaka şoförler birbirlerini uyarır ve ikaz eder. Şimdi teknoloji döneminde yaşadığımız için uyarı ve ikaz işi çağ atladı. Artık yola çıktığınızda değil yola çıkmadan önce haber alıyorsunuz nerede çevirme nerede radar var. Geçenlerde bir tanıdığım demişti, Facebookta Kahramanmaraş’taki radarları ve polis kontrollerini bildiren bir hesap açılmış, orada herkes nerede çevirme ve radar var, hemen paylaşıyor. Şimdiki akıllı telefonlar sayesinde kişiler, gördüğü çevirme ve radarı anında fotoğraflayıp paylaşıyor, tüm herkese ilan ediyor.

 

Bu siteyi beğendiğinizde her gün mutlaka en az üç dört tane çevirmeyi görürsünüz. Bende siteye bakıp gülmüştüm, eski alışkanlıklar teknoloji ile şekil değiştirerek devam ediyor diye. Eskiden sellöktör yapma ve el ile yazma işareti yerini facebookta paylaşma almıştır. Bu hesabı birkaç internet haber sitesi de haber yaptı. Paylaşımcılar bu haber sitelerine ateş püskürüyordu.

 

Ama geçen gün dikkatimi bir şey daha çekti, sitede her çevirme ve hatta kırmızı ışıkta ışık ihlali yapanlar uyarılıyordu. Bu hiç de hoş bir şey değil. İşte burada iş değişiyordu, ihlal yapanlar kurallara uymayanlar, uyarılıyor. Halbuki en çok kazanın olduğu yer ışık ihlallerinin yapıldığı yerlerdir ve bu ışık ihlalini yapanların uyarılması çok yanlıştır.

 

Gelişmiş ülkelerde hata yapanlar yanlarındaki şoförler ya da yayalar tarafından anın da şikayet edilir. Bırakın polis var diye uyarmayı anın da polise şikayet ve ceza alması için gereken her şeyin yapılması. Cezayı yiyen elinden geldiği kadar yapmamaya çalışıyor aynı hataları, hele birde ehliyeti alınmış ve büyük oranda ceza verilmişse bir daha o hatayı yapmayı düşünmek değil aklının ucundan bile geçirmiyor.

 

Bizde yardımlaşma ve dayanışma adı altında yapılan bu uyarma işi kuralların küçümsenmesi ve ihlallerin artmasına neden oluyor. İkaz edenler karşıdakini uyararak onun parasının cebinde kalmasını sağlıyor. Böylece ona büyük bir yardım etmiş oluyor. Oysa ikaz edilmese ve kural ihlali yapanlar gereken cezaya çarptırılsa, aracını biraz daha dikkat ederek kullanacak ve kazalarda ölüm ve yaralanmaları önleyecek. Uymadığı zaman cezadan kurtaranlar, ocağını söndürdüğü ailenin de vebalini alacaklardır.

 

Ülkemizde trafik kazalarında her gün ve her yıl onlarca binlerce insanımızı kaybediyoruz. Kendi yakınlarımızdan biri ölene kadar da pek umursamıyoruz ama kendi yakınımızı da kısa sürede unutup eski hayatımızı devam ettiriyoruz. Bu paylaşımlarımızı ve ikazlarımızı yaparken tekrar düşünelim diyorum. Dünyada belki de trafik kazasında hayatını kaybeden insan sayısında ilklerdeyiz, bunu bir yerde bitirmeli ve son noktayı koymalıyız.

 

Kazalarda ölen ve yaralananlara sebep vermek yerine, önleyen ve engelleyen olmak daha doğru bir davranış olur. Bu nedenle kurallara uymayanların polise yakalanmaması için uyarılması yerine yakalanması için elimizden gelenin yapılması gerekir diye düşünmeliyiz.

 

                Kurallar çiğnenmek içindir, anlayışı ile yetişen insanlar hem kuralları çiğniyor, hem de çiğneyenlere yardımcı oluyor. Ülkemizin iyiye ve doğru evrilmesi için elimizden geleni yapalım, gerilemesi ve bozulması için değil. Kurallar ve kanunlar herkese lazım…