Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan "Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri" raporunda son üç yılda işlenen kadın cinayetleri ve çözüm önerileri ele alındı. Rapora göre, en çok kadın cinayeti eylül ayında işlenirken, cuma günü kadınların en çok öldürüldüğü gün. Kış mevsimi de cinayetlerin en çok işlendiği zaman dilimi. Önerilerde ise evden uzaklaştırma kararı verilen faillerin çaresizlik ve konfor kaybının yarattığı öfkeyle kadınları öldürebildiği belirtilerek, uzaklaştırma kararı verilen kişilere yer temin edilerek rehabilitasyon uygulanması gerektiği vurgulandı.

3 yılda 932 cinayet

Polis Akademisi Suç Araştırmaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Coşkun Taştan ve Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Suç Araştırmaları Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Aslıhan Küçüker Yıldız tarafından hazırlanan "Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri 2016-2017-2018 Verileri ve Analizleri Raporu"na göre, üç yılda 726’sı polis, 206’sı jandarma kayıtlarına geçen 932 kadın cinayeti işlendi. Rapora göre, İstanbul kadın cinayetlerinde ilk sırada yer alırken onu Ankara, İzmir, Antalya, Gaziantep, Bursa, Adana, Mersin, Manisa ve Denizli izliyor. Cinayetlerin yüzde 52.8’i ateşli silahlarla işlenirken, yüzde 31.9’unda kesici ve delici alet kullanılıyor. Cinayetlerin yüzde 7’si boğma, yüzde 3.9’u bedensel güç kullanma şeklinde gerçekleşmiş. Raporda dikkat çeken en önemli nokta ise cinayetlerde kullanılan silahların yüzde 83.9’unun ruhsatsız olması.

En az cumartesi

Rapora göre, cinayetlerin yüzde 9.9’u eylül ayında işleniyor. Onu yüzde 9.7 ile aralık ayı izliyor. En az cinayet ise yüzde 6.3 ile kasım ayında işleniyor. Cinayetlerin yüzde 26.7’si kışın işlenirken, yazın daha az kadın cinayeti işlendiği görülüyor. Günlere göre bakıldığında ise kadın cinayetlerinin en çok işlendiği gün cuma.

Cinayetlerin yüzde 16.7’si cuma günü işlenirken, cumartesi günü en az kadın cinayetinin işlendiği gün oldu. Cumartesi günü işlenen cinayetlerin oranı yüzde 12.6. Saatler sıralamasında ise cinayetlerin yüzde 29.2’si gün içinde saat 12.00 ile 17.59 arasında işlenmiş. 00.00-05.59 arası ise kadınların en az öldürüldüğü saat dilimi. En çok 26-35 yaş arasındaki kadınlar öldürülürken, öldürülen kadınların yüzde 58.5’i evli, yüzde 16.1’i ise boşanmış.

Çocuğu uğruna

Rapora göre kadın cinayetlerinin faillerinin yüzde 82.4’ü yakalanırken, yüzde 16.2’si intihar etmiş. Sadece 1.3’ü firari konumda. Cinayeti işleyenlerin yüzde 86.5’inin sabıkası yok. Faillerin yüzde 63.5’i eş ya da duygusal partner, yüzde 32’si akraba, yüzde 1.7’si ise komşu.

Raporda "Kadınları zayıf düşüren etkenler" başlığı altında özellikle evli ve çocuklu kadınların çocuklarının geleceğini düşünerek eşlerinden ayrılmaktan kaçındıklarına dikkat çekildi. Yine kadınların eve dönmezlerse öldürülecekleri korkusuyla geri döndükleri ve öldürüldükleri belirtildi. Raporda, "Cinayete sosyal çevrenin neden engel olmadığı sorusu" da ele alındı. Buna cevap olarak, riskin görülemediği durumların yanı sıra bazı aile üyelerinin olaylara kayıtsız kaldıkları, bazı sosyal çevrelerin ise öldürme eşiğinin aşılmasına katkıda bulunduğu vurgulandı.

'Konfor kaybıyla cinayet işliyor'

Raporda, evden uzaklaştırılma kararıyla ortaya çıkan çaresizlik ve “konfor kaybı”nın yarattığı öfkeyle faillerin eve bir şekilde girmenin yolunu bulup kadınları öldürebildiği belirtildi. Buna karşılık, “Özellikle riskin yüksek olduğu, evden uzaklaştırma gibi önleyici tedbirler  verilen kişilerin hem rehabilitasyon hem de kalacak yer temini için yatılı öfke kontrol programlarına alınmalarının sağlanması ve bu programın ülke genelinde yaygınlaştırılması hayati öneme sahiptir” denildi.  

‘Kol kırılsın yen içinde kalsın’

Aile içi konuların ayrıntılı olarak polise anlatılmasının şüpheli erkeği rahatsız ettiği ve daha da öfkelendirdiğinin belirtildiği raporda, bu nedenle kadınların polisten önce gidebileceği ara yapıların üzerinde durulması gerektiği belirtildi. Yine kadınların şiddet gördükleri eşlerinden kolay ayrılamadıkları, uzaklaştırma kararına rağmen ve sorunu çözmeden bir araya geldiklerinde cinayetlerin işlendiğinin görüldüğü de raporda vurgulandı. Bu durumun uzaklaştırma kararı alınan yüksek riskli vakaların takibinin yetersizliği sorununu gündeme getirdiği belirtilirken, kadınların durumunun belli kısa aralıklarla sosyal araştırmacılar tarafından değerlendirilmesi, uzaklaştırılan erkeğe yönelik rehabilitasyon çalışmalarının ciddiyetle yapılmasının elzem olduğu kaydedildi.

Yeniden yakınlaşma sorunu

Raporda, "Öldürme fiili basit ve gündelik bir eylem değildir. Öldürme eyleminin önünde ahlaki, dini, kültürel, kanuni, hukuki, fiziksel ve psikolojik engeller var. Bu nedenle öldürme fiilinin gerçekleşmesi için bireylerin bu alanlardaki bariyerlerin tamamını aşması gerekir. Olay tutanakları incelendiğinde failin bu bariyerleri aşmasını kolaylaştıran birtakım faktörler olduğu tespit edilmiştir. Bazı vakalarda özellikle erkeğin kalacak yerinin bulunmadığı uzaklaştırma kararları ve aldatma şüphesi olduğunda, tedbir kararı uygulandıktan sonra eşlerin yeniden fiziksel yakınlığa girmeleri cinayete giden yolda bir etkendir" denildi. Alkol ve madde kullanımı, üçüncü şahıslarla ilişki, psikiyatrik bozukluk, reddedilme, ayrılık sonrası çocuklarla görüşmede yaşanan sorunlar, toplumsal baskı da cinayetin işlenmesini kolaylaştıran faktörler olarak sıralanıyor.

(Milliyet)