Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;

TÜRKİYE'DE İLK VİRÜS VAKASI

Sözlerimin hemen başında dün gece Sağlık Bakanımız tarafından yapılan Corona Virüsü açıklamasına temas etmek istiyorum. Avrupa'dan gelen bir vatandaşımızda tetkikler sonucunda Corona Virüs tespit edildi. Genel sağlık durumu iyi olan bu vatandaşımızın bu vatandaşımızın tedavisi sürüyor. Ailesi ve yakın çevresi de şu anda izlemeye alınmış durumda.

Bu hastalığın ülkemize sirayet etmemesi için gereken her türlü önlemi vakitlice alalım. Ancak biz hangi tedbiri alırsak alalım yakın çevremizde bu kadar yaygınlaşmış bir virüsten tamamen korunmak maalesef mümkün olamadı. Ülkemizdeki vaka Avrupa kaynaklı, şimdilik tek bir örnekten ibarettir. Sağlık Bakanlığımız, diğer bakanlıklarımız ve kurumlarımızla işbirliği halinde gereken koruma tedbirlerini sıkı şekilde uygulayacak, nitekim yarın da dar çerçeve bir toplantıyı başkanlığımda yapacağız.

Vatandaşlarımızdan ricam, sağlık personelinin bu konudaki itirazlarına harfiyen uymalarıdır. Bu virüsten korunmanın ilk şartı temizliktir. Temizliği imandan cüz sayan bir inancın mensupları sıfatıyla bu da milletimiz tarafından işin en kolay tarafı olmalıdır. Biz de geçtiğimiz Cuma gününden beri tokalaşmayı, kucaklaşmayı, uzaktan selamlaşma yöntemine geçerek bu çerçevede üzerimize düşenleri yerine getirmenin gayreti içindeyiz. Sadece Türkiye’de değil yurt dışında da.

Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden daha güçlü değildir. Her hastalık gibi bu virüse karşı da bireyler olarak göstereceğimiz dikkat ve alacağımız tedbirler en etkili korunma yöntemi olacaktır. Özellikle yaşlılarımızın ve bünyesi zayıf vatandaşlarımızın en azından bir müddet kalabalık yerlerden uzak durmaları gerekiyor. Milletimiz nice dertleri, saldırıları göğüslemeyi başarmıştır. Allah’ın izniyle bunun da üstesinden gelecek. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

İDLİB MUTABAKATI

Perşembe günü gittiğimiz Moskova’da İdlib’de yaşanan krizi en azından bir süre için engelleyen bir sonuçla döndük. Türkiye’nin İdlib’de bir ay boyunca fiilen yürüttüğü operasyonlar sınırlarımıza dayanan tehditlerin önüne geçme kararlılığımızın bir ifadesidir. Harekata katılan tüm askerlerimizin alınlarından öpüyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Gazilik, şehadet bunlar bizim için çok çok yüksek mertebeler. Suriye’de bulunma amacımız ne bu ülkelerin topraklarını işgal ve ihlak etmektir. Ne de bölgedeki güçlerle bilek güreşinde tutuşmaktır. Türkiye’nin Suriye’de özellikle vermekten geri durduğu her mücadeleyi kısa bir süre sonra kendi topraklarında yürütmek zorunda kalacağı gerçeğini asla aklımızdan çıkartmamalıyız.

Suriye ile olan 911 kilometrelik sınır hattımızın her karışını, hem terör örgütlerini hem de mezhepçi rejim güçlerini uzak tutacak şekilde güvenlik altına almakta kararlıyız.

"SÖZLERİNİ TUTMAZLARSA ÜZERLERİNE DAHA AĞIR ŞEKİLDE GİDERİZ"

İdlib’de gerçekleştirdiğimiz harekat diğerlerinden farklı olarak sadece terör örgütüne değil aynı zamanda çok daha donanımlı bir güce karşıydı. Bu süreçte ülkemizin, ordumuzun kamusu ve özel sektörüyle savunma sanayiimizin kabiliyetlerini görme tartma imkanı bulduk. Çok daha büyük mücadelelere hazır olduğumuzu gördük. eksiklikleri tamamlayarak, koordinasyonu güçlendirerek, projelerimizi hızlandırarak Türkiye’yi bölgesinde ve tüm dünyada etkin bir güç haline getirme kararlılığımızı bu vesileyle teyit ettik. İdlib’de masumları katleden rejim, ülkemizin gücü karşısında Suriye krizinin başından beri en ağır kayıpları vererek bu işin öyle kolay olmadığını görmüştür.

Ateşkes kararının akabinde İdlib halkı uzun bir aranın ardından ilk defa rahat nefes almıştır. Elbette henüz İdlib’de kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değildir. rejimin ve onunla birlikte çalışan mezhepçi milislerin ateşkese ne kadar bağlı kalacakları belirsizdir. Daha şimdiden ufak tefek de olsa ateşkes ihlalleri yaşanmaya başlamıştır. Rusya ile vardığımız anlaşmaya uygun bir şekilde gelişmeleri paylaşıyoruz. Rejimi ve onu destekleyen milislerin ateşkes hattına yaptıkları yığınakları da yakından takip ediyoruz. Karşımızdakiler sözlerimi tutmazsa bir öncekinden daha ağır bir şekilde üzerlerine gitmekten de asla kaçınmayız. Sadece karşılık vermekle kalmayacak, çok daha ağır mukabelede bulunacağız.

"KAÇ TANE GÖZLEM NOKTASI OLDUĞUNU BİLMİYOR"

Buraya bir parantez açayım. Bay Kemal, kaç tane gözlem noktası olduğunu dahi bilmiyor. Arkadaşlar yuha falan gerek yok. Bunlara bedeli sandıkta ödettiğiniz sürece o zaman bunlar neyin ne olduğunu çok daha iyi anlayacaklar. Bakın bir şeyi çok iyi kavramamız lazım. AK Parti davası sıradan bir dava değildir. Biz 17 – 18 senedir biz lafla mı yürüdük, icraatla mı yürüdük? Bakınız, dersini bir çalış ya. Burada kaç tane gözlem kulesi olduğundan haberin yok. Şimdi ben sizlere buradaki gözlem kulelerini izleteceğim. 12 gözlem noktasında biz çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bay Kemal bunu da öğren. Eğer arzu edersen seni de oraya gönderebiliriz. Ama gidemez. Bakınız şu anda yapmış olduğumuz anlaşmanın son Moskova seyahatinde; içeriğinden de bunun haberi yok, takip etmiyor. Çünkü bunun akıl hocaları maalesef çok çok farklı. Tel Rıfat’taki teröristleri de bulduğumuz yerde etkisiz hale getirerek ülkemize yönelik tehditleri bertaraf ediyoruz.

Ne diyor Bay Kemal? Bizim gözlem kulelerini Suriye askerleri koruyormuş. Eline diline dursun. En Suriye askeri ya. Suriye askeri kendini korumaktan aciz. Bu milletin evlatları hiçbir zaman zalim Esad’ın korumasına muhtaç değildir. Bunu böyle bil Bay Kemal. Bugüne kadar El Bab’da, Cerablus’ta, Afrin’de nasıl dimdik durduysak, ardından en son İdlib’de nasıl dimdik durduysak bundan sonra da aynı şekilde dimdik durmaya devam edeceğiz. Türkiye bu geçici ateşkesi ve buna bağlı anlaşmaları; rejime ve terör örgütlerine gücü yetmediği için değil İdlib’deki krize tüm taraflar bakımından uygulanabilir bir çözüm yolu bulunabilmesi için yaptı.

Suriye rejimi ve ona destekleyenlere çağrımız ülkeyi terör örgütlerinden kurtulmalarını sağlamalarıdır. Bunu sağladıklarında çözüm çok daha kolay olacaktır. Yeni anayasa ve özgür seçimlerle, Suriye’nin çok kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyorum. Bu doğrultuda atılacak her adıma Türkiye olarak tüm gücümüzle ve samimiyetimizle destek vermeyi sürdüreceğiz. Ama diğer yerlerdeki sorunlar devam ederken ısrarla ülkemizin ve kontrolümüz altındaki bölgelerde huzur içinde yaşayan halkın tacizine de izin veremeyiz.