Tekstil şehrinden Kebapçı, Dönerci ve Cafe’ci şehre doğru giderken…

 

Hiç bir yetkili ne yapıyorsunuz arkadaşlar? Neden değişik işkollarına yönelmiyorsunuz?

 

Demiyor, diyemiyor...

 

Malumunuz 1985 yılından sonra Anavatan iktidarında şehrimiz bir şantiye şehrine dönerken 1980-1996 yılları arasında o zaman Başbakanlık Devlet Plânlama Teşkilatı Uzmanlığı görevini yürüten şu anki Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek’in destekleri, yardımları unutulamaz…

 

Yani hatırlarsınız, Tekstil Şehri olmak adına teşvikler alınarak fabrikalar kurulmaya başlanmıştı...

 

Gel gör ki;

 

Şehrimiz de son yıllarda, "Kebabçı, Tavuk dönerci, Cafeci, İnşaatçı", birbiri ardına çoğalmaya başladı…

 

Hani biz, toplum olarak kıskancız ya!

 

Birimizin yaptığını, hemen çok kazanç varmış gibi yapmaya çalışırız.

 

Düşünmeyiz ne olur diye…

 

Araştırmayız…

 

Başka iş yapmaya yeltenmeyiz…

 

Yarın bir gün bu açılan işyerleri ve inşaatın ‘İ’ sinden anlamayan süs biberleri birer birer iflas bayrağını çekmeye başlarsa olan yine bu şehre olur…

 

Bu şehrin insanlarına olur…

 

Şöyle bir etrafınıza bakmanızı öneririm:

 

Kıbrıs Meydanı, Tavuk dönerciden geçilmez oldu…

 

Karamanlı kavşağı, Kebapçı’dan geçilmez oldu…

 

Bahçelievler semti Cafeci’den geçilmez oldu…

 

İnşaatçı dersen, birbiri ardına çoğalmaya başladı…

 

Kısaca demem o ki;

 

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Halk eğitim merkezi ne iş yapar?

 

Adına bakar mısınız “Halk Eğitim Merkezi”…

 

Ben daha bir gün bu şehir halkının gelecekleri ile ilgili bir sempozyum düzenlediklerini hatırlamıyorum…

 

Girin internetten sitelerine, ne yönetmelikleri açılıyor, ne kanun, ne Bakan Bey'in genelgeleri…

 

Teknoloji çağındayız oysa... 

 

"Kültür ve Turizm kenti" diye övündüğümüz şehrimizdeki tüm yetkililere, o siyah beyaz televizyondaki hani İzocam reklamı vardı ya!

 

O reklamdaki slogan ile seslenmek istiyorum:

 

YÖNETİCİMİZ UYUYOR MUUUUU…

 

YÖNETİCİLERİMİZ UYUYORMUUU…

 

BU ŞEHİR NEREYE GİDİYORRRRRR…