Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel bugünkü köşe yazısında şunları dile getirdi: 

Bir gazeteci tutuklu.

Kamuoyu farkında bile değil…

Hatırlıyor musunuz?

Osmaniye'nin Cevdetiye ilçesinde bulunan sığınmacı kampında kalan yüzlerce yabancı uyruklu kişi, kampı çevreleyen tel örgüleri yıkıp kaçmıştı.

Vatandaşlar kaçakları jandarmayla birlikte yakalamıştı.

Bu haberi ilk olarak "Osmaniye Son Dakika" hesabının yöneticisi ve Osmaniye ilinde gazetecilik yapan Hasan Tolga Balcılar kamuoyuna duyurmuştu. Gelişmeleri anlık olarak video görüntüleri ile aktarmıştı.

Görevini yaptı yani.

Sonrasında ise Hasan Tolga Balcılar'ın gözaltına alındığını ardından da tutuklandığını öğrendik. Gözaltına alınması ve tutuklanmasının gerekçisi neydi peki?

Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten…

Dünyanın her yerinde kamp tellerini yıkıp kaçan, onları kovalayan ve yakalamaya çalışan kişilerin görüntüleri haber olarak sunulur. Gerçi dünyanın başka yerinde olmaz ya neyse.

Yani gazeteci halkın haber alma hakkını gözetmekten başka ne yapar?

Kamuoyunu ilgilendiren bir olay var ve gazeteci gelişmeleri aktarıyor.

Halkı sokağa çıkın, yıkın, canımız tehlikede vs. gibi dil mi kullanmış?

Hayır.

Tutuklama kararı veren hâkime gerçekten sormak istiyorum.

Nasıl halkı kin ve düşmanlığa sevk etmiş?

Ülkemizde hukuk ne yazık ki bir gözdağı verme aracı, iktidar partilerine mensup bazı kişilerin keyfe keder isteklerinin yerine getirilme yerleri olarak kullanıldığı için ben şaşırmıyorum.

Meselenin de bu olmadığına inanıyorum.

Bundan bir yıl önce Hasan Tolga Balcılar ile sosyal medyadan konuştum. Evine yapılan baskının görüntülerini izledim. Durumun ayrıntılarını öğrenmek istedim.

Hasan Tolga Balcılar şunları söyledi:

"Osmaniye Belediye Başkanı ve başkana yakın birtakım kişilerin yapısını çözüp haber yaptım. Bu kişilerin usulsüzlüklerini belgeleyip haber yaptım. Osmaniye Emniyet Müdürü ile de bağını buldum. Evim Jandarma bölgesinde olmasına rağmen üç ekip aracı arama kararı olmadan evime geldiler ve arama yapmak istediler. Bahçede karşıladım. Evime davet ettim. Arama kararını sordum göstermediler. Avukatımın ve şahidin gelmesini bekleyin dedim beklemediler. Eşim olanları kayıt etti onu da zorla sildiler ve hakkımda polise mukavemet ve görevini yaptırmamak suçlaması ile gözaltı yapmak istediler. Sonrasında tehditler aldım. Bu daha başlangıç vs. gibisinden. Duyumlar alıyorum. Beni öldürürler. Konuşmak istemiyorum."

Valilik daha sonra olay ile ilgili şu açıklamayı yaptı:

"26.05.2021 tarihinde Osmaniye Emniyet Müdürlüğü e-posta adresine, 'H.T.B'nin akrabası olan FETÖ firarisi bir askerî personeli evinde sakladığı' yönünde ihbarda bulunulması üzerine şahsın evinde Cumhuriyet Savcısının talimatı ile arama yapılmıştır. Arama sırasında söz konusu şahıs görevlilerimize mukavemette bulunmuş ve bunun üzerine yine Cumhuriyet Savcısının talimatı ile gözaltına alınarak Jandarma Karakol Komutanlığına teslim edilmiştir."

Ne güzel değil mi?

Dahası da var…

Ben kendisine tüm yolsuzluklara ait belgeleri göndermesini benim bunları araştırıp yazacağımı bildirdim.

Savcılığa yaptığı suç duyurusundan asıl rahatsızlık verdiği mevzuyu öğrendim.

Kendisi suç duyurusunda verdiği bilgi aynen şöyle;

"19 Mayıs 2021 tarihinde geçmişte Masal Park, Şehitler Anıtı, Bayrak vb. projeleri ihalesiz 21b pazarlık usulüne göre yapan, şehrimizde yaptığı işler şaibelerle anılan Outdoor Factory isimli şirketin Belediye Binası karşısında yapımına devam ettiği, evveliyatı Peyzaj Mühendisi Resul Dağdelen tarafından 300-400 bin TL gibi rakama planlanmış ancak Belediye Meclis üyelerinin ifadelerine göre 12,5 milyon TL bütçe ayrılmış olan Beton Parkı incelemek ve fotoğraflamak için şantiye alanına gittim.

Şantiye alanına girmeden dışarıdan park alanının fotoğrafını çektim. Proje müdürünün olduğu bölgeye proje hakkında detaylı bilgi almak için gittim. Şantiye şefi olarak gösterilen ismini bilmediğim şahıs, yerinden kalkmadı ve proje hakkında bilgi veremeyeceğini, proje müdüründen bilgi almam gerektiğini söyleyerek Ümit Ünal'ı çağırdı.

Ümit Ünal konteynere beni çağırdı ben güvenlik endişesi ile konteynere girmedim. Ümit Ünal'a bu ihaleyi kimin aldığını, ne kadara mal olduğunu, 1685 metrekare küçük bir alan için 12,5 milyon TL gibi büyük bir bütçe ayrılmış iş için halkı bilgilendirici bir levha ve tanıtım olmadığını, belediyenin web sayfasında hiçbir haber olmadığını ne de başka bir yerde bilgilendirici bir reklamın olmadığını buraya gelerek bilgi almak istediğimi basın kartımı göstererek sordum.

Ümit Ünal kendilerinin külliyeyi yapan firma olduğunu, ofislerinin külliyenin karşısında olduğunu külliye ile bağlantılarını projenin ayrıntılarını ve neleri kapsayacağını anlattı.

Proje maliyeti ve ihale usulleri hakkında sorular sorduğumda ise bu konu hakkında Belediye yetkilisi A. M. L.'nin bilgisi olduğunu bu hususlara değinmeyeceğini bildirdi. Proje hakkında haber yaptığımda A. M. L. ve çevresi tarafından yoğun tehdit ve hakaretlerine maruz kaldım. Bunun bir kısmını kayıt altına aldım. Koruma talebinde bulundum."

Özetle anlayacağınız…

Hasan Tolga Balcılar kendisini tehdit eden isimleri tek tek savcılığa bildirmiş.

Yani bir gazeteci, halkın haber alma hakkını gözettiği, halkın parasının nereye nasıl harcandığını haber yaptığı için Balcılar'ın iddiasına göre o ilin Belediye başkanı, Belediye görevlisi, Emniyet Müdürü, ihaleyi alan firmanın yetkilileri, MHP'li yöneticiler tarafından tehdit edilmiş.

Suç duyurularında bunlar yazıyor.

Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı isteseler konuyu dakikalar içerisinde ortaya çıkarır.

Sorun şu: İsterler mi?

Merak ediyorum intikam mı alınıyor?