YENER Atlı’yı aradım.
 

Dedim ki:
 

- Üzerinize afiyet biraz üşütmüşüm…
 

- Siyasette de bir canlılık yok…
 

- Sen ben yazarsak ortalık biraz kızışıyor…
 

- Dün akşamdan beri başımı kaldıracak takatim de yok…
 

- Ben azıcık, bir iki gün müsaade istesem ve eve gidip dinlensem…
 

*
 

Yener Atlı, hiç de coşkulu olmayan ancak o her zaman ki güleç ses tonuyla dedi ki:
 

“Tabii tabii git dinlen sen, hiç olmazsa siyasetçilerde birkaç gün kafalarını dinlesinler, ben yokluğunu belli etmem yazarım, bol bol (C) Vitamini almayı ihmal etme…”
 

*
 

İzni kopardım.
 

Gidiyorum.
 

"Evde şöyle bir limonlu çay hazırlattırıp, battaniyeyi de üstüme çekip, iyice bir terleyeceğim…"
 

Birkaç güne kadar görüşmek üzere.
 

Hoşça kalın.