Mer’aş ve Mevlevilik/Mevlevihane hiç de aklıma gelmeyen bir şeydi.

Bu konu da cehaletimi henüz öğrendim.

Vatan savunması için pek çok iman sahibi, Alperenlerin (Mevlevilerden oluşan alayın kuruluşunun Maraş merkezli sağlanması ve dervişlerden bir kısmının bu Alay’a katılması*) Maraş merkezli olarak çok uzak diyarlara dahi gittiğini artık bilmeyenlerimizde; biliyoruz.

Sadece İslamiyet’in yayılması ve güçlenmesi için gidilen ve en çok bilinen il de Trabzon…

Maraş?

Bu Mevlevihanelere “Maraş” olarak Maraşlı yüreğinde yer verecek, hiç aklıma gelmezdi.

Dedim ya CEHALET…

Taa ki; Kadim kardeşlerimden Mesut Bilginer’in beni arayarak “Yeni bir kitabım; Maraş Mevlevihanesi (Sayın; Ali Avgın ile birlikte yazığımız) basıldı. İmzalayıp yolluyorum” dediğinden bir süre sonra, elime geçti.

Hatta kitapta Mevlevihane’nin yeri konusu işlenirken, Değerli diğer bir kadim kardeşimiz Prof. Dr. Mehmet Özkarcı hocanın adı geçmektedir.

Her Maraşlı bilir ki; Sayın Mehmet Özkarcı hoca Maraş’ta göreve başladıktan sonra; yıllardır tüm tarihi eserler (konaklar/hanlar/camiler/hamamlar vs) envanterde bilgileri tamamlanarak yer almış ve restorasyonlar yapılarak, günümüz halkının kullanımına ve ziyaretine açılmıştır.

Mesut Bilginer hoca Mevlevihaneyi araştırmış ve araştırmalara; bir eski Maraş kapısı açmıştır. Hatta dilerim o kapının eniğini ya da eşiğini açmış olması takdir edilmelidir. Yine Dilerim ki; kapının eşiği ya da eniği olsun. Eğer kapının kendisi bu ise; araştırmalar ilerisi için zayıf kalacaktır, belki de duracaktır.

Gelelim işin en keyifli yanına; ismi geçen her iki insanda; değerli hocalarımızın ayaklarının altından kalkan tozları yutabilme şerefini paylaştığımız kardeşlerimiz, sınıf arkadaşlarımızdır.

Hocaların kıymetli olduğu dönemdi. O hocaların talebeleri olan bu kıymetli kardeşlerimizin de; hocalarımızın ayak tozundan bu günkü eserlerinin harcını yaptığı ortadadır.

Onlardan bu değerli çalışmaların devamını bekliyoruz.

Her iki kardeşimizde önemli görevlerde ve evladı oldukları memlekete görevlerini ziyadesi ile yapan insanlar arasında yerlerini almışlardır.

Biz onların ve onlar gibi Maraş’a hizmet veren değerli insanların ellerini öpüp yanağımıza koyarız.

Maraşlı olarak da onlara hak ettikleri kıymeti vermek, haklarını teslim etmek zorundayız.

Eminim ortaokul, lise de hocamız olan değerli insanlar da en az benim kadar gurur duyarak talebelerini takip ediyorlar.

Bu eserleri mutlaka okumalıyız.

Maraş’ta kaya mezarlarının varlığını çok geç öğrendiğimi düşünüyorum. Bunlar ilimizde yeterli araştırma ve tanıtım yapılmadığından kaynaklanıyor.

Tabii ki; okuma özürlü oluşumuzun da önemli payı var.

Maraş taki mozaik kentinde istimlak ve kazılarının da sağlıkla hızlandırılması gerekir.

Maraşlı olmayıp; Maraşlıya ve Maraş’a, hatta çevre illere ilimizden hizmet veren tüm bilim insanlarına da saygılarımızı sunuyoruz.

Bir zamanlar “Üniversitenin ne gereği var şehrimiz zarar görür” diyenlerinde kulakları çınlasın…