GEÇEN hafta ''Veysi Kaynak ve İddialar'' başlığında bir yazı yazdım…
 

Bir gün sonra Veysi Kaynak alicenaplık göstererek aradı…
 

İçten ve samimi açıklamalarda bulundu…
 

Dedi ki:
 

''15 Temmuz günü İstanbul’daki torunumu görmeye gitmiştim. Uçak 18:30 civarı havaalanına inmişti. Oradan doğru kızımın evine gittim. Mehmet Metiner’in açıklamalarını kaale almam, muhatap da olmam, çünkü tutarsız ve gayri ciddi açıklamalarını yıllardır kamuoyu biliyor. Kızımın evinde torunumla vakit geçirirken akşam saat 20:30 dan sonra televizyonlar bir kalkışmadan ve darbe girişiminden bahsedip yayınlara başlayınca, Abdulkadir Selvi’yi 15 Temmuz akşamı o mu aradı? Ben mi aradım? Tam hatırlamıyorum ama bende aramış olabilirim, Ankara da ne oluyor? Sorusuna en yakın cevabı gazeteciden alabilirim diye düşündüm. Mesela Kahramanmaraş’ta bir olay olsa direk seni arar senden bilgi alırım, en doğru cevabı senden alırım diye ararım, dolayısıyla Abdulkadir Selvi’yi de bu yüzden aramışımdır, yıllar sonra Abdulkadir Selvi’nin bunu köşesinde yazmasına ise bir anlam veremedim. Yazınızdaki ’Başbakan Yardımcısı Selvi’yi niye arar?’ Sorunuza ise üzüldüm, bu yüzden sizi aradım ve bu bilgiyi paylaşmak istedim.''
 

*
 

Kendisinden şüphe duymadığım bu şehrin bir evladı olan Sayın Kaynak’ın bizatihi araması ve bu açıklamalarda bulunması beni fazlasıyla memnun etti…
 

Bu açıklamasını pazartesi okurlarımla paylaşmak için köşe yazımı yazmaya başladığımda, bir meslektaşımın bugün kendi köşe yazısında bahsettiği isimler; Mustafa Şirin, Mehmet Taş, Abid Vanlı, Serdar Erdoğan Yılmaz, Cüneyt Beyit, Erol Öner, Niyazi Kara, Ali Eskalen ve Mehmet Fiskeci ile Veysi Kaynak’ın bir araya gelmesi ve bir meslektaşımın ise kendi sosyal medya sayfasından resimler paylaşması üzerine mutlu oldum.
 

*
 

Ve kendimle bir kez daha gurur duydum…
 

*
 

Yine başarı sağladık elhamdülillah…
 

*
 

Ve yazımı bugün yayınlamaya karar verdim.
 

*
 

Demek ki; bazı kapalı kalan konuların, yazdığım köşe yazısı ile açıklanmasına da vesile oluyorum…
 

Demek ki; yazdığımızdan bir Maraş fayda görüyormuş.
 

Demek ki; bazı unutulmuş insanların hatırlanması için benim köşe yazımın yazılması gerekiyormuş…
 

*
 

Sözün özü şu:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...