BANA soruyorlar:

Hanefi Öksüz’ü niye yazmıyorsun?

Ahırdağı’nda ki o yapıyı…

Kılavuzlu su havzasındaki kıyı kanununa aykırı bir şekilde suyun içine yapılan iskeleyi…

Kaski’ye olan milyonlarca lira atık su borcunu…

Kılılı’ya yapılan nişasta fabrikasını…

*

Zaten bizim millet bir başladı mı, soluklanmaz bile lafı peşi peşine konuşur…

*

Yahu bir durun diyorum…

Tek tek sorun arkadaş…

Hepsini takip ediyorum…

Kaygılanmayın diyorum…

Hanefi Öksüz benle ahretlik oldu…

Ondan vazgeçmem…

Her gelişmeyi anında sizlere bildireceğim…

Sözüm söz…

*

Ama işte durmuyorlar…

Kimisi mesaj atıyor…

Kimisi bizzat telefon açıp soruyor…

Bir muhabbet ortamı olursa da hemen laf dönüp dolaşıp benim ahretliğe geliyor…

*

Her neyse Hanefi Öksüz, şöyle az biraz daha dinlensin…

Onla ilgili ilerleyen günlerde yeni açıklamalarım olacak…

*

Biz Kahramanmaraş’ın kanayan yarası olan Terminal projesine bir el veya göz atalım…

Bizim millet proje sever ya!

Şimdi sizlere bir yılı aşan ve yılan hikâyesine dönen terminal projesi konusunda birkaç kelam etmek istiyorum…

*

Üzüleceğinizi bilsem de, terminal binasının bitirilme işinin bahara kaldığını söyleyebilirim…

*

Daha neler dediğinizi duyar gibiyim…

Deyin deyin…

Daha neler deyin…

Hadi canım sende deyin…

Şom ağzını hayra aç deyin…

Ama ben söylenenleri aktarıyorum…

Sizlerin sesi olarak…

Aktarmayım mı?

*

Bakın şimdi Hayrettin Bey, benim bu yazım üzerine terminal binasını yılbaşına bitirip ve sonra aylık tahmini 80 bin TL belediye kasasından bu halkın parasını verdiği öne sürülen anlı şanlı Tv’ye çıkıp; ''birileri terminalin bitirilme işini bahara kalır diyordu, gelsin görsün bak bahara varmadan bitirdimmmm…'' diye gür sesiyle kameralara bakıp caka atarsa…

Helal olsun Karaaslan, ''bahara biter dedin, senin eleştirilerden kurtulmak için bak yılbaşına bitirdi terminali Hayrettin Bey'' diye hakkımı teslim edersiniz değil mi?

*

Her neyse…

İster edin ister etmeyin…

Ben bu şehir sevdalısı olarak eksik ve yanlış gördüklerimi yazıp paylaşıyorum…

Birileri beni taltif etsin diye değil…

*

Biz buradan Hayrettin Bey’e halk adına birkaç kelam soralım…

Soralım değil mi?

Zaten benden başka soran yok...

*

Sevgili Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Bey:

Bir sene oldu terminalin tadilat işine başlamanıza…

Oradaki yazıhane sahiplerini tadilat işi bitene kadar arka taraftaki ilçe garajında ki yazıhanelere oturttunuz…

- Kira alıyor musunuz?

HAYIR…

*

- Elektrik, su parası tahsil ediyor musunuz?

HAYIR…

*

Hepsine amenna...

*

- Peki en önemlisi tadilat yapılan terminal içindeki yeni yazıhaneleri birilerine peşkeş çekiyor musunuz?

- Sen şurayı al…

- O şu yazıhaneyi alsın…

- Bu firma şu köşedeki yazıhaneye otursun…

Gibi gibi…

*

Bak bu konuda çok ihbar alıyoruz…

- İhale yapmadan yazıhaneleri peşkeş çektiğiniz konuşuluyor?

DOĞRU MU?

Tüm bu iddialar ile ilgili umarım kamuoyuna bir açıklama yaparsınız...

*

Bak sevgili Hayrettin Bey!

Benim eleştirim nedeniyle tadilat işini erken bitirsen de, (hoş bir yılı geçti hala bir tadilatı bitiremedin) sonra çıkıyorsun boy boy billboardlarda;

- Yok, ali kayası projesi…

- Yok, 1 milyar TL hibe aldık. Alt yapılar komple değişiyor afra tafrası…

- Yok, özel idare binasını bayramda yıkıp şehir meydan projesi yapacağız safsatası…

- Yok, Kanlıdere-Sarayaltı genişletme yol çalışması… (evlerin virane halleri, yıkılmayışları canlı yayında görüldü)

- Yok, Tekke’ye hatırı sayılır konut yapacağız aldatması…

Vallahi bu halk artık sana inanmıyor…

*

Diyorlar ki:

''Bir terminalin tadilat işini 1 yıldır bitiremeyen başkan olarak tarihe adını yazdırdı. Kalkmış bir de meşhur Tv’ye çıkıp başka başka projelerden bahsediyor…

İnanmıyoruz artık onun boş laflarına…

Otursun kitaplar yazsın proje laflarını ağzına almasın…’’

*

Bak son olarak vatandaşlar tarafından söylenen şu sözler çok önemli:

''Hayrettin Bey’e olan inancımız kayboldu…

Hatta onun yüzüne AK Parti bu şehirde yara alıyor…

Daha fazla yara almadan şu seçim sandığı gelse de onu göndersek…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a zarar veriyor…

Duy sesimizi reis, bizi kurtar bu kendini beğenmiş kibir abidesi başkandan…

Gemi su alıyor gör, batıyoruz…''

*

Ben milletin sözcüsüyüm…

Yani elçisiyim…

Elçiye zeval olmaz demiş atalarımız…

Konuşulanları duyup naklettim…

Unutulmasın ki bu güne kadar bu şehir, böyle bir belediye başkanı görmedi…

Kendini kaf dağı üzerinde gören…

Makam katına bırakın bir vatandaşı kendi daire başkanlarını, müdürlerini bile yaklaştırmayan…

Memur zihniyetinin en üst perdesinde…

Bir nevi bu şehirde ''tek adam benim'' dercesine…

Kendi partisi içinde bile kapalı kapılar arkasında ''yeter yahu ettiği bir değil bin değil'' serzenişinde bulunulan…

Eleştiren herkesle husumetli…

Belediye de çalışan yüzde 95 personel kesim tarafından bile sevilmeyen…

Daha ne yazayım da kendisini ayıktırayım…

*

3 seneye yaklaşan bir süreçte insan eleştirilerden biraz faydalanır değil mi?

Ama bizim Hayrettin Bey’de bırakın faydalanmayı, husumeti daha çok körüklüyor…

Makam katında yalnız başına oturup etrafında ''padişahım çok yaşa'' diyenler olduğu müddetçe…

Daha çok eleştirilerden nasipleneceği kesin…

*

Hakikat nedir biliyor musunuz?

Bu şehir için çıkılan mücadelede tarih her zaman cesaretlileri yazar…

Ve biz cesaretle eleştirimizi yapıyoruz…

Dostça, düşmanca değil…

*

Acı hakikat nedir biliyor musunuz?
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...