ZAT-I Muhterem dedim…
 

Anlamadı…
 

Fabrikasında koronavirüs endişesi var dedim…
 

Mahkemeye koştu…
 

Hazine arazilerine çöreklenmiş, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorsun, o Meclis koltuğunda oturmamalısın dedim…
 

Kulağını kapattı…
 

Bir utanmaz adam dedim…
 

Duymamazlığa geldi…
 

Milyonlarca TL atık su borcu var ödemiyor dedim…
 

Üstüne bile almadı…
 

Zehir akıtıyor aksu çayına bu siyah borulardan dedim…
 

Akşamına söktü, yerel TV’ye para verip hani boru dedirtti…
 

Kılavuzlu su havzasındaki DSİ’ye ait kamu malına çöreklenmiş dedim…
 

Kıyı kanununa muhalefet ediyor, suyun kenarına iskele yaptırıyor, kanalizasyon boruları suyun içine veriliyor yıkın burayı dedim…
 

Mimarına emir verip ''yap oğlum sen iskeleyi gerekirse Bakan Bey’i ararım. Kimse yıkamaz'' dedi…
 


 

DSİ Bölge müdürünü aradım Kaymakam Bey’in yazılı talimatı varmış, niye yıkmıyorsunuz dedim…
 

''Benim amirim misin?'' dedi…
 

Suyun içine 2 adet beton direk bırakmış, (KIRMIZI BOYALI) bu beton direk buraya, hem de suyun içine yapılmasına göz yumanların g….ne girsin dedim…
 

Gülüp geçildi…
 

Özel uçağından aşağıya bakıp yanında bulunan dönemin Belediye Başkanına ''şu gördüğün uçsuz bucaksız tarlalar var ya, hepsi benim diyen'' utanmaz adamın…
 

Yüzüne lapağınan tükürsem yarabbi şükür diyecek…
 

*
 

Daha nasıl yazıp ne diyeyim ki:
 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...