ORKİS termal tesisleri sahibi Alirza Kısakürek üç gün önce basın mensuplarını tesisinde ağırlamak üzere davet etti.
 

Katılım yok denecek kadar azmış.
 


 

Sağdan say sekiz kişi…
 

Soldan say sekiz kişi…
 

Anladığım ve fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla…
 

Basın tarafından bu davet pek bir rağbet görmemiş…
 

Koskoca Orkis tesisler sahibi Alirza Kısakürek adına üzüldüm…
 


 

Bir başka üzüldüğüm konuda şu oldu:
 

Alirza Kısakürek basın mensuplarına eliyle baldırcan kebabı hazırlamış…
 

Duyduğuma göre…
 

Katılım az olduğundan baldırcan kebaplarını en çok biri tüketmiş…
 

İsmini söylememmmm…
 

Israr etmeyin yahu…
 

*
 

Vallahi herkes bu aralar şu espriyi konuşuyor:
 

“Orkis’in Baldırcanı’nı yediniz mi?”
 

***
 

FİSKECİ BERİ GEL BERİ GEL…
 

Mehmet Fiskeci sosyal medya hesabından yazmış…
 

Demiş ki:
 

“Kulüp kurulalı 50 yıl olmuş. Bu yeni sezonda inşallah başarı gelir, takım bir üst lige çıkar. Ama sadece Fatih Ceyhan'ın değil, herkesin bu takıma sahip çıkması gerekiyor. Kim bunlar derseniz, siyasilere, başta Büyükşehir, başkanlar, sanayi odası, sivil toplum kuruluşları, bürokratlar ve basın.”
 

“Basını” da son cümle olarak eklemiş…
 

*
 

Gülelim mi ağlayalım mı?
 

Yahu dilimde tüy bitti.
 

Kahramanmaraşspor bir şirket…
 

O yüzden eğri oturalım doğru konuşalım.
 

Şirket olan bir kuruma; ne siyasiler, ne belediyeler, ne sanayi odası, ne sivil toplum kuruluşları, ne bürokratlar, ne de basın…
 

Hiç kimse destek çıkmaz.
 

Niye çıkmaz?
 

Anlatayım:
 

Fatih Ceyhan bu takımı 6 yıl önce aldı mı?
 

Aldı…
 

Bu 6 yılda bir başarı var mı?
 

Yok…
 

Niye yok…
 

Çünkü her şeyi ben bilirim havasında…
 

Futbolcu transferini de, hoca transferini de, sadece kendi karar veriyor.
 

Böyle bir oluşumda başarı beklemek bence hayalden öteye gitmez.
 

*
 

Şimdi yeni bir sezon başlıyor.
 

Hoca transferine bakıyorum…
 

Futbolcu transferine bakıyorum…
 

Bir ışık göremiyorum…
 

Ve üzülerek söylüyorum ki;
 

Kahramanmaraşspor’un bu sene işi gerçekten çok zor.
 

*
 

Hani ataların söylediği bir deyim var ya!
 

“Lafla peynir gemisi yürümez”
 

*
 

O yüzden Mehmet Fiskeci’ye sadece şöyle seslenmek istiyorum:
 

Sen spor işine karışma…
 

“Beri gel beri gel…”